İçinde uza olan 7 harfli 8 kelime var. İçerisinde UZA bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında uza olan kelimeler listesine ya da Sonu uza ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A U Z Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
UZA
2 Harfli Kelimeler
AZ, UZ
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- MARUZAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Mevki, makam veya yaş bakımından büyük birine sunulan, bildirilen dilek veya bilgi, sunuş
- "Size maruzatım var."
-
[isim]
Mevki, makam veya yaş bakımından büyük birine sunulan, bildirilen dilek veya bilgi, sunuş
- UZANMAK
-
-
[-e]
Boylu boyunca yatmak
- "Nevin evde biraz uzanıp dinlenmezse hastalanacaktı sanki." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Gitmek
- "Öğleden sonra Şişli'den Beyoğlu'na kadar uzandım." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
[nsz]
Bir alana yayılmak
- "Sokağın dibinden gelen bir elektrik lambasının titreye titreye uzanan ışığında, bu iki gölgenin umumi şekilleri görülüyor." (Peyami Safa)
-
[nsz]
Bir şey boyunca sıralanmak
- "İncecik ırmaklar vardı ki kenarları boyunca uzanan sazlıkları arasından pembe tüylü flamingolar gezinirdi." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Yetişmek, ulaşmak
-
Vücudunu yöneltmek veya vücuduyla birlikte kolunu uzatmak
- "Cici Bey balkondan ablasının penceresine bir daha uzandı." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
[-e]
Boylu boyunca yatmak
- TUZAKÇI
-
-
[isim]
Tuzak kuran kimse
-
[isim]
Tuzak kuran kimse
- UZATMAK
-
-
[nsz]
Uzamasına sebep olmak, uzamasını sağlamak
- "Saç uzatmak. Tırnak uzatmak."
- "Uzatmayalım, bir tazminat lafıdır tutturdu." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[-i]
Başı, kolları veya bacakları bir yere yöneltmek
- "Koğuşun açık duran kapısından hastalar başlarını uzatıp koridordakilere, yerde duran sedyeye bakıyorlar." (Memduh Şevket Esendal)
-
[-e]
Bir şeyi vermek için birine yöneltmek
- "Şu köşe rafında toz şeker kutusu var, uzatıver bana." (Aka Gündüz)
-
Germek
- "İp uzatmak."
-
Konuşmayı sürdürmek
- "Her iki odadan üçer beşer kişi lakırtıyı uzattılar." (Memduh Şevket Esendal)
-
[-e]
Vermek, göndermek
- "Can, topu Zeki'ye uzattı.."
-
[-i]
Süreyi artırmak, temdit etmek
- "Meclis, olağanüstü hâl süresini değiştirebilir, Bakanlar Kurulunun istemi üzerine ... süreyi uzatabilir..." (Anayasa)
-
[nsz]
Uzamasına sebep olmak, uzamasını sağlamak
- TUZAKLI
- ...
- UZAKLIK
-
-
[isim]
Uzak olma durumu, ıraklık
- "Duvarın yüzünde birbirine otuz arşın kadar uzaklıkta sımsıkı kapalı iki büyük kapı vardı." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
İki nokta arasındaki uzay ölçümü, mesafe
-
[isim]
Uzak olma durumu, ıraklık
- DOKUZAR
-
-
[sıfat]
Dokuz sayısının üleştirme biçimi, her birine dokuz, her defasında dokuzu bir arada olan
-
[sıfat]
Dokuz sayısının üleştirme biçimi, her birine dokuz, her defasında dokuzu bir arada olan
- UZAKTAN
-
-
[zarf]
Uzak yerden
- "Merak bu ya, bir gün uzaktan seyredeceğim bizim takımı." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
Uzak olarak
-
[zarf]
Uzak yerden