İçinde ay olan 6 harfli 180 kelime var. İçerisinde AY bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ay olan kelimeler listesine ya da Sonu ay ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A Y Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
AY, YA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- UKRAYN
- ...
- TAYYAR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Uçucu
-
[sıfat]
Uçucu
- SAYGIN
-
-
[sıfat]
Saygı gören, sayılan, hatırlı, itibarlı, muteber
- "A. Ş. Hisar, Türk romanında saygın yerini haklı olarak almıştır." (Haldun Taner)
-
[sıfat]
Saygı gören, sayılan, hatırlı, itibarlı, muteber
- BAYRAK
-
-
[isim]
Bir milletin, belli bir topluluğun veya bir kuruluşun simgesi olarak kullanılan, renk ve biçimle özelleştirilmiş, genellikle dikdörtgen biçiminde kumaş, sancak
- "Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır / Toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır." (Mithat Cemal Kuntay)
- "Matbaaya bir bayrak asmayı uygun gördük." (Hüseyin Cahit Yalçın)
-
Öncü
- "Yeni bir sanat kuşağının bayrağıydı o." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
Simge, sembol
- "Kız, Sinekli Bakkal'ın erkek dünyasına meydan okuyan bir bayrak gibiydi." (Halide Edip Adıvar)
-
Baklagilllerde diğerlerinden daha üstte bulunan, daha büyük olan ve çoğunlukla başka bir renkte ve yuvarlakça olan taç yaprağı
-
Atletizmdeki bayrak yarışında dört sporcunun elden ele geçirdiği kısa, yuvarlak değnek
-
Gerektiğinde indirilip kaldırılan, açılıp kapatılan kol
- "Yoldan, bayrağı açık bir taksi çevirdiler." (Mahmut Yesari)
-
[isim]
Bir milletin, belli bir topluluğun veya bir kuruluşun simgesi olarak kullanılan, renk ve biçimle özelleştirilmiş, genellikle dikdörtgen biçiminde kumaş, sancak
- ACAYİP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Sağduyuya, göreneğe, olağana aykırı, garip, tuhaf, yadırganan, yabansı
- "Dişlerinin arasından ıslık gibi acayip sesler çıkarmaya başladılar." (Reşat Nuri Güntekin)
- "Dünya değişti, insanlar bir acayip oldular."
-
[ünlem]
Şaşma anlatan bir söz
- "Öyle dedi ha?"
- "Acayip!"
-
[sıfat]
Sağduyuya, göreneğe, olağana aykırı, garip, tuhaf, yadırganan, yabansı
- HİMAYE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Koruma, gözetme, esirgeme, koruyuculuk, gözetim
- "Henüz ana himayesine ne kadar muhtaç olduğunu görüyorum." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
Kayırma, elinden tutma
-
[isim]
Koruma, gözetme, esirgeme, koruyuculuk, gözetim
- AYILMA
-
-
[isim]
Ayılmak işi
-
[isim]
Ayılmak işi
- OLAYCI
- ...
- BEDAYİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Estetik yönü ağır basan güzellikler
-
[isim]
Estetik yönü ağır basan güzellikler
- HAYHAY
-
-
[ünlem]
"İsteyerek, seve seve, elbette" anlamlarında onama bildiren bir söz
-
[ünlem]
"İsteyerek, seve seve, elbette" anlamlarında onama bildiren bir söz
- DOMBAY
-
-
[isim]
Manda, su sığırı
-
[isim]
Manda, su sığırı
- TAYVAN
- ...
- AYKIRI
-
-
[sıfat]
Alışılmışa, doğru olarak kabul edilmişe uygun olmayan, karşıt, ters, mugayir
- "Savaş, seferberlik, sıkıyönetim veya olağanüstü hâllerde Anayasada öngörülen güvencelere aykırı tedbirler alınabilir." (Anayasa)
- "Yüzük ona biraz aykırı düşen bir parlaklıkla parmağında parlıyordu." (Tarık Buğra)
- "Temel hak ve hürriyetlerle ilgili genel ve özel sınırlamalar demokratik toplum düzeninin gereklerine aykırı olamaz." (Anayasa)
-
Çapraz, ters
-
Toplumda görüş ve yaşayış biçimiyle uçlarda bulunan (kimse), marjinal
-
Gidilen yol üzerinde olmayıp gidiş yönüne ters düşen
- "Burası Ankara'ya iki günöte, ana yollardan aykırı küçük bir kasabaydı." (Refik Halit Karay)
-
Bütün noktaları aynı düzlemde bulunmayan
-
[sıfat]
Alışılmışa, doğru olarak kabul edilmişe uygun olmayan, karşıt, ters, mugayir
- BALAYI
-
-
[isim]
Evlilik hayatının ilk ayı veya ilk günleri
- "Şairane, âşıkane güzel, tatlı bir balayı geçirdik." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
[isim]
Evlilik hayatının ilk ayı veya ilk günleri
- AYIPLI
-
-
[sıfat]
Ayıbı, kusuru olan
-
[sıfat]
Ayıbı, kusuru olan
- KAYTAN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Pamuk veya ipekten sicim
- "Nefise titreyerek bir küçük torbaya benzeyen bu atlas kesenin kaytanını çözdü, ağzını açtı." (Halit Ziya Uşaklıgil)
-
Yelkeni yarı kapatmak için kullanılan örgü halat
-
[isim]
Pamuk veya ipekten sicim
- KAYZER
-
Kelime Kökeni : Almanca
-
[isim]
Alman kralı
-
[isim]
Alman kralı
- FAYRAP
-
Kelime Kökeni : İngilizce
-
[isim]
Bir istim kazanının, istim oluşturacak biçimdeki yanar durumu
-
Herhangi bir şeyi veya işi hızlandırma
- "Beleş rakıyı bulunca fayrap etti."
-
Kapı, pencere, giysi vb.ni açma, çıkarma
- "Pencereleri fayrap etti. Gömleği fayrap etti."
-
[ünlem]
Gemilerde ateşçiye ateşi harlandırmak için verilen komut
- "Makine dairesinin zırıltısı yükseldi. Bunun ne demek olduğunu anladık. Fayrap! Kazanlara fazla islim gerekir, bittabi ocaklara da fazla ateş ve kömür." (Halikarnas Balıkçısı)
-
[isim]
Bir istim kazanının, istim oluşturacak biçimdeki yanar durumu
- AYINGA
-
Kelime Kökeni : Ermenice
-
[isim]
Kaçak tütün
-
[isim]
Kaçak tütün
- KAYGAN
-
-
[sıfat]
Islak veya düz olduğundan kaydırıcı özelliği bulunan veya üzerinde kayılan, kaygın, zıypak
- "Kaygan taş. Kaygan yol."
-
[sıfat]
Islak veya düz olduğundan kaydırıcı özelliği bulunan veya üzerinde kayılan, kaygın, zıypak