İçinde l olan 6 harfli 2144 kelime var. İçerisinde L harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında l harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu l harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- ATALET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Tembellik
- "Sabah ataletiyle gezinerek kirli karyolasından sıyrıldı." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
İşsizlik, işsiz kalma, işlemezlik
-
Süredurum
-
[isim]
Tembellik
- ATLAMA
-
-
[isim]
Atlamak işi
-
Belirli bir yerden gerilip hız alarak yapılan sıçrama ile vücudu yerden kesip daha uzak bir yere kondurma veya belli bir yükseklikten aşırma
-
Bu biçimde en uzağa atlamak veya en yükseği aşmak amacıyla yarışılan atletizm dalı
- "Biraz daha geçti, sırıkla yüksek atlama müsabakası ilan olundu." (Memduh Şevket Esendal)
-
[isim]
Atlamak işi
- ÇALMAK
-
-
[-i]
Başkasının malını gizlice almak, hırsızlık etmek, aşırmak
- "İngiliz cephesinden at kaçırıp bize satan bedeviler dönüşlerinde bizim atlarımızı çalıp İngilizlere satarlardı." (Falih Rıfkı Atay)
- "Bu Salih Araboğlu, tefecilikten, çalıp çırpmaktan para yapmış, uğursuz heriflerden biridir." (Memduh Şevket Esendal)
-
Vurarak veya sürterek ses çıkartmak
- "Bir yandan mızıka istiklal havasını çalıyordu." (Ruşen Eşref Ünaydın)
-
Bir müziği dinlemeyi sağlayan aleti çalıştırmak
- "Fevkalade zekidir; iyi dans eder, piyano çalar, tenis oynar, ata biner, avcıdır, kayakçıdır." (Refik Halit Karay)
-
[nsz]
Ses çıkarmak, ses vermek
- "Hafif hafif ıslıklar çalan sesi eski keskinliğini kaybetmiştir." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Atmak, çarpmak, vurmak
-
Yoğurt yapmak için sütü mayalamak, katıp karıştırmak
- "Ana, inek sağar; yoğurt çalar, yayık vurur." (Tarık Buğra)
-
Üzerine sürmek
- "Ekmeğin üzerine yağ çaldı."
-
[-i]
Bozmak, zarar vermek
-
[-i]
Kumaşın bir parçasını kesmek
-
Madeni oymak, kalemle işlemek
-
[-e]
Benzemek, andırmak
- "Geniş alınlı, kırmızıya çalar, kahverengi saçlı, altın dişli tuhaf bir delikanlı gülümsedi." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Zamanı boşa harcatmak, ziyan edilmesine yol açmak
-
[-i]
Süpürmek, temizlemek
- "Tozu çalmak."
-
[-i]
Başkasının malını gizlice almak, hırsızlık etmek, aşırmak
- ÇENELİ
-
-
[sıfat]
Çenesi olan
-
Çok konuşan, çenebaz
-
[sıfat]
Çenesi olan
- DUYSAL
-
-
[sıfat]
Duyuyla alınan
-
[sıfat]
Duyuyla alınan
- GÖZELİ
-
-
[sıfat]
Gözesi olan
-
[sıfat]
Gözesi olan
- HALEBİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Genellikle kumaş ölçmekte kullanılan, uzunluğu 50-70 cm arasında olan bir ölçü birimi
-
[isim]
Genellikle kumaş ölçmekte kullanılan, uzunluğu 50-70 cm arasında olan bir ölçü birimi
- LEOPAR
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Pars
-
[isim]
Pars
- PAZILI
-
-
[sıfat]
Pazısı olan
- "Gözleri geniş omuzlu, demir pazılı Hüseyin'deydi." (Halide Edip Adıvar)
-
[sıfat]
Pazısı olan
- SAĞLIK
-
-
[isim]
Vücudun hasta olmaması durumu, vücut esenliği, esenlik, sıhhat, afiyet
- "Sağlığa zarar veren şeylerden kaçınmalı."
- "Sürahi kırıldı diye üzülme, sağlık olsun!"
-
Sağ, canlı, diri olma durumu
- "Aradan dört beş yıl geçince bir yerden de haber gelmeyince sağlığından umutlarını kesmişler." (Memduh Şevket Esendal)
-
[isim]
Vücudun hasta olmaması durumu, vücut esenliği, esenlik, sıhhat, afiyet
- ŞALOPA
- ...
- TİRFİL
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Bir tür yonca
-
[isim]
Bir tür yonca
- YALMAN
-
-
[sıfat]
Eğik
-
Sarp, dik
-
[isim]
Kesici ve batıcı araçların kesen veya batan bölümü
- "İstanbul'dan çıkar padişahın fermanı / Gökte döner mızrağının yalmanı." (Halk türküsü)
-
[sıfat]
Eğik
- ALACAK
-
-
[isim]
Bir hesap gereğince daha alınmamış olan para, mal vb. şey, matlup, verecek karşıtı
- "Bütün alacaklarımı topladım."
-
Alınması gerekli şey
- "Çarşıdan alacaklarım için bir liste yaptım."
- "Alacağım olsun, bir daha geldiğimde kahvenizi içerim."
-
[isim]
Bir hesap gereğince daha alınmamış olan para, mal vb. şey, matlup, verecek karşıtı
- ALAÇIK
-
-
[isim]
Üzeri dal ve hasırla örtülmüş kulübe, çardak
-
Keçeden yapılan çadır
-
[isim]
Üzeri dal ve hasırla örtülmüş kulübe, çardak
- ARZULU
-
-
[sıfat]
İstekli, hevesli
-
[sıfat]
İstekli, hevesli
- BINGIL
- ...
- ELAZIĞ
- ...
- FUTSAL
- ...
- HAMULE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yük
-
Kâğıt dolgu maddesi
-
[isim]
Yük