İçinde a olan 5 harfli 2944 kelime var. İçerisinde A harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında a harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu a harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- AKALA
-
-
[isim]
Amerikan tohumundan yurdumuzda üretilen bir pamuk türü
-
[isim]
Amerikan tohumundan yurdumuzda üretilen bir pamuk türü
- BASEN
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Vücudun bel ile kalça arasındaki bölümü
-
Kıtasal uzantıdan okyanus ortası sırtlarına kadar devam eden ve 4000-5000 m derinliği olan deniz dibi
-
[isim]
Vücudun bel ile kalça arasındaki bölümü
- BASSO
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
En kalın erkek sesi
- "Bir iri karga basso sesiyle avaz avaz öttü." (Haldun Taner)
-
En kalın sesli orkestra çalgısı
-
[isim]
En kalın erkek sesi
- BATIŞ
-
-
[isim]
Batma işi veya biçimi
-
[isim]
Batma işi veya biçimi
- FORSA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Gemilerde kürek çeken tutsak veya hükümlü kimse
-
[isim]
Gemilerde kürek çeken tutsak veya hükümlü kimse
- İDAME
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Sürdürme, devam ettirme
-
[isim]
Sürdürme, devam ettirme
- İFHAM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bildirme, anlatma
-
[isim]
Bildirme, anlatma
- KADEH
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
İçki içmeye yarayan ayaklı bardak
- "Şimdi kadehleri masaya diziyordu." (Refik Halit Karay)
- "Localarda kadınlar erkekler, kadeh kaldırıyorlar, gülüşüyorlardı." (Necati Cumalı)
- "Limonata bardaklarını içki kadehi gibi tokuşturarak neşeleniyor görünür." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[sıfat]
Bu bardağın alabileceği miktarda olan
-
[isim]
İçki içmeye yarayan ayaklı bardak
- KAPAK
-
-
[isim]
Her türlü kabın üstünü örtmeye veya bir deliği kapamaya yarayan nesne
- "Evin en alt katına indik, oradan da bir mahzen kapağı açtılar." (Refik Halit Karay)
- "Elbise dolabı kapak atıyor."
- "Garajlara en yakın bir otele kapağı atmış, hemen yatıp uyumuştu." (Erhan Bener)
-
Dolap, sandık vb.ni örtmeye yarayan parça
- "Dolap kapağı."
-
Kitap, defter vb.nin en üstüne geçirilen kılıf
- "Kapağını, geceleri aynı masa etrafında buluştuğu ressamlardan birine çizdirecekti." (Atilla İlhan)
-
Biçilen ağaç kütüklerinin iki yanından çıkan, düzgün olmayan tahta
-
Zıvanada iki dış yan parça
-
[isim]
Her türlü kabın üstünü örtmeye veya bir deliği kapamaya yarayan nesne
- KURAL
-
-
[isim]
Bir sanata, bir bilime, bir düşünce ve davranış sistemine temel olan, yön veren ilke, nizam
- "Dil bilgisi kuralları."
-
Davranışlarımıza yön veren, uyulması gereken ilke
- "O yirmi beş yaşına kadar umumi kurallara, yargılara sığmayan bir hayat yaşamıştır." (Halide Edip Adıvar)
-
[isim]
Bir sanata, bir bilime, bir düşünce ve davranış sistemine temel olan, yön veren ilke, nizam
- MANAV
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Meyve ve sebze satan yer
- "Manav, kasap dükkânlarında alışveriş etmek için sıra beklerken görürdüm." (Necati Cumalı)
-
Meyve ve sebze satan kimse
-
[isim]
Meyve ve sebze satan yer
- NAKLİ
- ...
- PEDAL
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bir makinede, bir araçta ayak yardımıyla dönmeyi veya hareketi sağlayan düzen, ayaklık
-
[isim]
Bir makinede, bir araçta ayak yardımıyla dönmeyi veya hareketi sağlayan düzen, ayaklık
- PRAYA
- ...
- RUGAN
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Ayakkabı, çanta vb. yapımında kullanılan parlak deri
- "Yağmurlu havalarda kaldırımlar ne güzeldirler, rugan gibi parlarlar." (Peyami Safa)
-
[sıfat]
Bu deriden yapılmış
- "Nevin'in babası siyah ipek çoraplarıyla rugan ayakkabısını giymişti." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[isim]
Ayakkabı, çanta vb. yapımında kullanılan parlak deri
- SAÇMA
-
-
[isim]
Saçmak işi
-
Bir tür balık ağı, serpme ağ
-
Avda kullanılan fişeklerin içine konulan, türlü boylardaki küçük ve yuvarlak kurşun tanesi
- "Ben fişeklerin barutunu, tapasını, saçmasını koyarım, beybaba!" (Aka Gündüz)
-
[sıfat]
Akla uygun olmayan, yersiz bulunan, pestenkerani, absürt
- "Saçma bir iş."
-
Yersiz, akla aykırı, tutarsız söz
- "Bırak şu saçmaları! Bir daha bahsini etme." (Refik Halit Karay)
-
[sıfat]
Böyle söz söyleyen veya iş yapan
- "Saçma adam."
-
[isim]
Saçmak işi
- ŞAHSİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Kişiye ait, kişiyle ilgili, kişinin malı olan, kişisel, bireysel, özlük
- "Hareketin içinde şahsi kinler ve rekabetler vardı." (Falih Rıfkı Atay)
-
[sıfat]
Kişiye ait, kişiyle ilgili, kişinin malı olan, kişisel, bireysel, özlük
- SEGAH
- ...
- SUDAK
-
-
[isim]
Levrekgillerden, tatlı sularda yaşayan, eti beyaz ve lezzetli bir balık (Lucioperca fluviatilis)
-
[isim]
Levrekgillerden, tatlı sularda yaşayan, eti beyaz ve lezzetli bir balık (Lucioperca fluviatilis)
- TAKİP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yetişmek, yakalamak veya bulmak amacıyla birinin arkasından gitme, izleme
- "Hazım Aslan'ı, bir polis hafiyesi gibi günlerce takipten sonra bulmaya muvaffak oldum." (Halide Edip Adıvar)
- "Kocası okurken gözleriyle satırları takip ediyor, elleriyle boncuk çantasını ovalıyordu." (Ömer Seyfettin)
-
Ardınca gitme veya gelme
- "Çocuk, babasının kendisini takibinden memnun olmadı."
- "Bu yolu takip ederseniz eve varırsınız."
-
Kovuşturma, kovuşturulma
- "Savcılık, basın suçlarının takibinden sorumludur."
- "Modayı takip etmek."
-
İzinden gitme, uyma, izleme
- "Atatürk'ün düşüncelerini takip, gençliğin başlıca amacıdır."
- "Öğretmenin anlattıklarını takip etmek."
-
Geri çekilmekte olan düşmanı yok etmek için yapılan hareket
-
[isim]
Yetişmek, yakalamak veya bulmak amacıyla birinin arkasından gitme, izleme