İçinde aya olan 5 harfli 19 kelime var. İçerisinde AYA bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında aya olan kelimeler listesine ya da Sonu aya ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

A A Y Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler

3 Harfli Kelimeler

AYA

2 Harfli Kelimeler

AY, YA

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

REAYA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bir hükümdarın yönetimi altındaki halk
  2. Tanzimat'tan önce Osmanlı İmparatorluğu'nun Müslüman olmayan uyrukları
    • "Buradaki Türkler de tek tük reayayı görmemezliğe gelebiliyorlardı." (Abdülhak Şinasi Hisar)
  3. Hristiyan

KAYAK

  1. [isim] Kar, su veya çim üzerinde kaymak için ayağa takılan araç
  2. Bu aracı kullanarak yapılan spor

ŞAYAN

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [sıfat] Uygun, yaraşır, değer, layık
    • "Alacağımız cevaplar içinde dikkate şayan görülenleri gazetemizde neşredeceğiz." (Hüseyin Cahit Yalçın)

BAYAN

  1. [isim] Kadınların ad veya soyadlarının önüne getirilen saygı sözü
    • "Bayan İnci."
  2. Kadın
    • "Bir bayan geldi."
  3. Eş, karı
    • "Süleyman Bolluk da bayanın sımsıkı koluna girmişti." (Halide Edip Adıvar)
  4. [ünlem] Kadınlara bir seslenme sözü
    • "Bayan! Kimi aradınız?"

PAYAN

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Son, sonuç, nihayet
    • "Hele hep birden uçtukları zaman neşesine payan olmazdı." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)

PAYAS
...
HAYAT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Canlı, sağ olma durumu
    • "... gayet parlak ve kibar bir hayat geçiriyordu." (Ömer Seyfettin)
    • "Altı yıllık ortaöğretim bitirmek, hayata atılmanın ilk koşulu sayılır orada." (Azra Erhat)
    • "Bu sıcak ve içten ses Fikret'i hayata bağlıyor, yaşama sevincini artırıyordu." (Reşat Enis)
    • "Adi günlerde size öyle gelir ki bunlar hayata küsmüş insanlardır." (Reşat Nuri Güntekin)
  2. Yaşam
    • "Hayat sahnesinde yetmiş üç yaşın basamaklarındayım." (Halit Fahri Ozansoy)
    • "Bu hayatımı ağabeyime borçluyum."
  3. Hayat biçimi, içinde yaşanılan şartların bütünü, yaşantı
    • "Köy hayatı. Gece hayatı."
  4. Meslek
    • "Uzun dualardan sonra bana denizcilik hayatını anlatmaya başladı." (Reşat Nuri Güntekin)
  5. Geçim şartlarının bütünü
    • "Hayatımı yazılarımla kazanırım." (Halide Edip Adıvar)
  6. Canlılığı gösteren hareket, kaynaşma
    • "Bu köyde hiç hayat yok."
  7. Yazgı
    • "Hayat onları bir türlü birleştirmedi."
  8. Yaşamayı sağlayan şartların bütünü
    • "Ayda hayat yok."
  9. Bir kimsenin tarihsel biyografisi, hayat öyküsü, hayat hikâyesi
    • "Atatürk'ün hayatı."

ŞAYAK

Kelime Kökeni : Rumca

  1. [isim] Kaba dokunmuş, dayanıklı bir çeşit yün kumaş
  2. Bu kumaştan yapılmış elbise
    • "Beyaz şayaklar giymiş, kuvvetli, güzel, genç bir âşık." (Ömer Seyfettin)

KAYAÇ

  1. [isim] Doğada büyük yer tutan, yer kabuğunun yapı gereci olan bir veya birkaç mineralden oluşan kütle, külte, porfir

PRAYA
...
ÇAYAN

  1. [isim] Akrep, yılan, çıyan, kırkayak vb. zehirli hayvan

HAYAL

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Zihinde tasarlanan, canlandırılan ve gerçekleşmesi özlenen şey, düş, imge, hülya
    • "Mustafa Kemal hayallerin değil, hakikatlerin adamı idi." (Falih Rıfkı Atay)
    • "... yarınki Türk operasını hayal eder, bize yepyeni, bambaşka ufuklar açardı." (Yusuf Ziya Ortaç)
    • "Dudaklarının kenarından hayal gibi beyaz bir dil geçti." (Sait Faik Abasıyanık)
    • "Yalnız hayalle geçiniyorum, ben yalnız hayal kuruyorum." (Sait Faik Abasıyanık)
  2. Belli belirsiz görülen şey, gölge
  3. Görüntü
    • "İnsanın aynadaki hayali."
  4. İmge
  5. Aydınlatılan bir perde arkasında deri veya kartondan yapılmış, hareket edebilen resimler ve bunlarla oynatılan oyun
    • "Hayal yani Karagöz oynatan bir sanatkârmış." (Abdülhak Şinasi Hisar)

KAYAN

  1. [sıfat] Kayarak yer değiştiren
  2. [isim] Yassı, düz, kat kat oluşmuş taş
  3. [isim] Dağdan inen sel

SAYAÇ

  1. [isim] Hava gazı, elektrik, su vb.nin kullanılan miktarını veya mekanik etkilenmeleri ölçen alet, saat

KAYAR

  1. [isim] Hayvanların eskiyen nallarının çivilerini değiştirme işlemi
  2. Pay
    • "Bir temiz ağzının kayarını verdim."

DAYAK

  1. [isim] Bir insanı veya bir hayvanı dövme işi, sopa, patak, kötek
    • "Gece tenha bir sokakta parasını aldığı bir adama dayak atıyormuş." (Abdülhak Şinasi Hisar)
    • "Ertesi gün dayak yemiş gibi yorgun uyandım." (Halide Edip Adıvar)
    • "Bereket versin ki boksör, dayağa idmanlıydı." (Reşat Nuri Güntekin)

YAYAN

  1. [sıfat] Yaya yürüyen
    • "Genç atlı ve yayan ihtiyar uzaktan uzağa seslendiler." (Yahya Kemal Beyatlı)
  2. Bilgisiz
    • "Arkadaş bu konuda pek yayan görünüyor."
  3. [zarf] Yürüyerek, yaya
    • "Ben oraya kadar yayan gidemem, gurbetten memlekete yayan dönülmezdi." (Ömer Seyfettin)

BAYAT

  1. [sıfat] Taze olmayan
    • "Dükkânlar karmakarışık, mallar bayat, kibar müşteriler birer birer çekiliyor, ayak takımı her gün artıyor." (Halide Edip Adıvar)
  2. Güncelliğini, önemini, özelliğini yitirmiş, çok söylenmiş
    • "Bayat haber. Bayat espri."

ORAYA

  1. [zarf] O yere, o yöne
    • "Bir kahkaha fırtınası koptu, hepimiz oraya gittik." (Memduh Şevket Esendal)

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü