İçinde uz olan 5 harfli 47 kelime var. İçerisinde UZ bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında uz olan kelimeler listesine ya da Sonu uz ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

MUZUR
...
DOKUZ

  1. [isim] Sekizden sonra gelen sayının adı
    • "Sabahtan beri kamış kökünün içine sığınmış, yüreği ağzında, dokuz doğurarak şahinini bekleyişi..." (Yahya Kemal)
    • "Dokuz körün bir değneği, işte bir kızımız var." (Reşat Nuri Güntekin)
  2. Bu sayıyı gösteren 9, IX rakamlarının adı
  3. [sıfat] Sekizden bir artık

KUZUM

  1. okşamalık, yalvarma veya dikkat çekme anlamları taşıyan bir seslenme sözü
    • "Belki beş kuzunun derisinden yapılmış, siyah bir kalpak." (Ömer Seyfettin)
    • "... sabık komiserin sahiden bir komisermiş gibi tavır aldığı anlarda kadın kuzu kesilirdi." (Halide Edip Adıvar)
    • "Kuzum, şu kalemi verir misin?"
    • "Kuzum anne, doktora etki yapma!" (Halide Edip Adıvar)

KUDUZ

  1. [isim] Köpek, kedi, tilki vb. memeli hayvanlardan ısırma, tırmalama veya salya yolu ile insana geçen, genellikle çırpınma, sudan korkma şeklinde beliren, zamanında aşı yapılmazsa ölümle sonuçlanan hastalık
  2. [sıfat] Bu hastalığa yakalanmış
    • "Ama dokunsalar ağlayacağı veya kuduz köpek gibi sağa sola saldıracağı belliydi." (Tarık Buğra)
  3. [sıfat] Azmış

NÜFUZ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] İçine geçme
    • "Onu uzun müddet nüfuzu altında tuttuğuna bir misal olarak..." (Abdülhak Şinasi Hisar)
    • "Tatlı bir duman, bütün varlığını sararak en derin yerlerine kadar nüfuz ediyordu." (Peyami Safa)
  2. Söz geçirme, güçlü olma, erk
    • "Birbirlerinin servetlerini, nüfuzlarını, rütbelerini, kabiliyetlerini bilirlerdi." (Abdülhak Şinasi Hisar)

BUZUL

  1. [isim] Kutup bölgelerinde veya dağ başlarında bulunan büyük kar ve buz kütlesi, cümudiye

UZAMA

  1. [isim] Uzamak durumu
    • "Seyahatin uzaması ihtimali de çoktur." (Refik Halit Karay)

KUZİN

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Teyze, dayı, hala veya amcanın kız çocuğu, kız yeğen, böle

OTSUZ

  1. [sıfat] Otu olmayan

KAVUZ

  1. [isim] Buğdaygillerin başağında, başakçıkları veya çiçeği saran kabuk
  2. İçi boş, kabuklu yemiş

BUĞUZ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Kin besleme, nefret etme

UZMAN

  1. [sıfat] Belli bir işte, belli bir konuda bilgi, görüş ve becerisi çok olan (kimse), mütehassıs, kompetan
    • "Biz de işte para kazanmanın, iyi yaşamanın uzmanıyız dostum." (Haldun Taner)
  2. Belli bir bilim dalında lisansüstü öğrenim derecesine sahip kimse
  3. [isim] Bilirkişi

MARUZ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Bir olayın, bir durumun etkisinde veya karşısında bulunan
    • "Herkes, her an müthiş bir tehlikeye maruzdur." (Peyami Safa)
    • "Türk Cumhuriyeti varlığını, istikbalini safsatalarla tehlikeye maruz bırakamaz." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
    • "Taraf taraf işgallere, istilalara maruz kaldık." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  2. Arz edilen, sunulan, verilen

ACUZE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Huysuz, yaşlı kadın
    • "Korkunç bir acuze onu kucaklamaya çalışıyordu." (Hüseyin Cahit Yalçın)

DOMUZ

  1. [isim] Çift parmaklılardan, eti ve yağı için beslenen evcil hayvan (Susacrofa domestica)
    • "Şişmanlıyorum, neden yine bir domuz gibi tıkındım?" (Atilla İlhan)
  2. Hain, aksi, ters, inatçı kimse
    • "Domuzun malı için can tüketmeye mi geldik dünyaya?" (Refik Halit Karay)
    • "Domuz gibi bilir ama söylemez!"

KAPUZ

  1. [isim] Kanyon
  2. İçine girilmeyen sık orman

TUZCU

  1. [isim] Tuz satan kimse

BUZLU

  1. [sıfat] Buz tutmuş, buz bağlamış olan
    • "Buzlu dere."
  2. Buz içinde tutularak, içine buz katılarak soğutulmuş
    • "Serin bir yerde oturuyor, buzlu şurubunu, buzlu içkisini içiyor." (Memduh Şevket Esendal)
  3. Buğulanmış gibi olan, saydam olmayan
    • "Kalem odasından buzlu bir camekânla ayrılmış..." (Reşat Nuri Güntekin)

SUSUZ

  1. [sıfat] Suyu olmayan, suyu bulunmayan
    • "Bir kadeh rakıyı susuz ve bir hamlede içti." (Peyami Safa)
  2. Suyu çok az olan
    • "Susuz portakal."
  3. Yağmursuz, kurak geçen
    • "Susuz bir yaz."
  4. Susamış olan
    • "Koca bir tarihin tutuştuğu çöllerde susuz yanan insanların çatlak dudaklarında temaşa ediyoruz." (Falih Rıfkı Atay)
  5. [zarf] Su olmadan
    • "Susuz bırakmak."

KOPUZ

  1. [isim] Ozanların çaldığı telli Türk sazı
    • "Oralarda âşıklar, halkı coşturmak için ozanların kopuzlarını çalıyorlar." (Orhan Seyfi Orhon)

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü