İçinde r olan 6 harfli 2155 kelime var. İçerisinde R harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında r harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu r harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- ABARTI
-
-
[isim]
Bir şeyi, bir olayı olduğundan büyük veya çok gösterme, mübalağa
-
[isim]
Bir şeyi, bir olayı olduğundan büyük veya çok gösterme, mübalağa
- FORMEL
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[sıfat]
Biçimsel
-
Resmî
-
[sıfat]
Biçimsel
- GAYRET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Çalışma, çaba, çalışma isteği
- "Arkadaşlarına yardımcı olmak arzu ve gayreti onu acıklı bir duruma düşürüyordu." (Mahmut Yesari)
- "Gayret dayıya düştü; bu işe sen el atmazsan olmayacak."
- "Eh, dedi, elimizden geldiği kadar gayret ederiz." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Azar azar fakat ısrarlı bir gayret göstermeye başladı." (Peyami Safa)
-
Koruma, esirgeme, kayırma duygusu
- "Hemşehrilik gayreti."
-
Kutsal sayılan şeylere yabancıların saldırmasını görmekten doğan dayanamama duygusu
-
[isim]
Çalışma, çaba, çalışma isteği
- İŞTİRA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Satın alma
-
[isim]
Satın alma
- İZBİRO
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Çeşitli yükleri yukarı çekmek için halattan yapılmış sapan
-
[isim]
Çeşitli yükleri yukarı çekmek için halattan yapılmış sapan
- NİKRİZ
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Klasik Türk müziğinde, dizisi bir sekizli içinde gösterilebilen basit görünüşlü bir birleşik makam
-
[isim]
Klasik Türk müziğinde, dizisi bir sekizli içinde gösterilebilen basit görünüşlü bir birleşik makam
- PERÇEM
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Başlarını tıraş edenlerin tepede bıraktıkları saç tutamı
-
Yele
- "At perçemi."
-
Kâkül
- "Selma alnına düşen bir perçemi eliyle kaldırıyor." (Atilla İlhan)
-
[isim]
Başlarını tıraş edenlerin tepede bıraktıkları saç tutamı
- TARTIL
-
-
[sıfat]
Tartıya dayanan
- "Tartıl çözümleme."
-
[sıfat]
Tartıya dayanan
- TIRINK
-
-
[isim]
Sert bir yüzeye çarpan para vb. metal bir nesnenin çıkardığı ses
-
[isim]
Sert bir yüzeye çarpan para vb. metal bir nesnenin çıkardığı ses
- TIRNAK
-
-
[isim]
İnsanda ve birçok omurgalı hayvanda parmak uçlarının dış bölümünü örten boynuzsu tabaka
- "Zarfın ucunu tırnağımla yırttım." (Aka Gündüz)
- "İş karıştırmak için de ilkin belediyeye tırnak takarlar." (Memduh Şevket Esendal)
-
Kanca gibi araçların kıvrık yeri
-
Gemi demirinin ucundaki yassı parça
-
Ciltçilikte tek yaprakları büküp cildi birleştirebilmek için bir yanında bırakılan şerit durumundaki kenar
-
Heykel dökümünde, kalıp parçalarının birleştirilmesinde kolaylık sağlamak amacı ile yapılan dişlerin her biri
-
Kanun çalmakta kullanılan mızrap
-
Tenekecilerin delik açmak için kullandığı alet, keski
-
Tırnak işareti
-
[isim]
İnsanda ve birçok omurgalı hayvanda parmak uçlarının dış bölümünü örten boynuzsu tabaka
- TÜREDİ
-
-
[sıfat]
Kendisinden umulmayan bir biçimde sivrilmiş ve hakkı olmayan bir duruma gelmiş (kimse), yerden bitme, zıpçıktı
- "Attığı temeller üzerine ancak bir sonradan görme türedi evi kurulabilirdi." (Memduh Şevket Esendal)
-
Nereden geldiği, nasıl ortaya çıktığı belirsiz, gerçek bir değeri olmayan
- "Ama bu türedi akımları sevmemekle kalmaz..." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
[sıfat]
Kendisinden umulmayan bir biçimde sivrilmiş ve hakkı olmayan bir duruma gelmiş (kimse), yerden bitme, zıpçıktı
- UYARMA
-
-
[isim]
Uyarmak işi, ihtar, tembih
- "Uyarma ve kınama cezalarıyla ilgili olanlar hariç, disiplin kararları yargı denetimi dışında bırakılamaz." (Anayasa)
-
Bir duyu organını, bütün bir sinir düzenini, kendi dışındaki bir nesne veya durumun bir tepkide bulunmaya yöneltmesi
-
[isim]
Uyarmak işi, ihtar, tembih
- ZARFÇI
-
-
[isim]
Tenha bir yolda yere zarf bırakan, sonra da zarfı bulup alan kimseyi suçlayarak ve onun üstünü başını zorla arayarak zarf içindeki parayı ve o arada el çabukluğuyla diğer değerli şeyleri de alan hırsız, papelci
-
Sokaklarda iskambil kâğıtlarıyla halkı dolandıran bir tür dolandırıcı, papelci
-
[isim]
Tenha bir yolda yere zarf bırakan, sonra da zarfı bulup alan kimseyi suçlayarak ve onun üstünü başını zorla arayarak zarf içindeki parayı ve o arada el çabukluğuyla diğer değerli şeyleri de alan hırsız, papelci
- AKARET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Akar
- "Başladı, her ay, akaretlerinden kira toplar gibi tıkır tıkır faizleri toplamaya." (Ercüment Ekrem Talu)
-
[isim]
Akar
- BROMÜR
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bromhidrik asidin tuzu veya eteri
-
[isim]
Bromhidrik asidin tuzu veya eteri
- FLAŞÖR
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Dörtlü
-
[isim]
Dörtlü
- İÇERME
-
-
[isim]
İçermek işi, tazammun, ihtiva
-
[isim]
İçermek işi, tazammun, ihtiva
- MAŞRIK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Doğu
-
[isim]
Doğu
- ORANLI
-
-
[sıfat]
Kendinde oran bulunan, nispetli, mütenasip, mütevazin
-
[sıfat]
Kendinde oran bulunan, nispetli, mütenasip, mütevazin
- RAĞMEN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[zarf]
Karşın
- "Bütün isteğime rağmen, gerçi bu çocuğa içimi dökmemiştim." (Halide Edip Adıvar)
-
[zarf]
Karşın