Sonunda ret olan 71 kelime var. RET ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde ret olan kelimeler listesine ya da başında ret olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
ADABIMUAŞERET
FAKRUZARURET, İADEİZİYARET, RUHUMÜCERRET
SETRİAVRET
MUGAYERET, MUHACERET, MÜBAŞERET, MÜZAHERET
MAĞFİRET, MEFHARET, MESERRET, MEŞVERET, MUAŞERET, MÜCERRET
BASİRET, BEKARET, BEŞARET, CESARET, HAKARET, HARARET, KEFARET, MAHARET, MAZERET, NEZARET, SADARET, SEFARET, ŞETARET, TAHARET, TİCARET, VEZARET, ZARURET, ZİYARET
AHİRET, AKARET, AŞİRET, EMARET, ESARET, FETRET, GAYRET, GOFRET, HASRET, HAYRET, HAZRET, HİCRET, İBARET, İMARET, İŞARET, KESRET, KUDRET, MEFRET, MÜFRET, NEDRET, NEFRET, OPERET, SEYRET, SUBRET, ŞİRRET, ŞÖHRET
AHRET, AVRET, BARET, CÜRET, İBRET, İŞRET, LİRET, MERET, SURET, TARET, ÜCRET
RET
E R T Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
RET, TER
2 Harfli Kelimeler
ER, ET, RE, TE
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- ADABIMUAŞERET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Görgü kuralları
- "Sen de ortaya bir adabımuaşeret meselesi atma!" (Peyami Safa)
-
[isim]
Görgü kuralları
- FAKRUZARURET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
İleri derecede yoksulluk
- "Millet, fakruzaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir." (Atatürk)
-
[isim]
İleri derecede yoksulluk
- RUHUMÜCERRET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Katışık ve karışık olmayan ruh
-
[isim]
Katışık ve karışık olmayan ruh
- İADEİZİYARET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Daha önce yapılan ziyarete ziyaretle karşılık verme
-
[isim]
Daha önce yapılan ziyarete ziyaretle karşılık verme
- SETRİAVRET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
İslam dinine göre görünmesi sakıncalı olan yerleri örtme
-
[isim]
İslam dinine göre görünmesi sakıncalı olan yerleri örtme
- MUGAYERET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Uygun olmama durumu, uymazlık, aykırılık
-
[isim]
Uygun olmama durumu, uymazlık, aykırılık
- MÜBAŞERET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir işe başlama, girişme
-
[isim]
Bir işe başlama, girişme
- MÜZAHERET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yardım etme, arkalama, destekleme, arka çıkma
-
[isim]
Yardım etme, arkalama, destekleme, arka çıkma
- MUHACERET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Göç, göçme
-
Yaşamakta olduğu ülkeden yabancı bir ülkeye uzun veya kısa süreli yerleşmek için gitme
-
[isim]
Göç, göçme
- MESERRET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Sevinç
- "Arabacı birdenbire meserretle bağırdı." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Sevinç
- MUAŞERET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Birbiriyle toplumsal ilişkiler içinde bulunma
- "Biz bu farkın muaşeretten üsluba, insan ve zevke kadar derinleştiğine inanıyoruz." (Ahmet Hamdi Tanpınar)
-
[isim]
Birbiriyle toplumsal ilişkiler içinde bulunma
- MAĞFİRET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bağışlama
-
[isim]
Bağışlama
- MEFHARET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Övünme, övünce, iftihar etme
-
[isim]
Övünme, övünce, iftihar etme
- MEŞVERET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir konu hakkında birinin düşüncesini sorma, danışma
- "Ne kadar hükûmetler varsa meşveret usulüne kabul etmiş." (Ömer Seyfettin)
-
İki veya daha fazla kişinin birbiriyle fikir alışverişinde bulunması
-
[isim]
Bir konu hakkında birinin düşüncesini sorma, danışma
- MÜCERRET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Soyut
- "Bir nevi mücerret şiir demek olan tekerlemeleri dinlemek ister." (Asaf Halet Çelebi)
-
Evlenmemiş, bekâr
- "Yavrum, gençsin, dilbersin, mücerretsin." (Sermet Muhtar Alus)
-
Katışık ve karışık olmayan
-
[isim]
Yalın durum
-
Soyut
-
[sıfat]
Soyut
- HARARET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Sıcaklık
- "Odanın harareti."
-
Susama, susuzluk
- "Çay, harareti giderir."
-
Coşkunluk, ateşlilik
- "Onu bileğinden tutup çekerek hararetle kucaklamak ister gibi yaptı," (Peyami Safa)
-
[isim]
Sıcaklık
- BEKARET
- ...
- MAHARET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
İş görmede beceri, uzluk, ustalık
- "Hâlindeki kırgınlıktan, büyük bir derdi olduğunu anlamış, epeyce bir maharetle ağzını aramıştım." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
İş görmede beceri, uzluk, ustalık
- TİCARET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Ürün, mal vb. alım satımı
- "Ne ziraat ne ticaret için kâfi nüfus kaldı." (Falih Rıfkı Atay)
-
Kazanç amacıyla yürütülen alım satım etkinliği
- "Yolcuların çoğu çıkmış, artık ticareti dönüşe bıraktım." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Bu etkinlikle ilgili bilim
-
Alışveriş sonucu elde edilen, yararlanılan fiyat farkı, kâr
-
[isim]
Ürün, mal vb. alım satımı
- KEFARET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir günahı Tanrı'ya bağışlatmak umuduyla verilen sadaka veya tutulan oruç
- "Bunu yapan günün birinde er geç bu günahın kefaretini ödeyecektir." (Haldun Taner)
-
Diyet
- "Onu sevmek bile hayatımın kefareti oluyor." (Aka Gündüz)
-
[isim]
Bir günahı Tanrı'ya bağışlatmak umuduyla verilen sadaka veya tutulan oruç