İçinde esme olan 23 kelime var. İçerisinde ESME bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında esme olan kelimeler listesine ya da Sonu esme ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
ESMERLEŞTİRMEK
ESMERLEŞTİRME, RESMEDEBİLMEK
RESMEDEBİLME
ESMERLEŞMEK
BESMELESİZ, ESMERLEŞME
AKÇAKESME, ESMERİMSİ, RESMETMEK
ESMERLİK, KESMELİK, RESMEDİŞ, RESMETME
BESMELE, ESMERCE, KESMECE
KESMEK, RESMEN
ESMEK, ESMER, KESME
ESME
E E M S Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
4 Harfli Kelimeler
ESME, SEME
3 Harfli Kelimeler
SEM
2 Harfli Kelimeler
EM, ES, ME, SE
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- ESMERLEŞTİRMEK
-
-
[-i]
Esmer duruma getirmek
- "Kül rengi, morumsu bulut ... kısa sürede ovanın üstünü de kapladı, ortalığı esmerleştirdi." (Tarık Buğra)
-
[-i]
Esmer duruma getirmek
- RESMEDEBİLMEK
- ...
- ESMERLEŞTİRME
-
-
[isim]
Esmerleştirmek işi
-
[isim]
Esmerleştirmek işi
- RESMEDEBİLME
- ...
- ESMERLEŞMEK
-
-
[nsz]
Esmer duruma gelmek
-
Siyaha yakın bir koyu renk almak
-
[nsz]
Esmer duruma gelmek
- ESMERLEŞME
-
-
[isim]
Esmerleşmek işi
- "Güneş hayli alçalmış, sular esmerleşmeye başlamıştı." (Haldun Taner)
-
[isim]
Esmerleşmek işi
- BESMELESİZ
-
-
[zarf]
Besmele çekmeden
- "Eczacı Bey, sen bugün besmelesiz çıkmışsın herhâlde evden, tersliğin üstünde." (Burhan Felek)
-
[isim]
Çocuklar için "piç" anlamında kullanılan bir sövgü sözü
-
[zarf]
Besmele çekmeden
- RESMETMEK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[-i]
Bir şeyin resmini çizmek
-
İz yapmak, işlemek, nakşetmek
-
[-i]
Bir şeyin resmini çizmek
- ESMERİMSİ
-
-
[sıfat]
Esmere çalan
-
[sıfat]
Esmere çalan
- AKÇAKESME
-
-
[isim]
Kesme
-
[isim]
Kesme
- KESMELİK
-
-
[isim]
Kesme taş çıkarılan ocak
-
[isim]
Kesme taş çıkarılan ocak
- RESMEDİŞ
- ...
- RESMETME
-
-
[isim]
Resmetmek işi
-
[isim]
Resmetmek işi
- ESMERLİK
-
-
[isim]
Esmer olma durumu
- "Su hep akıyor, toprak her an biraz daha koyulaşarak esmerliğini buluyordu." (Tarık Buğra)
-
[isim]
Esmer olma durumu
- ESMERCE
-
-
[sıfat]
Esmere yakın, biraz esmer olan
-
[sıfat]
Esmere yakın, biraz esmer olan
- KESMECE
-
-
[sıfat]
Kesilip müşteriye gösterilerek satılan (kavun, karpuz)
- "Kesmece kavun, kesmece beyim, daha bir diyeceğin var mı / Kes kes al karpuzlarımı." (Behçet Necatigil)
-
[zarf]
Kesip bakarak beğenmek şartıyla
- "Karpuzu kesmece aldım."
-
[zarf]
Aradaki değer ayrımını gözetmeksizin hepsi bir fiyattan
- "Bu kitapları kesmece yüzer liradan aldım."
-
[sıfat]
Kesilip müşteriye gösterilerek satılan (kavun, karpuz)
- BESMELE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
"Esirgeyen ve bağışlayan Allah'ın adı ile" anlamına gelen ve bir işe başlarken söylenilen bismillahirrahmanirrahim sözü, bismillah
- "İlk ders olarak besmeleyi öğrendiler." (Yahya Kemal Beyatlı)
- "Üç dört kişi birden besmele çekmişlerdi ve hepsi birden okumaya başlamışlardı." (Memduh Şevket Esendal)
-
[isim]
"Esirgeyen ve bağışlayan Allah'ın adı ile" anlamına gelen ve bir işe başlarken söylenilen bismillahirrahmanirrahim sözü, bismillah
- KESMEK
-
-
[-i]
Bıçak, makas vb. bir araçla bir şeyi ikiye ayırmak, parçalamak, doğramak
- "İpi kesmek."
- "Zaman zaman iddiacılığını da bırakamazdı, bu böyledir diye kesip atardı." (Haldun Taner)
-
Dibinden ayırmak
- "Ağaçları kesmek. Dalları kesmek."
- "Mantıki söylenmiş, müdellel söylenmiş, her cihetten işi kesip atmıştı." (Memduh Şevket Esendal)
-
Düzgün parçalara ayırmak
- "Eti kesmek. Patatesi kesmek."
- "Nasıl sol elimle sağ elimi kesip biçeceğim?" (Reşat Nuri Güntekin)
-
Kesici bir araçla yaralamak
- "Nasıl sol elimle sağ elimi kesip biçeceğim?" (Reşat Nuri Güntekin)
-
[nsz]
Ucunu almak
- "Saç kesmek. Tırnak kesmek."
-
[nsz]
Hayvanın başını gövdesinden ayırmak, boğazlamak
- "Koyun kesmek. Tavuk kesmek."
-
Son vermek, gidermek
- "Bu ilaç baş ağrısını keser."
-
Ara vermek
- "Bu üç zavallı bizden rahatsız oldular ve derslerini keserek çekildiler." (Memduh Şevket Esendal)
-
Bir şeyden yoksun bırakmak, vermemek
- "Yardımı kestiler. Ücreti ödemeyince telefonu kestiler."
-
Akımı durdurmak
- "Şimdi belediye ile anlaşamayan müteşebbis cereyanı kesmiş." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Belirtmek, kararlaştırmak
- "Gününü daha kesmedik."
-
[-den]
Verilecek şeyin bir bölümünü alıkoyup vermemek
- "Ücretinden beş lira kesmişler."
-
Para basmak
-
Azaltmak, güçleştirmek
- "Rüzgâr geminin yolunu kesiyor."
-
İskambil kâğıtlarında destenin üzerinden bir bölümünü kaldırıp öte yana koymak
-
Geçişi önlemek
- "Yolu kesmek."
-
[nsz]
Susmak
- "Kes artık yeter!"
-
Hasta organı ameliyatla almak
-
Bölmek, ayırmak
- "Bulvarı kesen küçük sokaklardan biri."
-
Yazıyı, filmi kısaltmak
-
[nsz]
Uydurmak, yalan söylemek
-
Rüzgâr, soğuk vb. çok etkili olmak
- "Rüzgâr yüzümü kesiyor."
-
Birini yermek, kötülemek
-
Karşı cinsten birisini sürekli olarak süzmek, dikkatli bir biçimde bakmak
-
Oyuncuyu takım kadrosuna almamak
-
[-i]
Bıçak, makas vb. bir araçla bir şeyi ikiye ayırmak, parçalamak, doğramak
- RESMEN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[zarf]
Devlet adına, devletçe, resmî olarak
-
Kanuna, yönteme uygun olarak, yöntemince
-
Kesinlikle, açıkça, kesin olarak
- "Kızların ikisi japone kollu, üçüncüsü resmen kombinezonlu idi." (Haldun Taner)
-
[zarf]
Devlet adına, devletçe, resmî olarak
- ESMEK
-
-
[nsz]
Hava bir yönden bir yöne akmak, rüzgâr olmak
- "İki üç günden beri sert bir kış rüzgârı esiyor." (Ahmet Haşim)
-
[-e]
Yapılması önce düşünülmüş olmayan veya beklenmeyen bir şeyi yapmaya birdenbire karar vermek
- "Bu yolculuk size nereden esti?"
-
[nsz]
Hava bir yönden bir yöne akmak, rüzgâr olmak