Sonunda ayak olan 11 kelime var. AYAK ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde ayak olan kelimeler listesine ya da başında ayak olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
GİDERAYAK
AĞIRAYAK, KIRKAYAK
DÜZAYAK, SACAYAK
ÖNAYAK, ÜÇAYAK
DAYAK, KAYAK, ŞAYAK
AYAK
A A K Y Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
4 Harfli Kelimeler
AYAK, KAYA, YAKA
3 Harfli Kelimeler
AKA, AYA, KAY, YAK
2 Harfli Kelimeler
AK, AY, YA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- GİDERAYAK
-
-
[zarf]
Gitme anında, gitmek üzereyken
- "Giderayak orada bir de resim imzalamışlar." (Haldun Taner)
-
[zarf]
Gitme anında, gitmek üzereyken
- KIRKAYAK
-
-
[isim]
Eklem bacaklıların çok ayaklılar sınıfına giren, taşların altında yaşayan, vücudu yuvarlak ve uzun bir böcek (Julus terrestris)
-
Kasık biti
-
[isim]
Eklem bacaklıların çok ayaklılar sınıfına giren, taşların altında yaşayan, vücudu yuvarlak ve uzun bir böcek (Julus terrestris)
- AĞIRAYAK
-
-
[sıfat]
Doğurması yakın (kadın)
-
[sıfat]
Doğurması yakın (kadın)
- SACAYAK
-
-
[isim]
Sacayağı
- "Kimi kocaman kazanı sacayak şeklinde dizilmiş üç büyük taşın üstüne oturtmaya çalışıyordu." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[isim]
Sacayağı
- DÜZAYAK
-
-
[isim]
Bir halk oyunu türü
-
[sıfat]
İçinde merdiven veya inilip çıkılacak bölüm bulunmayan (ev, yol)
-
[isim]
Bir halk oyunu türü
- ÖNAYAK
-
-
[sıfat]
Bir işte öncü, işi yürüten (kimse)
- "Bu işte de önayak olmuş ve neler becermiş." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[sıfat]
Bir işte öncü, işi yürüten (kimse)
- ÜÇAYAK
-
-
[isim]
Fotoğraf makinesi, televizyon kameraları vb. aletlerin üzerine oturduğu üç ayaklı düzen
-
Sacayağı
-
Bir halay çeşidi
-
[isim]
Fotoğraf makinesi, televizyon kameraları vb. aletlerin üzerine oturduğu üç ayaklı düzen
- KAYAK
-
-
[isim]
Kar, su veya çim üzerinde kaymak için ayağa takılan araç
-
Bu aracı kullanarak yapılan spor
-
[isim]
Kar, su veya çim üzerinde kaymak için ayağa takılan araç
- DAYAK
-
-
[isim]
Bir insanı veya bir hayvanı dövme işi, sopa, patak, kötek
- "Gece tenha bir sokakta parasını aldığı bir adama dayak atıyormuş." (Abdülhak Şinasi Hisar)
- "Ertesi gün dayak yemiş gibi yorgun uyandım." (Halide Edip Adıvar)
- "Bereket versin ki boksör, dayağa idmanlıydı." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Bir insanı veya bir hayvanı dövme işi, sopa, patak, kötek
- ŞAYAK
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Kaba dokunmuş, dayanıklı bir çeşit yün kumaş
-
Bu kumaştan yapılmış elbise
- "Beyaz şayaklar giymiş, kuvvetli, güzel, genç bir âşık." (Ömer Seyfettin)
-
[isim]
Kaba dokunmuş, dayanıklı bir çeşit yün kumaş
- AYAK
-
-
[isim]
Bacakların bilekten aşağıda bulunan ve yere basan bölümü
- "Kalabalıktan en hoşlanan insan vagona ayak attı mı derhâl bir inziva hastalığına tutulur." (Reşat Nuri Güntekin)
- "Arkasını dönerek sandalyesini muavinin tarafına çevirdi ve ayak ayak üstüne attı." (Peyami Safa)
- "Amerikan astronotu aya ayak basacağı günkü gazetelerde odalar seçimi havadisleri vardı." (Falih Rıfkı Atay)
- "Tevfik'in kızı, kendi evladı gibi büyüttüğüm çocuk, konağa ayak basmıyor." (Halide Edip Adıvar)
-
Bacak
- "Köy evinin içine ayak basar basmaz, elbette bir saman ve hafif tezek kokusu duyulur." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Bu kazaklar ayağa düştü."
- "Kısmet ayağına geldi."
- "Ayağını denk al yavrum, ateşle oyun olmaz diye öğüt verdi." (Haldun Taner)
-
Birtakım şeylerin yerden yüksekçe durmasını sağlayan dayak, destek veya bunlardan her biri
- "İskemlenin bir ayağı kırık. Bu köprünün dört ayağı var."
- "Âdettir, genç kızlar girdikleri ailenin terbiyesine, gidişine ayak uydururlar." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Vücudun belden aşağı bölümü
- "Ayağına bir pantolon çekti."
- "Bu gece büyük hanımın kerem ve ihsan damarları ayağa kalkmıştı; köylüler mutlaka yemek yiyeceklerdi." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Yürüyüşün ağırlık veya çabukluk derecesi
- "Senin ayağınla köye akşama kadar varamayız."
- "Bütün kahve halkı ayağa kalkıyor." (Bedri Rahmi Eyuboğlu)
-
Basamak
-
Fut
-
Futun küpü alınarak hesaplanan değer
-
Aşağı düzeyde, sıradan, bayağı
- "Ayak takımı."
-
Mayalardan önce, makama uygun olarak çalınan veya söylenen beste
-
Yarım arşın veya 30,5 cm uzunluğundaki ölçü birimi, kadem
-
Göl ayağı
-
Halk edebiyatında koşuklarda kısa yedekli dizeler
-
Halk edebiyatında uyak
- "Mânicilerin kafa yormadan buldukları ayaklar Cenap'ı şaşkınlıktan şaşkınlığa sürükler." (Salâh Birsel)
-
Bir doğrunun başka bir doğruyu veya bir düzlemi kestiği nokta
- "Dikme ayağı."
-
Karakucak ve yağlı güreşte pehlivanların ayrıldıkları beş dereceden biri
-
Altılı ganyanda yer alan her bir koşu
-
[isim]
Bacakların bilekten aşağıda bulunan ve yere basan bölümü