İçinde ek olan 8 harfli 749 kelime var. İçerisinde EK bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ek olan kelimeler listesine ya da Sonu ek ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
E K Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
EK, KE
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- GÖMÜLMEK
-
-
[nsz]
Gömme işi yapılmak veya gömme işine konu olmak
- "Çok muhteşem bir cenaze töreniyle gömüldü." (Çetin Altan)
-
[-e]
Yerleşmek, oturtulmak, kendini gömmek
- "Abdi Bey'e kalsa, koltuğuna gömülüp gazetelerini okuyacak." (Atilla İlhan)
-
[-e]
Yok olmak, kaybolmak, görünmez olmak
- "Eğer meselede bir sır varsa o sır Nina ile denize gömülmüştü." (Refik Halit Karay)
-
[-e]
Bir şeyin derinliğine inmek
- "Hepsi kendi hayatlarının matemine gömülmüş bir hâlde dalgın ve mahzun idiler." (Hüseyin Cahit Yalçın)
-
[nsz]
Gömme işi yapılmak veya gömme işine konu olmak
- GÜCENMEK
-
-
[nsz]
Birinin beklenilmeyen bir davranışı veya sözü karşısında kırgınlık duymak, kırılmak
- "Kendisine uygulanan bu tavırdan ne darılmıştı ne gücenmişti." (Nezihe Araz)
-
[nsz]
Birinin beklenilmeyen bir davranışı veya sözü karşısında kırgınlık duymak, kırılmak
- PEKMEZCİ
-
-
[isim]
Pekmez yapan veya satan kimse
-
[isim]
Pekmez yapan veya satan kimse
- BÜRÜMCEK
-
-
[isim]
Koza gibi yumaklanmış şey
-
[isim]
Koza gibi yumaklanmış şey
- ÇİÇEKEVİ
-
-
[isim]
Çiçek yetiştirilen ve satılan yer
-
[isim]
Çiçek yetiştirilen ve satılan yer
- ÖVDÜRMEK
- ...
- SÖVÜŞMEK
-
-
[nsz]
Birbirine sövmek
-
[nsz]
Birbirine sövmek
- TEKLEŞME
-
-
[isim]
Tek duruma gelme
-
Ünsüz tekleşmesi
-
[isim]
Tek duruma gelme
- KEŞMEKEŞ
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Karışık olma durumu, karışıklık
- "O keşmekeş esnasında arkadaşlarını bile görememişlerdi." (Haldun Taner)
-
[isim]
Karışık olma durumu, karışıklık
- YÜKLEMEK
-
-
[-i]
Bir yere, taşınması için belli ağırlıkta eşya veya araç gereç koymak
-
Bir bilgisayar, disket vb.ne gerekli bilgileri aktarmak
-
Bir yükümlülük altına sokmak, sorumlu tutmak
- "Çocuğun bakımını ona yüklediler."
-
Bir suçu birinin üstüne atmak
- "Ne yapalım, elimizden geleni yaptık ama olmadı der, kabahati kör talihe yükler geçersin." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[-i]
Bir cisme elektrik gücü vermek
- "Fazla elektrik yüklemek akünün bozulmasına yol açar."
-
[-i]
Bir yere, taşınması için belli ağırlıkta eşya veya araç gereç koymak
- EĞRİLMEK
-
-
[nsz]
Eğri duruma gelmek
- "Ayağa kalkarak gözlerimle derenin eğrilen, kıvrılan yerlerinde avcıyı aradım." (Memduh Şevket Esendal)
-
[nsz]
Eğri duruma gelmek
- VEKİLLİK
-
-
[isim]
Vekil olma durumu, asalet karşıtı
-
Birinin yerine iş görme yetkisi, naiplik
- "1916 sonlarında Mustafa Kemal ikinci ordu komutan vekilliğine atanmıştır." (Falih Rıfkı Atay)
-
Bakanlık
- "Hükûmetten ne mebusluk ne de vekillik isteği var." (Haldun Taner)
-
[isim]
Vekil olma durumu, asalet karşıtı
- DİNELMEK
-
-
[nsz]
Ayakta durmak
-
Ayağa kalkmak, dik durmak
-
[-e]
Karşı koymak, kafa tutmak
-
[nsz]
Ayakta durmak
- ETTİRMEK
-
-
İşi başkasının yapmasını sağlamak
- "Avukat yardımcısına bilgileri not ettirdi."
-
Sebep olmak
- "Bu tutum beni çalışmaktan nefret ettirdi."
-
İşi başkasının yapmasını sağlamak
- EVRİLMEK
-
-
[nsz]
Bir biçimden başka bir biçime doğal olarak dönmek
-
[nsz]
Bir biçimden başka bir biçime doğal olarak dönmek
- GERİNMEK
-
-
[nsz]
Kolları açarak gövdeyi gergin bir duruma sokmak
- "Geç uyanmıştı, geç ve güç. Yatakta uzun uzun gerindi, esnedi." (Atilla İlhan)
-
Rahatlık, mutluluk, övünç duymak
- "Çapkın delikanlının hareketlerini ciddiye alan genç kız tatlı tatlı gerinirken kuru dudaklarından mesut tebessümler uçuşuyordu." (Haldun Taner)
-
[nsz]
Kolları açarak gövdeyi gergin bir duruma sokmak
- TEKRARLI
-
-
[sıfat]
Tekrar edilen, mükerrer
- "Belki de dünyanın hayatı bizimkinden daha monoton, daha yeknesak ve bilhassa daha tekrarlıdır." (Şevket Rado)
-
[sıfat]
Tekrar edilen, mükerrer
- ÇİTİLMEK
-
-
[nsz]
Çitme işine konu olmak
-
[nsz]
Çitme işine konu olmak
- EKSELANS
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bakanlık ve elçilikten başlayarak cumhurbaşkanlığına kadar yükselen, yüksek makam sahibi yabancılara verilen şeref unvanı
-
Bu unvanı taşıyan kimse
-
[isim]
Bakanlık ve elçilikten başlayarak cumhurbaşkanlığına kadar yükselen, yüksek makam sahibi yabancılara verilen şeref unvanı
- MERCEKLİ
-
-
[sıfat]
Merceği olan
- "İrfan'ın kalın mercekli bağa gözlüğü gözündeydi." (Atilla İlhan)
-
[sıfat]
Merceği olan