İçinde e olan 7 harfli 3428 kelime var. İçerisinde E harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında e harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu e harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- BADEMLİ
-
-
İçinde badem bulunan (yiyecek)
- "Bademli şeker. Kekin bademlisini severim."
-
İçinde badem bulunan (yiyecek)
- BAGETLİ
-
-
[sıfat]
Bageti olan
- "Çifti sekiz liraya satın alınmış, yanları el işi bagetli siyah çoraplarını giymiş." (Refik Halit Karay)
-
[sıfat]
Bageti olan
- BEŞİKÇİ
-
-
[isim]
Beşik yapan veya satan kimse
-
[isim]
Beşik yapan veya satan kimse
- BESMELE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
"Esirgeyen ve bağışlayan Allah'ın adı ile" anlamına gelen ve bir işe başlarken söylenilen bismillahirrahmanirrahim sözü, bismillah
- "İlk ders olarak besmeleyi öğrendiler." (Yahya Kemal Beyatlı)
- "Üç dört kişi birden besmele çekmişlerdi ve hepsi birden okumaya başlamışlardı." (Memduh Şevket Esendal)
-
[isim]
"Esirgeyen ve bağışlayan Allah'ın adı ile" anlamına gelen ve bir işe başlarken söylenilen bismillahirrahmanirrahim sözü, bismillah
- ÇİÇEKSİ
-
-
[sıfat]
Çiçeği andıran, çiçeğe benzeyen, çiçek gibi, çiçeğimsi
-
[sıfat]
Çiçeği andıran, çiçeğe benzeyen, çiçek gibi, çiçeğimsi
- DEMİRLİ
-
-
[sıfat]
İçinde metal veya karışım durumunda demir bulunan
- "Demirli sular. Demirli ilaçlar."
-
Demir parmaklık veya demir bir parça takılmış olan
- "Önüne bakmadığı için ucu demirli kunduraları köprü dubalarının çivilerine takılıp tökezliyor." (Burhan Felek)
-
Bağlanıp kalmış
- "Ali Bey İstanbul'da demirli bir hayat temposuna bağlı kalan tek insan gibi görünüyordu." (Halide Edip Adıvar)
-
Demir atmış (gemi)
-
[sıfat]
İçinde metal veya karışım durumunda demir bulunan
- EŞLENİK
-
-
[sıfat]
Herhangi bir biçimde birbiriyle oranlı bulunan (nokta, çizgi, sayı)
-
[sıfat]
Herhangi bir biçimde birbiriyle oranlı bulunan (nokta, çizgi, sayı)
- GERİNİŞ
-
-
[isim]
Gerinme işi veya biçimi
- "Ey göğsünde ilahî geriniş / Rüyalarıma hükmeden güzel!" (Orhan Veli Kanık)
-
[isim]
Gerinme işi veya biçimi
- GÜNEĞİK
-
-
[isim]
Hindiba
-
[isim]
Hindiba
- İÇİRMEK
-
-
[-i]
İçme işini yaptırmak, içmesini sağlamak
- "Ben sana kahve değil ama güzel bir çay içiririm." (Burhan Felek)
-
[-i]
İçme işini yaptırmak, içmesini sağlamak
- MOTELCİ
-
-
[isim]
Motel işleten kimse
-
[isim]
Motel işleten kimse
- NEDAMET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Pişmanlık
- "Gözlerime iki damla nedamet yaşı getirmek için dudaklarımı bütün kuvvetimle ısırıyordum." (Hüseyin Cahit Yalçın)
- "Ben şimdi nedamet getirdim." (Peyami Safa)
-
[isim]
Pişmanlık
- ÖZLEŞME
-
-
[isim]
Özleşmek işi, arılaşma
-
Ağacın çoğunlukla öze yakın bölümlerinin artık öz su iletmemesi ve bunun sonucunda kuruyup sertleşmesi olayı
-
[isim]
Özleşmek işi, arılaşma
- REZALET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Toplumun duygularını inciten olay veya durum, kepazelik, maskaralık, rezillik
- "Trafik düzeni rezalettir günden güne." (Necati Cumalı)
- "Her kadının takdim edilmek için can attığı böyle büyük bir adamla dansı yarıda bırakıp rezalet çıkarmak için insanın aklı kaçık olmalı." (Halide Edip Adıvar)
-
[isim]
Toplumun duygularını inciten olay veya durum, kepazelik, maskaralık, rezillik
- SELZEDE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Sel felaketine uğramış, selden zarar görmüş kimse
-
[isim]
Sel felaketine uğramış, selden zarar görmüş kimse
- SEVDALI
-
-
[sıfat]
Sevdaya tutulmuş olan, tutkun, vurgun, âşık
- "Cömert sevgili bunların da parasını saydıktan sonra iki sevdalı oradan çıktılar." (Haldun Taner)
-
Bir şeye gereğinden çok düşkünlük gösteren, eğilim duyan
-
[sıfat]
Sevdaya tutulmuş olan, tutkun, vurgun, âşık
- TESAHUP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Benimseme, sahip çıkma
-
Arkadaşlık etme
-
[isim]
Benimseme, sahip çıkma
- ZERDÜŞT
- ...
- AİDİYET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
İlişkinlik
-
[isim]
İlişkinlik
- ANTREPO
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Gümrüklere gelen ticari eşyanın konulduğu, korunduğu yer, ardiye
- "Avrupalılar, Boğaziçi'nin böyle depo ve antrepolarla örülmesinden şikâyet ediyorlar." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
[isim]
Gümrüklere gelen ticari eşyanın konulduğu, korunduğu yer, ardiye