Sonunda mir olan 15 kelime var. MİR ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde mir olan kelimeler listesine ya da başında mir olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
GAZİEMİR
AYDEMİR, BELEMİR, İĞDEMİR, MEZAMİR
KAŞMİR, KITMİR, MÜSMİR
DEMİR, İZMİR, TAMİR, ZAMİR
AMİR, EMİR
MİR
M R İ Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
MİR
2 Harfli Kelimeler
İM, Mİ
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- GAZİEMİR
- ...
- İĞDEMİR
-
-
[isim]
Marangozlukta ağaç delmek için kullanılan çelik araç
-
[isim]
Marangozlukta ağaç delmek için kullanılan çelik araç
- MEZAMİR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Düdükler
-
Makamla okunan Zebur sureleri
-
[isim]
Düdükler
- BELEMİR
-
-
[isim]
Mavikantaron
-
[isim]
Mavikantaron
- AYDEMİR
-
-
[isim]
Yüzü yay biçiminde bir çeşit keser
-
[isim]
Yüzü yay biçiminde bir çeşit keser
- KAŞMİR
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
İnce, sık bir tür yün
-
[sıfat]
Bu yünden yapılmış
- "Kaşmir kazak."
-
[isim]
İnce, sık bir tür yün
- KITMİR
- ...
- MÜSMİR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Verimli
-
Sonuç veren
-
[sıfat]
Verimli
- ZAMİR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kişi, dönüşlülük, gösterme, soru ve belirsizlik kavramları vererek varlıkların yerini tutan söz, adıl
- "Ben, sen, o, biz, siz, onlar; kendim, kendin, kendi, kendimiz, kendiniz, kendileri; bu, şu, o; kim, ne; biri."
-
[isim]
Kişi, dönüşlülük, gösterme, soru ve belirsizlik kavramları vererek varlıkların yerini tutan söz, adıl
- DEMİR
-
-
[isim]
Atom numarası 26, atom ağırlığı 55,847, yoğunluğu 7,8 olan, 1510 °C'de eriyen, mavimtırak esmer renkte, özellikle çelik, döküm ve alaşımlar durumunda sanayide kullanılmaya en elverişli element (simgesi Fe)
- "Artık demir almak günü gelmişse zamandan / Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan." (Yahya Kemal Beyatlı)
- "Açıkta demir atmış kotrayı görüyor musun?" (Falih Rıfkı Atay)
- "Ben akide yemedim, gönlümde yumuşaklık yok, midem demir gibi." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
- "Demirlerini tarayan hurda harami gemileri karaya vuruyordu." (Feridun Fazıl Tülbentçi)
-
[sıfat]
Bu elementten yapılmış
- "Hemşiresiyle rıhtımın kenarındaki demir kanepeye oturdular." (Peyami Safa)
- "Demir gibi kolları vardı." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Bu elementten yapılmış parça
- "Ocak demiri. Kapı demiri. Pencere demiri."
-
Ayakkabı topuğuna veya ayakkabı burnuna aşınmayı önlemek için çakılan, özel olarak yapılmış madenden parça
-
[sıfat]
Güçlü, kuvvetli, sert
- "O kadar çabuk uyanmıştı ki kalbinin demir bir elle sıkıldığını duydu." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Çıpa
-
[isim]
Atom numarası 26, atom ağırlığı 55,847, yoğunluğu 7,8 olan, 1510 °C'de eriyen, mavimtırak esmer renkte, özellikle çelik, döküm ve alaşımlar durumunda sanayide kullanılmaya en elverişli element (simgesi Fe)
- İZMİR
- ...
- TAMİR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Onarma, onarım
- "Bahçeyi mi düzeltmeyiz, çam mı budamayız, havuzu mu tamir etmeyiz?" (Sait Faik Abasıyanık)
- "Köşk tamir görmekte olduğundan Gazi, bu küçük dairede oturuyordu." (Ruşen Eşref Ünaydın)
-
Yapılan bir yanlışı, kusuru düzeltmeye çalışma
- "Mademki bir münasebetsizlik etmişsin, bunu tamire imkân yok muydu?" (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Onarma, onarım
- AMİR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir işte emir verme yetkisi bulunan kimse
- "Akıl öğrettiğim herif şimdi bana amir oldu." (Burhan Felek)
-
Satıcı veya ihracatçının gönderdiği malların bedelini almak üzere gerekli belgeleri göstererek bankaya başvuran kimse
-
[isim]
Bir işte emir verme yetkisi bulunan kimse
- EMİR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Buyruk, komut, talimat, ferman
- "Validen sert bir emir aldım." (Reşat Nuri Güntekin)
- "Eczaneye, doğru eczaneye, diye emir verdi." (Haldun Taner)
-
İstek
- "İkide birde dönüp benden bir emrim olup olmadığını soruyordu." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
- "Bu daireyi büro olarak onun emrine verdiler."
-
Orta Anadolu'da şarap yapımı için üretilen, orta kalın kabuklu, beyaz renkli, kısa ve karışık budanan bir tür üzüm
-
[isim]
Buyruk, komut, talimat, ferman
- MİR
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Baş, kumandan, amir
-
Bey, emir
-
[isim]
Baş, kumandan, amir