İçinde y olan 6 harfli 799 kelime var. İçerisinde Y harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında y harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu y harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- AĞABEY
-
-
[isim]
Büyük erkek kardeş, aka
- "Ağabeyi ile fısıl fısıl konuştular, birlikte sevindiler." (Refik Halit Karay)
-
[ünlem]
Saygı ve sevgi göstermek üzere yaşça büyük olan erkeklere söylenen bir seslenme sözü
- "Geçmiş olsun ağabey, ne oldu sana böyle?" (Osman Cemal Kaygılı)
-
[isim]
Büyük erkek kardeş, aka
- KAYMAK
-
-
[isim]
Sütün veya yoğurdun yüzünde zar durumunda toplanan, açık sarı renkli, koyu yağlı katman
-
Sütü yayvan kaplar içinde ve hafif ateşte tutarak elde edilen koyu, yağlı öz
- "Patlıcan kızartması, pilav, bir de koca kâse kaymak gibi yoğurttan oluşan yemeğimizi yedik." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
Yağmur ve selden sonra toprağın üzerinde kalan özlü tabaka
-
Bir şeyin en iyi ve seçkin bölümü
-
[isim]
Sütün veya yoğurdun yüzünde zar durumunda toplanan, açık sarı renkli, koyu yağlı katman
- KUYUCU
-
-
[isim]
Kuyu kazmayı iş edinmiş kimse
-
Özel olarak açılan kuyulara inerek lüle taşını çıkaran kimse
-
[isim]
Kuyu kazmayı iş edinmiş kimse
- NEYZEN
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Ney üfleyici, ney çalan kimse
-
[isim]
Ney üfleyici, ney çalan kimse
- SAYDAM
-
-
[sıfat]
İçinden ışığın geçmesine ve arkasındaki şeylerin görülmesine engel olmayan (cisim), şeffaf
- "Atlet vücudunu bütünüyle gösteren, saydam bir sabahlık giymişti." (Atilla İlhan)
-
[isim]
Üzerindeki resim ve şekilleri beyaz bir zemin üzerine yansıtmak amacıyla tepegöz ve projeksiyona konan şeffaf, ışığı geçiren kâğıt veya madde, slayt
-
[isim]
Diyapozitif
-
[isim]
Asetat
-
Açık seçik, belirgin
- "Karmaşık gibi gözüken sorun son günlerde saydam bir görünüş kazandı."
-
[sıfat]
İçinden ışığın geçmesine ve arkasındaki şeylerin görülmesine engel olmayan (cisim), şeffaf
- TAYYÖR
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Ceket ve eteklikten oluşan kadın giysisi
-
[isim]
Ceket ve eteklikten oluşan kadın giysisi
- YORDAM
-
-
[isim]
Yatkınlık, alışkanlık, yeti, meleke
-
Kılavuz, yardımcı
-
Çalım
-
Çeviklik, çabukluk
-
[isim]
Yatkınlık, alışkanlık, yeti, meleke
- YÜKLER
-
-
[isim]
Bilgisayara yükleme yapmak için kullanılan özel bir program
-
[isim]
Bilgisayara yükleme yapmak için kullanılan özel bir program
- RÖLYEF
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Kabartma
-
[isim]
Kabartma
- ÜRYANİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Üryani eriği
-
[isim]
Üryani eriği
- ADAYIŞ
-
-
[isim]
Adama işi veya biçimi
-
[isim]
Adama işi veya biçimi
- ETRİYE
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Dikme kiriş bağlantılarında direnci sağlayan sargı
-
[isim]
Dikme kiriş bağlantılarında direnci sağlayan sargı
- KAYKAÇ
- ...
- SAYMAK
-
-
[-i]
Bir şeyin kaç tane olduğunu anlamak için bunları birer birer elden veya gözden geçirmek, sayısını bulmak
- "Nara sormuşlar: - Tanelerin kaç tane? Yiyenler saysın bana ne -demiş." (Bedri Rahmi Eyuboğlu)
- "Böyle misaller sayıp dökmek gerekse satırlar değil, sütunlar dolar." (Ruşen Eşref Ünaydın)
-
Sayıları arka arkaya söylemek
- "Birden ona kadar saymak."
-
Herhangi bir sıraya koymak, herhangi bir sırada yer aldığını kabul etmek
- "Artık kışı geçti sayabiliriz."
-
Herhangi bir şey, yerine koymak veya herhangi bir şey gözüyle bakmak, addetmek
- "Her çiçekten bal eyledik / Arıya saydılar bizi." (Pir Sultan Abdal)
-
Varsaymak, tutmak, farz etmek
- "Elimi uzatsam benim olacak bir vazoya sırt çevirip başkasına kaptırınca onu benden çalınmış saymak neden?" (Haldun Taner)
-
Arka arkaya söylemek, sıralamak
- "Birinin iyiliklerini saymak."
-
Ödemek, peşin vermek
- "İki bin lira saydı, bana bir küpe aldı." (Memduh Şevket Esendal)
-
Geçer tutmak
- "Bunu saymam, sizi bir gün erkenden beklerim."
-
Değeri, üstünlüğü, yaşlılığı, yararlılığı dolayısıyla bir kimseye veya bir şeye karşı dikkatli, özenli, ölçülü davranmak, saygı göstermek, sözünü dinlemek, hürmet etmek
- "Anam babamı nasıl saydı ise ben de kocamı öyle sayacaktım." (Memduh Şevket Esendal)
-
Önemsemek
-
Gibi görmek, kabul etmek
- "Arzularını yapmayı belli büyük bir külfet saydığınız bu küçük kalpler, saadetin kapısından girmeden felaketin ortasına yuvarlanıyorlar." (Aka Gündüz)
-
Hesaba katmak, dikkate almak
- "Bundan önce verdiğimi saymıyor musun?"
-
[-i]
Bir şeyin kaç tane olduğunu anlamak için bunları birer birer elden veya gözden geçirmek, sayısını bulmak
- PİYATA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Yassı ve büyük yemek tabağı
-
[sıfat]
Yassı
-
[isim]
Yassı ve büyük yemek tabağı
- SIYRIK
-
-
[isim]
Çarpma veya vurma sonucunda vücutta hafifçe kazınmış, zedelenmiş, soyulmuş, kanamış yer
-
Sıyrılmış yer
-
[sıfat]
Yüzeyinden bir parça sıyrılmış olan
-
[sıfat]
Utanması olmayan
-
[isim]
Çarpma veya vurma sonucunda vücutta hafifçe kazınmış, zedelenmiş, soyulmuş, kanamış yer
- YÜKSÜK
-
-
[isim]
Dikiş dikerken, iğnenin batmasını önlemek için parmak ucuna takılan kesik koni biçiminde gereç
-
Köklerin ucunda bulunan ve kökün üretken dokusunu korumaya yarayan oluşum, kalensöve
-
[isim]
Dikiş dikerken, iğnenin batmasını önlemek için parmak ucuna takılan kesik koni biçiminde gereç
- BOYKOT
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bir işi, bir davranışı yapmama kararı alma
- "Ben bu sarı kâğıtlardan o kadar bezmişimdir ki güzelim sarı rengi de ondan dolayı boykot ettim." (Burhan Felek)
-
Bir kimse, bir topluluk veya bir ülkeyle amaca ulaşmak için her türlü ilişkiyi kesme
-
[isim]
Bir işi, bir davranışı yapmama kararı alma
- BUYMAK
-
-
[nsz]
Çok üşümek
-
Soğuktan donarak ölmek
-
[nsz]
Çok üşümek
- ERİYİK
-
-
[isim]
İçindeki katı bir madde erimiş bulunan sıvı, mahlul
-
[isim]
İçindeki katı bir madde erimiş bulunan sıvı, mahlul