Sonunda tak olan 25 kelime var. TAK ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde tak olan kelimeler listesine ya da başında tak olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler

9 Harfli Kelimeler

KARABATAK, KONTRATAK, PANİKATAK

8 Harfli Kelimeler

İSTİNTAK, KAVUŞTAK

6 Harfli Kelimeler

BULTAK, KALTAK, KAYTAK, KISTAK, KONTAK, KOSTAK, MÜŞTAK, PAYTAK, YALTAK



5 Harfli Kelimeler

BATAK, ÇATAK, ÇITAK, İNTAK, ORTAK, PATAK, TUTAK, YATAK, YUTAK

4 Harfli Kelimeler

ATAK

3 Harfli Kelimeler

TAK


Kelime bulma makinesi

A K T Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler

3 Harfli Kelimeler

KAT, TAK

2 Harfli Kelimeler

AK, AT, TA

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

PANİKATAK

  1. [isim] Aşırı korku, heyecan dolayısıyla saldırgan, telaşlı davranışta bulunma veya içine kapanma

KONTRATAK

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Karşı akın

KARABATAK

  1. [isim] Karabatakgillerden, balıkla beslenen, gagası uzun ve sivri, kara tüylü bir deniz kuşu (Phalacrocorax)
  2. Borcunu ödemeyen kimse

İSTİNTAK

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Sorgu
    • "Beni sen istintak edecek değilsin." (Peyami Safa)
  2. Sorguya çekme

KAVUŞTAK

  1. [isim] Nakarat

KOSTAK

  1. [sıfat] Zarif, kibar, çalımlı, güzel giyinmiş, yakışıklı
    • "Boşa kostaklanma kostak değilsin karam." (Halk türküsü)
  2. Yiğit, kabadayı, yürekli

YALTAK

  1. [sıfat] Yaltakçı

MÜŞTAK

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Başka bir kelime veya kökten türemiş, çıkmış
  2. [isim] Türev

BULTAK

  1. [isim] Bir ile üç yaş grubu için oluşturulmuş, üzerinde çeşitli biçimlerin ve uygun parçalarının bulunduğu zekâ oyunu

KISTAK

  1. [isim] Bir yarımadayı karaya bağlayan, iki yanı su, dar kara parçası, berzah, dil

KONTAK

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Karşıt elektrik taşıyan iki maddenin birbirine dokunması, temas
  2. Motorlu araçları çalıştırmaya yarayan düzenek
  3. Bağlantı, ilgi
  4. [sıfat] Ruh sağlığı yerinde olmayan, dengesiz

KALTAK

  1. [isim] Üzeri meşin, halı vb. şeylerle kaplanmamış olan eyerin tahta bölümü
  2. Kuskunsuz eyer
  3. İffetsiz, namussuz kadın
    • "Bırak be, dedi, kendi kendine, elin kaltağı için dövüşecek miyim?" (Sait Faik Abasıyanık)

PAYTAK

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Çarpık, eğri bacaklı
  2. [isim] Satranç oyununda piyade taşı

KAYTAK

  1. Kuytu
  2. Sözünde durmayan
  3. Yağcı, dalkavuk, numaracı

İNTAK

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Konuşturma söyletme
  2. Kişileştirilen varlıklara, hayalî yaratıklara söz söyletme sanatı, dillendirme

ORTAK

  1. [isim] Birlikte iş yapan, ortaklaşa yararlarla birbirlerine bağlı kimselerden her biri, şerik, hissedar
    • "Bırakın ortağıma bir telefon edeyim." (Haldun Taner)
    • "Kadınları hayata ortak olmayan millet öksüzdü, yarı kuvvetini kullanamıyor demekti." (Tarık Buğra)
  2. Kuma
    • "Kendi üstüne bir ortağın getirilmesi Emeti'nin pek ziyade gücüne gitmişti." (Ercüment Ekrem Talu)
  3. [sıfat] Birden çok kimse veya nesneyi ilgilendiren, onlara özgü olan, onların katılmasıyla oluşan, müşterek
    • "Edebiyata şiirle başlamak, büyük küçük bütün yazarlarda görülen ortak bir yöndür." (Necati Cumalı)

YUTAK

  1. [isim] Ağız ve burun boşluklarıyla gırtlak ve yemek borusu arasındaki boşluk

TUTAK

  1. [isim] Bir şeyin tutulacak yeri
    • "Saban tutağı. Bıçak tutağı. Kılıç tutağı. Tüfek tutağı."
  2. Tutacak
  3. Kabza
  4. Maşa, kerpeten vb. araçların tutmaya yarayan kanatlarından her biri
  5. Bir anlaşma, sözleşme veya isteğin yerine getirilmesini sağlamak için güvence olarak ele geçirilen kimse, tutu, rehine

ÇATAK

  1. [isim] İki dağ yamacının kesişmesi ile oluşmuş dere yatağı
    • "Karakaçanı, Armutdere çataklarında bu Bozdayı tepelediydi." (Memduh Şevket Esendal)
  2. [sıfat] Yapışık, ikiz (meyve)
  3. [sıfat] Kavgacı

BATAK

  1. [isim] Üzerine basıldığında çöken çamurlaşmış toprak
    • "İnsan bu kumda, bir batakta gibi yürür, ayağını güç çeker, her adımda bir günlük yol zahmeti duyar." (Falih Rıfkı Atay)
  2. Kötü durum, içinden çıkılmaz iş
    • "Bu bataktan kendini kurtarmaya çalıştıkça büsbütün saplandığını dehşetle görüyordu." (Reşat Nuri Güntekin)
  3. [sıfat] Hayır gelmez, yarar sağlamaz, batmış

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü