İçinde y olan 5 harfli 665 kelime var. İçerisinde Y harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında y harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu y harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

YUMAK

  1. [-i] Yıkamak

AYLIK

  1. [isim] Birine, görevi karşılığı olarak veya geçimi için her ay ödenen para, maaş
    • "Ordu ve hükûmet aylıklarımızın bir kısmıyla altın alırdık." (Falih Rıfkı Atay)
  2. [sıfat] Bir ay içinde olan
    • "Aylık kazanç."
  3. [sıfat] Bir ay süren
    • "Aylık iş."
  4. [sıfat] Ayda bir kez yapılan veya çıkan
    • "Aylık toplantı. Aylık rapor. Aylık dergi."
  5. [sıfat] Belirli aydan beri var olan
    • "Üç aylık çocuk..."
  6. [zarf] Ay olarak, bir ay için
    • "Ben uzunca kalacağım için aylık olarak tutmuştum odamı." (Erhan Bener)

REYON

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Bir mağazanın yalnız bir tür eşya satılan bölümü
    • "Ayakkabı reyonu."

UYGUN

  1. [sıfat] Yakışır, yaraşır, mutabık, mütenasip
    • "Rıza Efendi'de yerine, zamanına ve konusuna uygun hikâyeler vardır." (Tarık Buğra)
    • "O zaman da haydutlar rıhtım kapısına daha önce gitmeyi uygun buldular." (Tarık Buğra)
    • "Umduk, bekledik, düşündük. Hangi şey umduğumuza uygun düştü?" (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
    • "İşte Ahmet Kerim, ilk bakışında Ömer Beyefendi'nin bu eserini yırtıp sepete atmak üzereyken bu ihtimale dayanarak onun gazeteye konulmasını uygun görmüştü." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  2. Elverişli, yarar, müsait, muvafık
  3. Orantılı, oranlı
    • "Bu, bizim kızın yaradılışının, ablamın koyduğu yeni töreye uygun gelmeyişidir." (Memduh Şevket Esendal)

YEĞİN

  1. [sıfat] Zorlu, katı, şiddetli
  2. Baskın, üstün, iyi

YUTUŞ
...
NİYET

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bir şeyi yapmayı önceden isteyip düşünme, maksat
    • "Niyeti ilk önüne gelen telefonlu dükkâna dalmaktı." (Haldun Taner)
    • "Birisi niyet çeksin de biz de bir lokma bir şey yiyelim diye bekleşiyorlar." (Sait Faik Abasıyanık)
  2. Fal gibi kullanılmak amacıyla içine mâni yazılıp katlanmış veya şekerlere sarılmış kâğıt parçası
  3. Namaz kılmaya, oruç tutmaya ve abdest almaya karar verip başlama

OYMAK

  1. [-i] Keskin, sivri uçlu bir cisimle bir şeyi yontarak veya delerek çukur oluşturmak
    • "Bir ağaç kütüğünü keser, oyar, nakışlayıp bezerdi." (Samiha Ayverdi)
  2. Kumaş vb.ni girintili bir biçimde kesmek
    • "Gömleğin yakasını ve koltuğunu biraz oydu."
  3. Bıçaklayarak yaralamak
  4. Kazıklamak

DALYA

Kelime Kökeni : İtalyanca

  1. [ünlem] Bir şey sayılırken birim olarak alınan sayıya gelindiğinde söylenen uyarma sözü
    • "Dalya yüz! Dalya iki yüz!"
  2. Çocuk oyunlarında önceden belirlenen bir aşamaya gelme anında söylenen söz

RASYO
...
SAYHA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bağrış, çığlık

YAZIM

  1. [isim] Bir dilin belli kurallarla yazıya geçirilmesi, imla

YİTİK

  1. [isim] Kayıp olan şey
  2. [sıfat] Kaybedilmiş, yitirilmiş
    • "Şikâyet etmeden yükünü çektiği yitik bir yaşamı olmalıydı." (Çetin Altan)

BİREY

  1. [isim] Kendine özgü nitelikleri yitirmeden bölünemeyen tek varlık, fert
  2. Doğa bilgisinde türü oluşturan tek varlıklardan her biri
  3. Bir türün kapsamı içine giren somut varlık
  4. İnsan topluluklarını oluşturan, insanların benzer yanlarını kendinde taşımakla birlikte, kendine özgü ayırıcı özellikleri de bulunan tek can, fert
  5. Toplumları oluşturan ve düşünsel, duygusal, iradeyle ilgili nitelikleri toplum içinde belirlenen insanların her biri, fert

EPEYİ

  1. [zarf] Epey

HÜLYA

  1. [isim] Tatlı düş, hayal
    • "Talihin kırkyılda bir karşıma çıkardığı saadet hülyasını tehlikede buldum." (Halide Edip Adıvar)
  2. Kuruntu

HANYA
...
AYVAN

  1. [isim] Eyvan

DOYMA

  1. [isim] Doymak işi
  2. Yeğinliği gittikçe artırılan bir manyetik alanın içindeki bir çelik çubuğun alabileceği en çok manyetizmayı almış olması
    • "Tungstenli iyi bir çelik 15000 gauss miktarında manyetizma ile doyma durumuna gelir."
  3. Bir gazın, belli bir sıcaklıkta o sıcaklığa özgü olan en büyük basınç altında bulunması
  4. Bir sıvının içinde belli bir cisimden eriyebilecek en çok miktarın erimiş bulunması, işba

YAFTA

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Üzerine asıldığı veya yapıştırıldığı şeylerle ilgili bir bilgi veren yazılı kâğıt parçası
    • "Zamanın uzunluğuna rağmen bu firmanın yaftasını hâlâ aklımda tutuyordum." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü