İçinde i olan 6 harfli 2172 kelime var. İçerisinde İ harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında i harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu i harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- DAVUDİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Kalın, tok ve gür (ses)
- "Bak, hafif davudi sesi, gözlerini baygın baygın süzüşü aklımdan hâlâ gitmez." (Atilla İlhan)
-
[sıfat]
Kalın, tok ve gür (ses)
- DİKİCİ
-
-
[isim]
Tarımla uğraşan kimse, çiftçi
-
Sökük ayakkabıları onaran kimse
-
Yeni yapılan ayakkabıların dikiş işini yapan kimse
-
Dikişçi
-
[isim]
Tarımla uğraşan kimse, çiftçi
- İÇECEK
-
-
[isim]
İçilen her şey, meşrubat
- "Burada yiyecek, içecek her şey var."
-
[sıfat]
İçilmeye elverişli
-
[isim]
İçilen her şey, meşrubat
- İLİMCİ
- ...
- İMGELİ
-
-
[sıfat]
İmgeye dayanan, imgesi olan
-
[sıfat]
İmgeye dayanan, imgesi olan
- KARİHA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Düşünme gücü
-
[isim]
Düşünme gücü
- MEDENİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Kentlileşmiş, kırsallıktan kurtulmuş, uygar
- "Orada medeni bir insan gibi yaşamak, hasılı oraya yerleşmek istiyordu." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
[sıfat]
Kentlileşmiş, kırsallıktan kurtulmuş, uygar
- PİÇLİK
-
-
[isim]
Piç olma durumu
- "Anaları nikâhlı değil, benim diye kaydolurlarsa piçlikten kurtulurlar." (Halide Edip Adıvar)
-
Kalleşçe yapılan kötü davranış
-
[isim]
Piç olma durumu
- RUHANİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Ruhla ilgili
- "Bir nur inmiş gibi yüreğime âdeta ruhani diyebileceğim bir sükûnet çökmüştü." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Din ve mezhep işlerini ele alan, bunlarla ilgili bulunan
- "Muhterem hatun patrik meclisiyle ruhani meclisin nasihatlerini dinleyerek kızını, büyük emire zevce olarak verdi." (Falih Rıfkı Atay)
-
Dinle ilgili, dinî bir havası olan, manevi, cismani karşıtı
- "Bunu artık ne pahasına ödersem ödeyeyim, duymuş olduğum bu ruhani haz, bana kâfidir." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
[sıfat]
Ruhla ilgili
- ŞİDDET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir hareketin, bir gücün derecesi, yeğinlik, sertlik
-
Hız
- "Rüzgârın şiddeti."
-
Karşıt görüşte olanlara, inandırma veya uzlaştırma yerine kaba kuvvet kullanma
-
Duygu veya davranışta aşırılık
- "Sesinin tonunda siteminin şiddetini azaltan bir yumuşama vardı." (Necati Cumalı)
-
[isim]
Bir hareketin, bir gücün derecesi, yeğinlik, sertlik
- TERAVİ
-
-
[isim]
Bakınız teravih
-
[isim]
Bakınız teravih
- TEVKİF
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Durdurma
- "Yalnız şu var ki müttefik kuvvetleri küçük bahanelerle durmadan Türkleri tevkif ediyor, cezalara çarptırıyor ve bazen de müttefik merkezlerinde fena hâlde dövüyorlardı." (Halide Edip Adıvar)
-
Bir suç dolayısıyla birini tutuklama
-
[isim]
Durdurma
- ALBENİ
-
-
[isim]
Çekicilik
- "Son yirmi yılın matematikçileri bilimlerine albeni verebilmek için yeni bir matematik buldular." (Haldun Taner)
-
[isim]
Çekicilik
- CİLACI
-
-
[isim]
Cila yapan, eşyaya cila vuran kimse
-
[isim]
Cila yapan, eşyaya cila vuran kimse
- DİMNİT
-
-
[isim]
Erken olgunlaşan ince kabuklu bir çeşit siyah üzüm
-
[isim]
Erken olgunlaşan ince kabuklu bir çeşit siyah üzüm
- HAZİNE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Altın, gümüş, mücevher vb. değerli eşya yığını, büyük servet
- "Dünyanın hazinelerine başını çevirip bakmazdı." (Refik Halit Karay)
-
Değerli şeylerin saklandığı yer
-
Gömülü veya saklıyken bulunan değerli şeylerin bütünü
-
Kaynak
- "Ağaç, rutubetin hazinesidir." (Falih Rıfkı Atay)
-
Devlet malı veya parası
-
Devlet malının veya parasının saklandığı yer
-
Devletin altın, döviz, bono ve nakit işlemlerini maliye ile birlikte düzenleme görevini üstlenen makam
-
Büyük bağlılık duyulan, değer verilen şey veya kimse
-
[isim]
Altın, gümüş, mücevher vb. değerli eşya yığını, büyük servet
- KÜFELİ
- ...
- MARAZİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Hastalıkla ilgili, hastalıklı
- "O marazi psikolojik an geçtikten sonra bunların manaları ne olduğunu yazan da seçemez." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
Hastalık derecesinde olan
- "Marazi kıskançlık."
-
[sıfat]
Hastalıkla ilgili, hastalıklı
- MUSLİN
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Sık dokunmuş, parlak, ince, yumuşak bir tür kumaş
- "Bir bebek yatağı hazırlar gibi özene bezene muslinlerle süslemiştim." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[sıfat]
Bu kumaştan yapılmış olan
-
[isim]
Sık dokunmuş, parlak, ince, yumuşak bir tür kumaş
- AHİRET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Dinî inanışa göre, insanın öldükten sonra dirilip sonsuza dek kalacağı ve Tanrı'ya hesap vereceği yer, öbür dünya, öteki dünya
- "Artık sana dünyada rastlayamazsam yarın ahirette on parmağım yakanda olsun!" (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
[isim]
Dinî inanışa göre, insanın öldükten sonra dirilip sonsuza dek kalacağı ve Tanrı'ya hesap vereceği yer, öbür dünya, öteki dünya