İçinde kın olan 8 harfli 34 kelime var. İçerisinde KIN bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında kın olan kelimeler listesine ya da Sonu kın ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- AKINTILI
-
-
[sıfat]
Akıntısı olan
-
Eğik, eğimli, meyilli
-
[sıfat]
Akıntısı olan
- YAKINDAN
-
-
[zarf]
Yakın bir yerden, yakın olarak
- "Yakından bakılırsa iyi görülür."
-
Çok dikkatli, titiz bir biçimde
- "Hükûmet gibi müttefik kuvvetlerin ajanları da olayları yakından gözetliyorlardı." (Tarık Buğra)
-
[zarf]
Yakın bir yerden, yakın olarak
- KINANMAK
-
-
[nsz]
Kınama işi yapılmak
-
[nsz]
Kınama işi yapılmak
- KINLAMAK
-
-
[-i]
Bir şeye kın yapmak
-
Bir şeyi kınına geçirmek
-
[-i]
Bir şeye kın yapmak
- KINLILIK
- ...
- KIRKINTI
-
-
[isim]
Kırpıntı
-
[isim]
Kırpıntı
- YAKINLIK
-
-
[isim]
Yakın olma durumu
- "Ayrı ayrı anlıyorum da aralarında ne yakınlık var, çıkaramadım." (Memduh Şevket Esendal)
- "İkisi de birbirlerine yakınlık duyuyorlardı." (Refik Halit Karay)
- "O, Türkiye'de üç yerden yakınlık gördü." (Yusuf Ziya Ortaç)
- "Ben merhumla yakınlık kurmuş bahtiyarlardan değilim." (Burhan Felek)
-
Duygusal bağ veya akrabalık ilişkisi
-
[isim]
Yakın olma durumu
- KINALAMA
-
-
[isim]
Kınalamak işi
-
[isim]
Kınalamak işi
- ÇAPKINCA
-
-
[zarf]
Çapkın bir biçimde
- "Bana azıcık çapkınca göründü, söyle yola gelsin." (Mahmut Yesari)
-
[zarf]
Çapkın bir biçimde
- BIÇKINCA
-
-
[zarf]
Bıçkına yaraşır bir biçimde
-
[zarf]
Bıçkına yaraşır bir biçimde
- ŞAŞKINCA
-
-
Şaşkın bir biçimde
-
Şaşkın bir biçimde
- SAKINMAK
-
-
[-i]
Herhangi bir korku veya düşünce ile bir şeyi yapmaktan uzak durmak, içtinap etmek
- "Gençliğinde gerçekten delifişek, gözünü daldan budaktan sakınmaz bir askermiş." (Haldun Taner)
-
Olabileceği düşünülen kötülüklere karşı önlemler almak
- "Bir insanı, yanında uşak gibi kullandıracak her işten sakın." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Korumak, esirgemek, gözetmek
- "Kendini tramvay ve otomobil tehlikelerinden sakınarak yürüdü." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
[-i]
Herhangi bir korku veya düşünce ile bir şeyi yapmaktan uzak durmak, içtinap etmek
- YAPYAKIN
-
-
[zarf]
Çok yakın
- "Birimizin erişilmez uzaklarda gördüğünü öbürümüz yapyakın görüyor." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[zarf]
Çok yakın
- SIKINMAK
-
-
[nsz]
Kendini sıkmak, zorlamak
-
[nsz]
Kendini sıkmak, zorlamak
- AŞKINLIK
-
-
[isim]
Aşkın olma durumu
- "Cinsel aşkınlığa hiç olmazsa kâğıt üstünde yaklaşabiliyoruz." (Selim İleri)
-
[isim]
Aşkın olma durumu
- BIKKINTI
-
-
[isim]
Bıkma duygusu
-
[isim]
Bıkma duygusu
- KALKINIŞ
-
-
[isim]
Kalkınma işi veya biçimi
-
[isim]
Kalkınma işi veya biçimi
- TAKINMAK
-
-
[nsz]
Kendine takmak
-
[-i]
Bir nitelik veya durum almak
- "Takındığı bu sıfatı boynundaki kravattan fazla mühimsediği de yoktu." (Falih Rıfkı Atay)
-
[nsz]
Kendine takmak
- YAKINSAK
-
-
[sıfat]
Tek bir noktaya yöneltme niteliği taşıyan (mercek)
-
[sıfat]
Tek bir noktaya yöneltme niteliği taşıyan (mercek)
- BASKINCI
-
-
[isim]
Baskın yapan kimse
- "Baskıncılar bunları bir ahıra doldurup başlarına da birini dikmişler." (Memduh Şevket Esendal)
-
[isim]
Baskın yapan kimse