İçinde i olan 6 harfli 2172 kelime var. İçerisinde İ harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında i harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu i harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

DAVUDİ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Kalın, tok ve gür (ses)
    • "Bak, hafif davudi sesi, gözlerini baygın baygın süzüşü aklımdan hâlâ gitmez." (Atilla İlhan)

DİKİCİ

  1. [isim] Tarımla uğraşan kimse, çiftçi
  2. Sökük ayakkabıları onaran kimse
  3. Yeni yapılan ayakkabıların dikiş işini yapan kimse
  4. Dikişçi

İÇECEK

  1. [isim] İçilen her şey, meşrubat
    • "Burada yiyecek, içecek her şey var."
  2. [sıfat] İçilmeye elverişli

İLİMCİ
...
İMGELİ

  1. [sıfat] İmgeye dayanan, imgesi olan

KARİHA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Düşünme gücü

MEDENİ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Kentlileşmiş, kırsallıktan kurtulmuş, uygar
    • "Orada medeni bir insan gibi yaşamak, hasılı oraya yerleşmek istiyordu." (Yahya Kemal Beyatlı)

PİÇLİK

  1. [isim] Piç olma durumu
    • "Anaları nikâhlı değil, benim diye kaydolurlarsa piçlikten kurtulurlar." (Halide Edip Adıvar)
  2. Kalleşçe yapılan kötü davranış

RUHANİ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Ruhla ilgili
    • "Bir nur inmiş gibi yüreğime âdeta ruhani diyebileceğim bir sükûnet çökmüştü." (Reşat Nuri Güntekin)
  2. Din ve mezhep işlerini ele alan, bunlarla ilgili bulunan
    • "Muhterem hatun patrik meclisiyle ruhani meclisin nasihatlerini dinleyerek kızını, büyük emire zevce olarak verdi." (Falih Rıfkı Atay)
  3. Dinle ilgili, dinî bir havası olan, manevi, cismani karşıtı
    • "Bunu artık ne pahasına ödersem ödeyeyim, duymuş olduğum bu ruhani haz, bana kâfidir." (Abdülhak Şinasi Hisar)

ŞİDDET

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bir hareketin, bir gücün derecesi, yeğinlik, sertlik
  2. Hız
    • "Rüzgârın şiddeti."
  3. Karşıt görüşte olanlara, inandırma veya uzlaştırma yerine kaba kuvvet kullanma
  4. Duygu veya davranışta aşırılık
    • "Sesinin tonunda siteminin şiddetini azaltan bir yumuşama vardı." (Necati Cumalı)

TERAVİ

  1. [isim] Bakınız teravih

TEVKİF

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Durdurma
    • "Yalnız şu var ki müttefik kuvvetleri küçük bahanelerle durmadan Türkleri tevkif ediyor, cezalara çarptırıyor ve bazen de müttefik merkezlerinde fena hâlde dövüyorlardı." (Halide Edip Adıvar)
  2. Bir suç dolayısıyla birini tutuklama

ALBENİ

  1. [isim] Çekicilik
    • "Son yirmi yılın matematikçileri bilimlerine albeni verebilmek için yeni bir matematik buldular." (Haldun Taner)

CİLACI

  1. [isim] Cila yapan, eşyaya cila vuran kimse

DİMNİT

  1. [isim] Erken olgunlaşan ince kabuklu bir çeşit siyah üzüm

HAZİNE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Altın, gümüş, mücevher vb. değerli eşya yığını, büyük servet
    • "Dünyanın hazinelerine başını çevirip bakmazdı." (Refik Halit Karay)
  2. Değerli şeylerin saklandığı yer
  3. Gömülü veya saklıyken bulunan değerli şeylerin bütünü
  4. Kaynak
    • "Ağaç, rutubetin hazinesidir." (Falih Rıfkı Atay)
  5. Devlet malı veya parası
  6. Devlet malının veya parasının saklandığı yer
  7. Devletin altın, döviz, bono ve nakit işlemlerini maliye ile birlikte düzenleme görevini üstlenen makam
  8. Büyük bağlılık duyulan, değer verilen şey veya kimse

KÜFELİ
...
MARAZİ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Hastalıkla ilgili, hastalıklı
    • "O marazi psikolojik an geçtikten sonra bunların manaları ne olduğunu yazan da seçemez." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
  2. Hastalık derecesinde olan
    • "Marazi kıskançlık."

MUSLİN

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Sık dokunmuş, parlak, ince, yumuşak bir tür kumaş
    • "Bir bebek yatağı hazırlar gibi özene bezene muslinlerle süslemiştim." (Reşat Nuri Güntekin)
  2. [sıfat] Bu kumaştan yapılmış olan

AHİRET

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Dinî inanışa göre, insanın öldükten sonra dirilip sonsuza dek kalacağı ve Tanrı'ya hesap vereceği yer, öbür dünya, öteki dünya
    • "Artık sana dünyada rastlayamazsam yarın ahirette on parmağım yakanda olsun!" (Hüseyin Rahmi Gürpınar)

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü