Başında tak olan 5 harfli 14 kelime var. Tak ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde tak olan kelimeler listesine ya da sonu tak ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında tak bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A K T Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
KAT, TAK
2 Harfli Kelimeler
AK, AT, TA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- TAKIK
- ...
- TAKVA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Allah'tan korkma
-
Dinin yasak ettiği şeylerden sakınıp buyurduklarını yerine getirme, züht
-
[isim]
Allah'tan korkma
- TAKİP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yetişmek, yakalamak veya bulmak amacıyla birinin arkasından gitme, izleme
- "Hazım Aslan'ı, bir polis hafiyesi gibi günlerce takipten sonra bulmaya muvaffak oldum." (Halide Edip Adıvar)
- "Kocası okurken gözleriyle satırları takip ediyor, elleriyle boncuk çantasını ovalıyordu." (Ömer Seyfettin)
-
Ardınca gitme veya gelme
- "Çocuk, babasının kendisini takibinden memnun olmadı."
- "Bu yolu takip ederseniz eve varırsınız."
-
Kovuşturma, kovuşturulma
- "Savcılık, basın suçlarının takibinden sorumludur."
- "Modayı takip etmek."
-
İzinden gitme, uyma, izleme
- "Atatürk'ün düşüncelerini takip, gençliğin başlıca amacıdır."
- "Öğretmenin anlattıklarını takip etmek."
-
Geri çekilmekte olan düşmanı yok etmek için yapılan hareket
-
[isim]
Yetişmek, yakalamak veya bulmak amacıyla birinin arkasından gitme, izleme
- TAKOZ
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Bir eşyanın altına kıpırdamadan dik durması için yerleştirilen ağaç kama, kıskı
-
Bir taşıtın kaymaması, kımıldamaması için tekerlekleri altına yerleştirilen tahta, plastik vb. engel
-
Çivi çakmak için duvarın içine yerleştirilen ağaç parçası
-
Kızaktaki geminin, üstünde oturduğu ağaçlardan her biri
-
Lakerda yapılmak için kesilmiş torik balığı parçası
-
Kaba saba insan
-
[isim]
Bir eşyanın altına kıpırdamadan dik durması için yerleştirilen ağaç kama, kıskı
- TAKAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir şeyi yapabilme, başarabilme gücü, güç, hâl, derman, kuvvet
- "Hareket edebilecek ne vasıtamız ne takatimiz vardı." (Aka Gündüz)
- "Sonra, artık takati kesilmiş gibi kendini bıraktı." (Reşat Nuri Güntekin)
- "Günahlarımızın icmaline gelince ben tutamam, takatim yetmez." (Atilla İlhan)
-
[isim]
Bir şeyi yapabilme, başarabilme gücü, güç, hâl, derman, kuvvet
- TAKSİ
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Belli bir ücret karşılığı yolcu taşıyan, taksimetresi olan otomobil
- "Taksi bir karışıklığın çıktığını görünce hemen gazlayıp uzaklaştı." (Çetin Altan)
- "İbrahim caddeye çıkar çıkmaz bir taksi çevirdi." (Atilla İlhan)
-
[isim]
Belli bir ücret karşılığı yolcu taşıyan, taksimetresi olan otomobil
- TAKİM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Verimsiz duruma getirme, sonuçsuz bırakma, kısırlaştırma
-
Mikrobundan arıtma
-
[isim]
Verimsiz duruma getirme, sonuçsuz bırakma, kısırlaştırma
- TAKMA
-
-
[isim]
Takmak işi
-
[sıfat]
Gerçeğinin yerine konulan, eğreti, müstear
- "Bu takma siyah saçla ... şakaklarında sallanan ... bukleler yanaklarına ters düşüyor." (Halide Edip Adıvar)
-
[isim]
Takmak işi
- TAKKE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
İnce kumaştan dikilmiş veya ipten örülmüş, çoğunlukla yarım küre biçiminde başlık
- "Yatarken beyaz gecelik entarisini giyer ve başına da küçücük gecelik takkesini geçirirmiş." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
Yarım küre biçimindeki kubbenin üst bölümü
-
[isim]
İnce kumaştan dikilmiş veya ipten örülmüş, çoğunlukla yarım küre biçiminde başlık
- TAKIM
-
-
[isim]
Bir işte veya bir yerde kullanılan eşya ve aletlerin tamamı, ekipman
-
Meslek, davranış, durum vb. yönlerden birbirine uyan kimselerin oluşturduğu topluluk
- "Memur takımından olduğumuzdan böyle evlerde oturamazdık, daha doğrusu alışkın değildik." (Muammer İzgü)
-
Görev bakımından birbirini tamamlayan kimselerin topluluğu, grup, ekip, trup
- "Orta oyunu takımı."
-
Birbirini tamamlayan şeylerin tümü
- "Kadın kahve takımlarını alıp çıktı." (Necati Cumalı)
-
Sigara ağızlığı
-
Aşağılayıcı ve küçümseyici anlamda topluluk
- "Anlaşıldı, Sabit Bey ağabey takımı, Sinekli Bakkal Sokağı'ndan geçerken artık sağa sola bakmaz, kimseye omuz vurmaz oldu." (Halide Edip Adıvar)
-
Benzer, gibi
- "... bu takım düşünceler arasında, dün sütçüye verilen paranın üstünün eksik geldiğini de hatırlıyor." (Memduh Şevket Esendal)
-
Bölüğü oluşturan birliklerden her biri
- "Bu binayı merkez taburundan bir takım bekleyecek." (Ömer Seyfettin)
-
Canlıların bölümlendirilmesinde familya ile sınıf arasında yer alan, yakın benzerlikler gösteren organizmaların oluşturduğu birlik
-
Bir filmin çevriminde görüntüleri alma, aydınlatma, ses alma gibi belli başlı çalışmaları yapmak için gerekli en küçük teknikçiler topluluğu
-
Bir oyunda sahaya çıkan belli kuruluşlara bağlı oyuncular topluluğundan her biri
-
Birlikte oynayan, kazanmak için birlikte çalışan sporcu topluluğu
-
[isim]
Bir işte veya bir yerde kullanılan eşya ve aletlerin tamamı, ekipman
- TAKAS
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Değişim
-
İki ülke arasında yapılan alışverişin karşılıklı olarak malla ödenmesi, kliring
-
[isim]
Değişim
- TAKTİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kesme, parçalama
-
Aruz ölçüsünde bir dizeyi ölçünün parçalarına göre ayırma
-
[isim]
Kesme, parçalama
- TAKSA
-
Kelime Kökeni : Latince
-
[isim]
Pulu yapıştırılmadan veya eksik yapıştırılarak gönderilen mektup için alıcının cezalı olarak ödediği posta ücreti
-
[isim]
Pulu yapıştırılmadan veya eksik yapıştırılarak gönderilen mektup için alıcının cezalı olarak ödediği posta ücreti
- TAKLA
-
-
[isim]
Elleri yere koyduktan sonra ayakları kaldırıp vücudu üstten aşırtarak öne veya arkaya yapılan dönme hareketi
- "Sizin için Türkçenin cambazıdır, kafiyelere taklalar attırır, dedi." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
Otomobil, kamyon vb. devrilip yuvarlanma
- "Biz senin yaşındayken iki altına takla atardık." (Falih Rıfkı Atay)
-
Uçak, güvercin vb.nin uzunlamasına veya yanlamasına dönme hareketi
-
[isim]
Elleri yere koyduktan sonra ayakları kaldırıp vücudu üstten aşırtarak öne veya arkaya yapılan dönme hareketi