İçinde şak olan 7 harfli 19 kelime var. İçerisinde ŞAK bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında şak olan kelimeler listesine ya da Sonu şak ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A K Ş Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
AŞK, KAŞ, ŞAK
2 Harfli Kelimeler
AK, AŞ
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- BAŞAKLI
-
-
[sıfat]
Başağı olan (ekin)
-
Arka ucu başka biçimde olan (ok)
-
[sıfat]
Başağı olan (ekin)
- ŞAKRAMA
-
-
[isim]
Şakramak işi veya durumu
-
[isim]
Şakramak işi veya durumu
- ŞAKAYIK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Düğün çiçeğigillerden, çiçekleri türlü renkte, çok yıllık güzel bir süs bitkisi (Paeonia mascula)
-
[isim]
Düğün çiçeğigillerden, çiçekleri türlü renkte, çok yıllık güzel bir süs bitkisi (Paeonia mascula)
- KUŞAKLI
-
-
[sıfat]
Kuşağı olan
- "Kıpkızıl ve gırtlaktan aşağı kuşaklı gömlek, tuhaf bir kasket ve elde silah!" (Aka Gündüz)
-
[sıfat]
Kuşağı olan
- AĞIRŞAK
-
-
[isim]
Yün, iplik eğrilen iği ağırlaştırmak için alt ucuna geçirilen yarım küre biçiminde, ortası delik ağaç veya kemik parça
-
Teker biçiminde yassı nesne, kurs (I)
- "Kandil ağırşağı. Emzik ağırşağı. Diz ağırşağı."
-
[isim]
Yün, iplik eğrilen iği ağırlaştırmak için alt ucuna geçirilen yarım küre biçiminde, ortası delik ağaç veya kemik parça
- YUMUŞAK
-
-
[sıfat]
Dokunulduğunda veya üzerine basıldığında çukurlaşan, eski biçimini kaybeden, katı karşıtı
- "Pamuk yumuşaktır."
-
Kolaylıkla bükülen, buruşmayan, sert karşıtı
- "Yaş dallar yumuşak olur. Yumuşak kumaş."
-
Dokunulduğunda hoş bir duygu uyandıran
- "... yumuşak lepiska saçlarına amiyane bir perişanlık gelmişti." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Kolaylıkla işlenebilen
- "Uzun gagasını yumuşak topraklara sokar, otların kökündeki yaşlığı emerek yaşarmış." (Memduh Şevket Esendal)
-
Kolay çiğnenen, kolay kesilen
- "Yumuşak ekmek."
-
Ilıman (iklim), sert karşıtı
- "Yumuşak iklim. Yumuşak hava."
-
Kaba, hırçın, sert olmayan, kolay yola gelen, uysal
-
Okşayıcı, tatlı, hoş
- "Gözleri yan aralık, kirpiklerinin arasından bana her zamanki yumuşak, tatlı, sonsuz şefkatiyle bakıyor." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
Sessiz, hafif
- "Onun içinde mutlaka sönüp yanan gizli yumuşak ışıklarla fosforlu bir parıldayış vardır." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
Ötümlü
-
[sıfat]
Dokunulduğunda veya üzerine basıldığında çukurlaşan, eski biçimini kaybeden, katı karşıtı
- ŞAKIYIŞ
-
-
[isim]
Şakıma işi veya biçimi
-
[isim]
Şakıma işi veya biçimi
- ŞAKAMSI
- ...
- UŞAKLIK
-
-
[isim]
Uşak olma durumu
- "Uşaklık, ayvazlık istihkakın yokken bu rütbeye gelmişsin." (Namık Kemal)
-
Birinin, kendi öz saygısı pahasına başkasına yaptığı hizmet
-
[isim]
Uşak olma durumu
- ŞAKIRTI
-
-
[isim]
Şakırdayan bir şeyin çıkardığı ses, şakır şakır ses çıkarma
- "Sokakta nal şakırtılarıyla bir araba durdu." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
[isim]
Şakırdayan bir şeyin çıkardığı ses, şakır şakır ses çıkarma
- YAPIŞAK
-
-
[isim]
Yapışkan bir çeşit ot
-
Yapışkan özelliği olan nesne
-
Arsız, sırnaşık kimse
-
[isim]
Yapışkan bir çeşit ot
- TAŞAKLI
-
-
[sıfat]
Taşağı olan
-
Sözünü geçirir, tuttuğunu koparır, yiğit
-
[sıfat]
Taşağı olan
- ŞAKLAMA
-
-
[isim]
Şaklamak işi
-
[isim]
Şaklamak işi
- ŞAKASIZ
-
-
[zarf]
Şaka yapmaksızın, ciddi olarak
-
[zarf]
Şaka yapmaksızın, ciddi olarak
- BAŞAKÇI
-
-
[isim]
Tarlalarda kalmış başakları veya bağlarda dökülmüş meyveleri toplayan kimse
-
[isim]
Tarlalarda kalmış başakları veya bağlarda dökülmüş meyveleri toplayan kimse
- ŞAKIMAK
-
-
[nsz]
Ötücü kuşlar ezgili ses çıkarmak, ötmek, şakramak, terennüm etmek
- "Kalk dilber, gidelim bağ arasına / Şakısın bülbüller, gül incinmesin." (Karacaoğlan)
-
Güzel şarkı söylemek veya şiir okumak
- "Hep aşkı, hep inançları, hep yurt sevgisini şakıyan şairler vardır; ben şair olsaydım ışığın verdiği hazları söyler, hep güneşe övgüler yazardım." (Nurullah ataç)
-
Çok konuşmak, çenesi düşmek
- "Eskiden hiç lakırtı söylemeyen bu ihtiyar, şimdi şakıyordu." (Ömer Seyfettin)
-
[nsz]
Ötücü kuşlar ezgili ses çıkarmak, ötmek, şakramak, terennüm etmek
- MUAŞAKA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Birbirini karşılıklı sevme, sevişme, âşıktaşlık
- "Hiçbiriyle muaşakaya vakit bulamamıştı." (Refik Halit Karay)
- "Ahmet'le Fazilet'in muaşakada oldukları ve evlenmeye hazırlandıkları anlaşıldı." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
[isim]
Birbirini karşılıklı sevme, sevişme, âşıktaşlık
- ŞAKADAN
-
-
[zarf]
Şaka olarak, şaka diye, mahsus
- "Şakadan darılır gibi yaptı."
-
[zarf]
Şaka olarak, şaka diye, mahsus
- ŞAKİLİK
-
-
[isim]
Haydutluk
-
[isim]
Haydutluk