İçinde a olan 5 harfli 2944 kelime var. İçerisinde A harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında a harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu a harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

AKALA

  1. [isim] Amerikan tohumundan yurdumuzda üretilen bir pamuk türü

BASEN

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Vücudun bel ile kalça arasındaki bölümü
  2. Kıtasal uzantıdan okyanus ortası sırtlarına kadar devam eden ve 4000-5000 m derinliği olan deniz dibi

BASSO

Kelime Kökeni : İtalyanca

  1. [isim] En kalın erkek sesi
    • "Bir iri karga basso sesiyle avaz avaz öttü." (Haldun Taner)
  2. En kalın sesli orkestra çalgısı

BATIŞ

  1. [isim] Batma işi veya biçimi

FORSA

Kelime Kökeni : İtalyanca

  1. [isim] Gemilerde kürek çeken tutsak veya hükümlü kimse

İDAME

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Sürdürme, devam ettirme

İFHAM

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bildirme, anlatma

KADEH

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] İçki içmeye yarayan ayaklı bardak
    • "Şimdi kadehleri masaya diziyordu." (Refik Halit Karay)
    • "Localarda kadınlar erkekler, kadeh kaldırıyorlar, gülüşüyorlardı." (Necati Cumalı)
    • "Limonata bardaklarını içki kadehi gibi tokuşturarak neşeleniyor görünür." (Reşat Nuri Güntekin)
  2. [sıfat] Bu bardağın alabileceği miktarda olan

KAPAK

  1. [isim] Her türlü kabın üstünü örtmeye veya bir deliği kapamaya yarayan nesne
    • "Evin en alt katına indik, oradan da bir mahzen kapağı açtılar." (Refik Halit Karay)
    • "Elbise dolabı kapak atıyor."
    • "Garajlara en yakın bir otele kapağı atmış, hemen yatıp uyumuştu." (Erhan Bener)
  2. Dolap, sandık vb.ni örtmeye yarayan parça
    • "Dolap kapağı."
  3. Kitap, defter vb.nin en üstüne geçirilen kılıf
    • "Kapağını, geceleri aynı masa etrafında buluştuğu ressamlardan birine çizdirecekti." (Atilla İlhan)
  4. Biçilen ağaç kütüklerinin iki yanından çıkan, düzgün olmayan tahta
  5. Zıvanada iki dış yan parça

KURAL

  1. [isim] Bir sanata, bir bilime, bir düşünce ve davranış sistemine temel olan, yön veren ilke, nizam
    • "Dil bilgisi kuralları."
  2. Davranışlarımıza yön veren, uyulması gereken ilke
    • "O yirmi beş yaşına kadar umumi kurallara, yargılara sığmayan bir hayat yaşamıştır." (Halide Edip Adıvar)

MANAV

Kelime Kökeni : Rumca

  1. [isim] Meyve ve sebze satan yer
    • "Manav, kasap dükkânlarında alışveriş etmek için sıra beklerken görürdüm." (Necati Cumalı)
  2. Meyve ve sebze satan kimse

NAKLİ
...
PEDAL

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Bir makinede, bir araçta ayak yardımıyla dönmeyi veya hareketi sağlayan düzen, ayaklık

PRAYA
...
RUGAN

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Ayakkabı, çanta vb. yapımında kullanılan parlak deri
    • "Yağmurlu havalarda kaldırımlar ne güzeldirler, rugan gibi parlarlar." (Peyami Safa)
  2. [sıfat] Bu deriden yapılmış
    • "Nevin'in babası siyah ipek çoraplarıyla rugan ayakkabısını giymişti." (Sait Faik Abasıyanık)

SAÇMA

  1. [isim] Saçmak işi
  2. Bir tür balık ağı, serpme ağ
  3. Avda kullanılan fişeklerin içine konulan, türlü boylardaki küçük ve yuvarlak kurşun tanesi
    • "Ben fişeklerin barutunu, tapasını, saçmasını koyarım, beybaba!" (Aka Gündüz)
  4. [sıfat] Akla uygun olmayan, yersiz bulunan, pestenkerani, absürt
    • "Saçma bir iş."
  5. Yersiz, akla aykırı, tutarsız söz
    • "Bırak şu saçmaları! Bir daha bahsini etme." (Refik Halit Karay)
  6. [sıfat] Böyle söz söyleyen veya iş yapan
    • "Saçma adam."

ŞAHSİ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Kişiye ait, kişiyle ilgili, kişinin malı olan, kişisel, bireysel, özlük
    • "Hareketin içinde şahsi kinler ve rekabetler vardı." (Falih Rıfkı Atay)

SEGAH
...
SUDAK

  1. [isim] Levrekgillerden, tatlı sularda yaşayan, eti beyaz ve lezzetli bir balık (Lucioperca fluviatilis)

TAKİP

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Yetişmek, yakalamak veya bulmak amacıyla birinin arkasından gitme, izleme
    • "Hazım Aslan'ı, bir polis hafiyesi gibi günlerce takipten sonra bulmaya muvaffak oldum." (Halide Edip Adıvar)
    • "Kocası okurken gözleriyle satırları takip ediyor, elleriyle boncuk çantasını ovalıyordu." (Ömer Seyfettin)
  2. Ardınca gitme veya gelme
    • "Çocuk, babasının kendisini takibinden memnun olmadı."
    • "Bu yolu takip ederseniz eve varırsınız."
  3. Kovuşturma, kovuşturulma
    • "Savcılık, basın suçlarının takibinden sorumludur."
    • "Modayı takip etmek."
  4. İzinden gitme, uyma, izleme
    • "Atatürk'ün düşüncelerini takip, gençliğin başlıca amacıdır."
    • "Öğretmenin anlattıklarını takip etmek."
  5. Geri çekilmekte olan düşmanı yok etmek için yapılan hareket

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü