İçinde ay olan 8 harfli 330 kelime var. İçerisinde AY bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ay olan kelimeler listesine ya da Sonu ay ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A Y Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
AY, YA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- KODLAYIŞ
- ...
- AYARTMAK
-
-
[-i]
Baştan çıkarmak, doğru yoldan saptırmak
-
Kandırmak
-
Birini, çalıştığı yerden ayırıp başkasının yanında çalışmaya kandırmak
-
[-i]
Baştan çıkarmak, doğru yoldan saptırmak
- KALAYSIZ
-
-
[sıfat]
Kalaylanmamış (kap)
- "Bu tencere niçin kalaysızdır?" (Sait Faik Abasıyanık)
-
Kalayı kalmamış (kap)
-
İçinde kalay bulunmayan
-
[sıfat]
Kalaylanmamış (kap)
- BAYRAKLI
-
-
[sıfat]
Bayrağı olan, üzerine bayrak çekilmiş bulunan (yer)
-
[sıfat]
Bayrağı olan, üzerine bayrak çekilmiş bulunan (yer)
- KOLAYLIK
-
-
[isim]
Kolay olma durumu
- "Bu arzumda bana en çok kolaylık gösteren Behiç'tir." (Peyami Safa)
-
İşlerin kolayca yapılmasını sağlayan şey
- "Telefon bir süs değil, kolaylıktır."
-
Bir işi yapabilme durumu veya imkânı
-
[isim]
Kolay olma durumu
- KAYGISIZ
-
-
[sıfat]
Kaygısı olmayan, kaygı duymayan, aldırmaz
- "Bu güler yüzlü adam ben değilim / Yalandır kaygısız olduğum yalan." (Cahit Sıtkı Tarancı)
-
[sıfat]
Kaygısı olmayan, kaygı duymayan, aldırmaz
- ÜSTSUBAY
-
-
[isim]
Binbaşı, yarbay ve albay rütbesindeki subaylara verilen genel ad
-
[isim]
Binbaşı, yarbay ve albay rütbesindeki subaylara verilen genel ad
- KAYINLIK
-
-
[isim]
Kayın ağaçları çok olan yer
-
[isim]
Kayın ağaçları çok olan yer
- TAYVANLI
- ...
- CIRLAYIŞ
-
-
[isim]
Cırlama işi
- "Güneşli güz günlerine özgü kuş ötüşleri, böcek cırlayışları dinleyerek o ara sokağa saptık." (Selim İleri)
-
[isim]
Cırlama işi
- BAYRAMİÇ
- ...
- ÇAYLAKÇA
-
-
[sıfat]
Çaylağa yakışır
-
[zarf]
Çaylağa yakışır biçimde
-
[sıfat]
Çaylağa yakışır
- SANAYİCİ
-
-
[isim]
Herhangi bir sanayi dalına yatırım yapmış olan ve o alanda iş gören kimse
-
[sıfat]
Sanayiye önem veren
- "Sanayici toplum."
-
[isim]
Herhangi bir sanayi dalına yatırım yapmış olan ve o alanda iş gören kimse
- SAYGISIZ
-
-
[sıfat]
Gereken saygıyı göstermeyen, saygısı olmayan, hürmetsiz
- "Kimdir bilir misin? Vatanın ... Şimdi saygısız / Bir göz bu nazlı çehreye -Allah esirgesin- / Kem bir nazarla baksa tahammül eder misin?" (Tevfik Fikret)
-
[sıfat]
Gereken saygıyı göstermeyen, saygısı olmayan, hürmetsiz
- FIRLAYIŞ
-
-
[isim]
Fırlama işi veya biçimi
-
[isim]
Fırlama işi veya biçimi
- ALAYİŞLİ
-
-
[sıfat]
Gösterişli
-
[sıfat]
Gösterişli
- SUÇLAYIŞ
-
-
[isim]
Suçlama işi veya biçimi
-
[isim]
Suçlama işi veya biçimi
- TAHAYYÜL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Hayalde canlandırma, sembolleştirme
- "Kapıları yeşil sabahlara açılan sıcak tahayyüllerle dolu yaz geceleri..." (Yahya Kemal Beyatlı)
- "Başka ufuklar, başka hayaller tahayyül ediyorum, yeni bir dünyaya doğmuş gibi!" (Ömer Seyfettin)
-
[isim]
Hayalde canlandırma, sembolleştirme
- SAKLAYIŞ
-
-
[isim]
Saklama işi veya biçimi
-
[isim]
Saklama işi veya biçimi
- DAYANMAK
-
-
[-e]
Bir yere yaslanmak, kendini dayamak
- "Odalardan birinde köşeye dayanmış bir adam, sanki sızmış gibi görünüyor." (Memduh Şevket Esendal)
-
[nsz]
Kullanılışı uzun sürmek, dayanıklı olmak
- "Bu kumaş çok dayandı."
-
Zarar görmemek, varlığını korumak, hasar görmemek
- "Bu gemi fırtınaya iyi dayanır."
-
Birinden, bir şeyden güç almak, güvenmek, istinat etmek
- "Laikliği korumak için kanun kuvvetine mi, eğitim ve telkin kuvvetine mi dayanmalıyız?" (Falih Rıfkı Atay)
-
[nsz]
Tutunmak, karşı durmak, karşı koymak, mukavemet etmek
- "Merkezde Akhisar'ın, Bergama'nın da henüz dayandığını öğrendiler." (Necati Cumalı)
-
Bir şeyin üzerinde kurulmuş olmak
-
[nsz]
Güç bir duruma katlanmak, çekmek, sabretmek, tahammül etmek
- "Aradan biraz daha geçince kumandan dayanamadı, söze başladı." (Memduh Şevket Esendal)
-
Varmak, ulaşmak
- "Bu haber ortalığa yayılır yayılmaz banknotlarını kapan bankaya dayanıyor." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
Bütün gücünü kullanarak bir işi yapmak
- "İki genç, kırarcasına küreklere dayandılar." (Halikarnas Balıkçısı)
-
Bir iş sonunda birinin veya bir şeyin üzerinde kalmak
- "Bu proje sonunda bize dayanacak."
-
[nsz]
Yetişmek, yeter olmak
-
Hız vermek
- "Şoför gaza dayandı."
-
[-e]
Bir yere yaslanmak, kendini dayamak