İçinde tak olan 6 harfli 32 kelime var. İçerisinde TAK bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında tak olan kelimeler listesine ya da Sonu tak ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

A K T Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler

3 Harfli Kelimeler

KAT, TAK

2 Harfli Kelimeler

AK, AT, TA

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

TAKDİR

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Beğenme, beğenip belirtme, değer verme
    • "... herkesin takdirini kazanarak yükselmek ümidi bizi işimizin başına koşturuyor." (Şevket Rado)
    • "Ama içinden yine onu takdir etmekten de geri kalmazmış." (Abdülhak Şinasi Hisar)
    • "İhtimal ki senin alın yazında şunlar yazılıydı: Âlemin saygı ve takdirini kazanmış bir adam olacaksın." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  2. Bir şeyin değerini, önemini, gerekliliğini anlama
    • "Yarın pazar karıcığım / İşe gitmek var, takdir edersin." (Cahit Sıtkı Tarancı)
  3. Takdirname
  4. Değer biçme
    • "Yapının takdirini bilirkişi yaptı."
  5. Kitle iletişim araçlarında izlenme oranı
  6. "Bu, şu, o" gösterme sıfatlarıyla kalma durumunda kullanıldığında "O durumda, böyle olunca" anlamlarında durum veya şart bildiren bir söz
    • "Bu takdirde hem kendilerini hem de milleti iğfal etmiş olurlar." (Atatürk)
  7. Yazgı

TAKSİT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bir borcun belli zamanlarda ödenmesi gerekli olan parçalarından her biri
    • "Sen nasıl olsa memursun, taksitle her şeyi alabilirsin." (Çetin Altan)

BULTAK

  1. [isim] Bir ile üç yaş grubu için oluşturulmuş, üzerinde çeşitli biçimlerin ve uygun parçalarının bulunduğu zekâ oyunu

TAKBİH

Kelime Kökeni : Arapça

  1. Ayıplama
  2. [isim] Çirkin görme, beğenmeme

TAKRİZ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Övme, övüş, bir eserin başına konulan yetkili bir kimsenin yazdığı, övücü tanıtma yazısı, beğence

TAKAZA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Azarlama, başa kakma
    • "Siz şimdi, bu yavan takazaları bir kere daha, ya sabır çekerek dinlemek zorunda kalırsınız." (Haldun Taner)

TAKİYE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Mezhep belirtmeme, gizleme
  2. Olduğundan farklı görünme
  3. Sakınma, çekinme

KISTAK

  1. [isim] Bir yarımadayı karaya bağlayan, iki yanı su, dar kara parçası, berzah, dil

KAYTAK

  1. Kuytu
  2. Sözünde durmayan
  3. Yağcı, dalkavuk, numaracı

TAKRİR

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Yerleştirme, yerleştirilme
  2. Anlatma, anlatış, ders verme
    • "Dersi kitaptan mı takip ediyorlar yoksa takrirden mi?" (Haldun Taner)
  3. Önerge
  4. Tapu dairesinde taşınmaz malını başkasına sattığını veya ipotek ettiğini söyleme

TAKTİR

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Damıtma, imbikten çekme

TAKDİS

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Kutsal sayma, kutsama
    • "Kemerlerindeki kurşunların her birisini ayrı ayrı takdis ettim." (Memduh Şevket Esendal)

MÜŞTAK

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Başka bir kelime veya kökten türemiş, çıkmış
  2. [isim] Türev

TAKACI

  1. [isim] Taka işleten kimse

KALTAK

  1. [isim] Üzeri meşin, halı vb. şeylerle kaplanmamış olan eyerin tahta bölümü
  2. Kuskunsuz eyer
  3. İffetsiz, namussuz kadın
    • "Bırak be, dedi, kendi kendine, elin kaltağı için dövüşecek miyim?" (Sait Faik Abasıyanık)

TAKILI

  1. [sıfat] Takılmış, tutturulmuş, asılmış
    • "Bütün dava şimdi Trakya'daki bu sınırlama keyfiyetine takılı kalmıştı." (Ali Naci Karacan)

TAKVİM

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Zamanı yıllara, aylara ve günlere ayıran yöntem
  2. Bir yılın günlerini, aylarını, sayılı günlerini gösteren, değişik biçimlerde yapılmış çizelge veya defter
    • "Takvimi iki gündür koparmadım." (Atilla İlhan)
  3. Yapılacak bir işin türlü evrelerini zamana bağlı olarak gösteren program

TAKYİT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bağlı kılma, kısıtlama, kayıtlama

TAKMAK

  1. [-i] Bir şeyi başka bir yere uygun bir biçimde tutturmak, iliştirmek, geçirmek
    • "Gözlüğünü takıp masaya eğildi." (Refik Halit Karay)
    • "Kız, kalk giyin, tak takıştır, diyor." (Halide Edip Adıvar)
  2. [-e] Düğün vb. törenlerde takı armağan etmek
    • "Geline pırlanta yüzük takmışlar."
  3. [-i] Ad, lakap koymak
    • "Ona bu adı kim takmıştır, ne zaman takmıştır, bilemiyor." (Haldun Taner)
  4. [nsz] Kuşanmak
    • "Kılıç takmak."
  5. Kendisiyle birlikte götürmek, yanına almak veya arkasından izletmek
    • "Arabaya hafiye kıyafetinde polis memurları da takıyorlar." (Yusuf Ziya Ortaç)
  6. [-e] Biriyle olumsuz olarak uğraşmak
  7. Borç bırakmak
    • "Bu eve asilzadelerin biri girip öteki giderdi. Giden kirayı takar, gelen ortalığı kasıp kavururdu." (Peyami Safa)
  8. Önemsemek, önem vermek, tınmak
    • "Dün koskoca bir mebus kızıyken, bir zamanların şalvarlı Nuriye'sini takar mıyım?" (Adalet Ağaoğlu)
  9. [-den] Sınavını başaramamak

KOSTAK

  1. [sıfat] Zarif, kibar, çalımlı, güzel giyinmiş, yakışıklı
    • "Boşa kostaklanma kostak değilsin karam." (Halk türküsü)
  2. Yiğit, kabadayı, yürekli

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü