İçinde m olan 5 harfli 1326 kelime var. İçerisinde M harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında m harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu m harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- ÇIDAM
-
Kelime Kökeni : Moğolca
-
[isim]
Sabır
-
[isim]
Sabır
- KUMUL
-
-
[isim]
Çöllerde veya deniz kıyılarında rüzgârların yığdığı kum tepesi, eksibe
-
[isim]
Çöllerde veya deniz kıyılarında rüzgârların yığdığı kum tepesi, eksibe
- MİKRO
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[sıfat]
Küçük, dar, makro karşıtı
-
[sıfat]
Küçük, dar, makro karşıtı
- MİZAN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Terazi
-
Tartı, ölçü aleti
-
Ölçü
-
Sağlama
-
Bir tüccarın, ticari durumunu, işinin genel sonucunu gösteren, belirli zamanlarda yaptığı hesap özeti
-
[isim]
Terazi
- MOTİF
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Yan yana gelerek bir bezeme işini oluşturan ve kendi başlarına birer birlik olan ögelerden her biri
- "Halı motifi. Danteldeki motifler."
-
Bir eserde sık sık tekrarlanan süsleyici öge
-
Bestenin bir parçasına çeşitli yönlerden birlik sağlayan belirleyici küçük birim
- "Melodi motifi."
-
[isim]
Yan yana gelerek bir bezeme işini oluşturan ve kendi başlarına birer birlik olan ögelerden her biri
- MÜMAS
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Dokunan, temas eden
-
[isim]
Teğet
-
[sıfat]
Dokunan, temas eden
- TİMÜS
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Göğüs kemiği arkasında bulunan iç salgı bezi, özden
-
[isim]
Göğüs kemiği arkasında bulunan iç salgı bezi, özden
- UYUMA
-
-
[isim]
Uyumak durumu
-
[isim]
Uyumak durumu
- BİLİM
-
-
[isim]
Evrenin veya olayların bir bölümünü konu olarak seçen, deneye dayanan yöntemler ve gerçeklikten yararlanarak sonuç çıkarmaya çalışan düzenli bilgi, ilim
- "Benim sizden istediğim Türkçe yardım, bazı eski yazılı bilim ve tarih gibi ciddi eserleri bana okumanızdır." (Halide Edip Adıvar)
-
Genel geçerlik ve kesinlik nitelikleri gösteren yöntemli ve dizgesel bilgi
-
Belli bir konuyu bilme isteğinden yola çıkan, belli bir amaca yönelen bir bilgi edinme ve yöntemli araştırma süreci
-
[isim]
Evrenin veya olayların bir bölümünü konu olarak seçen, deneye dayanan yöntemler ve gerçeklikten yararlanarak sonuç çıkarmaya çalışan düzenli bilgi, ilim
- EŞMEK
-
-
[-i]
Toprağı veya toprak gibi yumuşak bir şeyi biraz kazmak
- "Bereket versin ateş koydu demin komşu kadın. / Üşüyorsan eşiver mangalı, eş, eş de ısın." (Mehmet Akif Ersoy)
-
Araştırmak, incelemek
-
[-i]
Toprağı veya toprak gibi yumuşak bir şeyi biraz kazmak
- HİKEM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Hikmetler
-
[isim]
Hikmetler
- MARON
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Kestane rengi
-
[sıfat]
Bu renkte olan
-
[isim]
Kestane rengi
- ÖPMEK
-
-
[-i]
Sevgi, saygı, bağlılık, teşekkür belirtmek amacıya dudaklarını bir şeye veya birine değdirmek
- "Prenses karşıdan gelip yanağımı öptü." (Aka Gündüz)
-
[-i]
Sevgi, saygı, bağlılık, teşekkür belirtmek amacıya dudaklarını bir şeye veya birine değdirmek
- RAMAK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
"Bir şeyin olmasına çok az kalmak" anlamına gelen ramak kalmak deyiminde geçer
- "Gerçekten deli olmama ramak kalmıştı." (Ahmet Mithat)
-
[isim]
"Bir şeyin olmasına çok az kalmak" anlamına gelen ramak kalmak deyiminde geçer
- YETİM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Babası ölmüş olan (çocuk), babasız
- "Açlarla, yetimlerle uğraşır ve ... biraz nüfuzu varsa yalnız onlar için kullanırdı." (Falih Rıfkı Atay)
-
[sıfat]
Babası ölmüş olan (çocuk), babasız
- YETME
-
-
[isim]
Yetmek işi
-
[isim]
Yetmek işi
- ADAMA
-
-
[isim]
Adamak işi
-
[isim]
Adamak işi
- ARAMA
-
-
[isim]
Aramak işi, taharri
-
Saklanan sanığın ve suç belgelerinin elde edilmesi için bir kimsenin evinde, iş yerinde, üzerinde veya eşyasında yapılan araştırma işlemi
-
[isim]
Aramak işi, taharri
- BÖLME
-
-
[isim]
Bölmek işi, ayırma, parçalama, taksim
-
Salon, oda, sofa vb. büyük bir yerden ayrılmış daha küçük yer
- "Gözlerimi tabağıma eğmiş bir vaziyetteyim ama telefon bölmesini âdeta bakmadan görüyorum." (Refik Halit Karay)
-
Büyük bir yeri, alanı küçük oda veya kısımlara ayıran ince duvar veya tahta perde
-
Kalın ağaç gövdesinden odun veya tekne yapmak için ayrılan tomruk
-
Gemilerin içinde, su baskını, yangın vb. durumlarda, ara kapılar kapandığında arızanın veya hasarın yayılmasını önlemek için kullanılan birbirlerinden ayrılmış yerler
-
Cins kavramlarını tür, alt tür kavramlarına ayırma işi
-
Dört işlemden biri, taksim
-
[isim]
Bölmek işi, ayırma, parçalama, taksim
- DİZİM
-
-
[isim]
Dizilme işi, dizme
- "Kitabın dizimi bitti."
-
Söz zincirinde birbirini izleyen ve belli bir birim oluşturan ögeler birleşimi, sentagma
-
[isim]
Dizilme işi, dizme