İçinde a olan 7 harfli 4984 kelime var. İçerisinde A harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında a harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu a harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

AĞIRLIK

  1. [isim] Ağır olma durumu
    • "Taşın ağırlığı."
    • "Yükün ağırlığı."
    • "Kimseye ağırlık olmaz, kimseyi sıkıştırmaz, iyilikten başka bir şey yapmaz." (Ömer Seyfettin)
    • "Başsavcının yargıçlar arasında belli bir ağırlığı var kuşkusuz." (Ayşe Kulin)
  2. Değerli olma durumu
    • "Hediyenin ağırlığı."
    • "Yavaş yavaş bir ağırlık çöktü. Bir sakinlik herkesi kapladı." (Memduh Şevket Esendal)
  3. Ağırbaşlılık
    • "Çocuğa yıllar geçtikçe bir ağırlık geldi."
  4. Tehlikeli olma durumu
  5. Sıkıcı, bunaltıcı, iç karartıcı durum
    • "Havanın ağırlığı."
  6. Sıkıntı
  7. Çeyizini düzmek için güveyinin geline verdiği para, kalın
  8. Uykudayken gelen ve insana boğulur gibi bir duygu veren durum
  9. Yük, külfet
    • "Bütün ailenin ağırlığı omuzlarındadır."
  10. Takı
    • "Kadın bütün ağırlığını takıp düğüne gitti."
  11. Sorumluluk
    • "Bu işin ağırlığını tek başıma yüklendim."
  12. Etki, baskı, güçlük
  13. Dikkati ve önemi bir şey üzerinde yoğunlaştırmak
    • "Şimdi bütün ağırlığı reklama vermeli." (Atilla İlhan)
  14. Terazilerde tartma işi yapılırken bir kefeye konulan nesne
  15. Değerlendirmelerde herhangi bir konu veya evreye, olağanın üzerinde ve belli oranda tanınan değer
  16. Uyuşukluk ve gevşeklik durumu
    • "Beynime bir ağırlık peyda olmuştu." (Aka Gündüz)
  17. Orduda bir birliğin cephane, yiyecek ve eşya yükleri
    • "Akşama doğru, ağırlığın başında bezgin neferlere iş gördürmeye uğraşıyordum." (Falih Rıfkı Atay)
  18. Yer çekiminin, bir cismin molekülleri üzerindeki etkisinin oluşturduğu bileşke
  19. Güreş, boks, halter, judo vb. spor dallarında, sporcuların kilolarına göre girdikleri kategori

ALAKART

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Seçmeli yemek, tabildot karşıtı
  2. [zarf] Yemek listesinden seçerek
    • "Alakart yedik."

ARATMAK

  1. [-i] Arama işini bir başkasına yaptırmak
  2. Özletmek
    • "Bana senden ayrı kaldığım günleri aratıyorsun." (Refik Halit Karay)

ARITMAK

  1. [-i] Temizlemek, temiz duruma getirmek, paklamak
  2. Katışıksız duruma getirmek, tasfiye etmek

BAPTİST

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Protestan mezhebine bağlı kimse

BOHÇACI

  1. [isim] Gezerek bohça içinde dokuma eşya satan kadın
    • "Bir bohçacı kadın gelmiş, beni sormuş, görmek istemiş." (Sermet Muhtar Alus)

DAYANMA

  1. [isim] Dayanmak işi

FAHRİYE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Divan edebiyatında şairlerin kendi özelliklerinden övünerek söz ettikleri manzume veya manzumenin bir bölümü

FAKİRCE

  1. [sıfat] Yoksul
  2. [zarf] Fakire benzer biçimde

FANYALI
...
FEDAİCE

  1. [zarf] Fedai gibi, fedai olarak
    • "Nerede bu şehri fedaice benimsemiş, onun hâkim hüviyetini gizlemiş..." (Samiha Ayverdi)

FESAHAT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Anlatışta düzgünlük ve açıklıkla birlikte amaca uygunluk
    • "Edebî lisanı o zamanki fesahatine ve tabiatına göre güzelleştirdiler." (Yahya Kemal Beyatlı)

KAİMLİK
...
KAPILIŞ

  1. [isim] Kapılma işi veya biçimi

LATİNCE
...
MİRALAY

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Albay

NALINLI

  1. [sıfat] Takunyalı

PROSTAT

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Erkeklerde idrar torbasının altında bulunan, siyeğin başlangıç bölümünü çevreleyen ve meni yapımında görev alan, iç salgı da salgılayan bez, kestanecik
  2. Bu organda oluşan hastalık

RANDEVU

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Belli bir saatte, belli bir yerde iki veya daha çok kişi arasında kararlaştırılan buluşma
    • "Bunlar bana öyle gelir ki vaktiyle verdikleri bir randevuya o gün canları istememiş de gitmemişler." (Sait Faik Abasıyanık)
    • "Adamcağız, samimi bir refah ve zevkle yeni bir randevu aldıktan sonra gitti." (Aka Gündüz)
    • "Az sonra birbirimize randevu vermişiz gibi ben de gelirim." (Refik Halit Karay)
    • "Bilmem ki anne, gene o Fahri'yle randevusu olmasın?" (Peyami Safa)

RAŞİTİK

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. Raşitizm hastalığına yakalanmış (çocuk)

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü