İçinde yet olan 5 harfli 14 kelime var. İçerisinde YET bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında yet olan kelimeler listesine ya da Sonu yet ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
E T Y Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
ET, EY, TE, YE
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- YETKE
-
-
[isim]
Otorite
- "Saçmalama özgürlüğüme hiç kimsenin, hiçbir yetkenin karışamayacağına sevindim." (Tomris Uyar)
-
Yeterliğine herkesi inandırarak bir kimsenin kendisine sağladığı itaat ve güven, otorite, sulta, velayet
-
[isim]
Otorite
- GAYET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[zarf]
Pek, çok, pek çok, güçlü bir biçimde, etkili olarak
- "Soframızda gayet samimi birkaç misafirimiz bulunur." (Aka Gündüz)
-
[zarf]
Pek, çok, pek çok, güçlü bir biçimde, etkili olarak
- PAYET
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Giysi vb. işlemek için kullanılan küçük, pırıltılı pul
-
[isim]
Giysi vb. işlemek için kullanılan küçük, pırıltılı pul
- NİYET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir şeyi yapmayı önceden isteyip düşünme, maksat
- "Niyeti ilk önüne gelen telefonlu dükkâna dalmaktı." (Haldun Taner)
- "Birisi niyet çeksin de biz de bir lokma bir şey yiyelim diye bekleşiyorlar." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Fal gibi kullanılmak amacıyla içine mâni yazılıp katlanmış veya şekerlere sarılmış kâğıt parçası
-
Namaz kılmaya, oruç tutmaya ve abdest almaya karar verip başlama
-
[isim]
Bir şeyi yapmayı önceden isteyip düşünme, maksat
- YETME
-
-
[isim]
Yetmek işi
-
[isim]
Yetmek işi
- DİYET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
İslam hukukuna göre, öldürme ve yaralamalarda suçlunun ödemek zorunda olduğu para veya mal, kan pahası, kan parası, kefaret
- "Kolunun diyetini ben verdim. Yoksa çolak kalacaktın." (Ömer Seyfettin)
-
[isim]
İslam hukukuna göre, öldürme ve yaralamalarda suçlunun ödemek zorunda olduğu para veya mal, kan pahası, kan parası, kefaret
- YETİM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Babası ölmüş olan (çocuk), babasız
- "Açlarla, yetimlerle uğraşır ve ... biraz nüfuzu varsa yalnız onlar için kullanırdı." (Falih Rıfkı Atay)
-
[sıfat]
Babası ölmüş olan (çocuk), babasız
- ŞAYET
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[bağlaç]
Eğer
- "Bu parayı şayet sen ben vermezsek veren, başkaları olacak." (Ercüment Ekrem Talu)
-
[bağlaç]
Eğer
- RÜYET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Görme
-
[isim]
Görme
- YETKİ
-
-
[isim]
Bir görevi, bir işi yasaların verdiği imkânlara göre, belli şartlarla yürütmeyi sağlayan hak, salahiyet, mezuniyet
- "Büyük Millet Meclisi Başkumandanlık yetkilerini Mustafa Kemal Paşa'ya devretmişti." (Tarık Buğra)
- "Türkiye Büyük Millet Meclisi soru, Meclis araştırması ... yollarıyla denetleme yetkisini kullanır." (Anayasa)
- "İdam hükümlerini doğrudan doğruya yerine getirme yetkisini vermiştir." (Falih Rıfkı Atay)
-
[isim]
Bir görevi, bir işi yasaların verdiği imkânlara göre, belli şartlarla yürütmeyi sağlayan hak, salahiyet, mezuniyet
- YETİK
-
-
[sıfat]
Yetişmiş, erişmiş, büyümüş
-
Bilgili, olgun
- "Açarım bu işi. Ben açamam da aklı yetik bir komşuya açtırırım." (Abbas Sayar )
-
[sıfat]
Yetişmiş, erişmiş, büyümüş
- YETER
-
-
[sıfat]
İhtiyacı karşılayacak kadar olan, kâfi
- "Salonu yeter derecede dolmuş bulursa başlardı ıslıklar, tepinmeler." (Tarık Buğra)
-
ünl. “Kâfi, yetişir, yeterli” anlamlarında bir söz
-
[sıfat]
İhtiyacı karşılayacak kadar olan, kâfi
- YETİŞ
- ...
- HEYET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kurul
- "Heyetin oturduğu büyük odanın her tarafına Uşak halıları örtmüşlerdi." (Halide Edip Adıvar)
-
Astronomi
-
Biçim, kılık, dış görünüş
-
[isim]
Kurul