İçinde ay olan 4 harfli 53 kelime var. İçerisinde AY bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ay olan kelimeler listesine ya da Sonu ay ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A Y Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
AY, YA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- GAYR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Başka kimse, başkası
- "Gayre muhtaç olmamak."
-
[isim]
Başka kimse, başkası
- AYRI
-
-
[sıfat]
Yerleri bir olmayan
- "Beraber misiniz, ayrı mısınız?"
- "Bizim ayrımız gayrımız var mı? Parayı ha sen vermişsin ha ben."
-
Başka, başka türlü
- "Bu ayrı konu."
- "Düşüncelerimiz çok ayrı düşüyor."
-
[zarf]
Yalnız, tek başına
-
[sıfat]
Yerleri bir olmayan
- EMAY
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bazı maddeleri korumak, belirli bir parlaklık kazandırmak veya boyamak için kullanılan, saydam veya donuk cama benzeyen cila
-
[isim]
Bazı maddeleri korumak, belirli bir parlaklık kazandırmak veya boyamak için kullanılan, saydam veya donuk cama benzeyen cila
- AYLA
-
-
[isim]
Ayın ve bazı yıldızların dolayındaki ışık çevresi, ay ağılı, ayevi, hale
-
Bazı kutsal kişilerin başı etrafında gösterilen ışık çevresi
-
[isim]
Ayın ve bazı yıldızların dolayındaki ışık çevresi, ay ağılı, ayevi, hale
- AYVA
-
-
[isim]
Gülgillerden, çiçekleri iri, beyaz veya pembe, yapraklarının altı tüylü, orta yükseklikte bir ağaç (Cydonia vulgaris)
- "Ortak bir kaderimiz var biz kadınların, sonunda ayvayı yiyen biz oluyoruz." (Ayşe Kulin)
-
Bu ağacın büyük, sarı renkte, tüylü, mayhoş, dokusu sertçe, ufak çekirdekli meyvesi
-
[isim]
Gülgillerden, çiçekleri iri, beyaz veya pembe, yapraklarının altı tüylü, orta yükseklikte bir ağaç (Cydonia vulgaris)
- MAYİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
Sıvı
- "Ufak bir küvetin içine siyah gibi görünen bir mayi döktü." (Refik Halit Karay)
-
Sıvı
- OLAY
-
-
[isim]
Ortaya çıkan, oluşan durum, ilgi çeken veya çekebilecek nitelikte olan her türlü iş, hadise, vaka
- "O olaydan sonra bir daha yalnız kalmamıştık onunla." (Necati Cumalı)
- "Hınzır sıfır, sağda da olsa solda da olsa olaylar yaratıyor." (Aydın Boysan)
-
Önemli tarihsel olgu, fenomen
- "Nötron bombası günümüzün olayıdır."
-
[isim]
Ortaya çıkan, oluşan durum, ilgi çeken veya çekebilecek nitelikte olan her türlü iş, hadise, vaka
- TAYT
-
Kelime Kökeni : İngilizce
-
[isim]
Bacakları sıkı saran özel kumaştan yapılmış bir tür pantolon
- "Tayt giymiş bir genç..."
-
Sızmaz, su geçirmez bir kumaştan yapılmış şort giysi
-
[isim]
Bacakları sıkı saran özel kumaştan yapılmış bir tür pantolon
- AYAŞ
- ...
- ŞAYİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Yaygın, yayılmış (söz veya haber)
-
Bir şeyin her noktasıyla ilgisi bulunan (pay)
-
[sıfat]
Yaygın, yayılmış (söz veya haber)
- URAY
-
-
[isim]
Belediye
-
[isim]
Belediye
- HAYA
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Er bezi
-
[isim]
Er bezi
- AYIP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Toplumun ahlak kurallarına aykırı olan, utanılacak durum veya davranış
- "Getirilmenin sebebini bana sordun mu ayıp edersin!" (Kemal Tahir)
- "Daha ne sözler ki açıklayamam burada, ayıp kaçar." (Mehmet Seyda)
-
Kusur, eksiklik
- "Ayıptır söylemesi, akşam kuzu dolması yedik."
-
[sıfat]
Utanç veren
-
[isim]
Toplumun ahlak kurallarına aykırı olan, utanılacak durum veya davranış
- AYAN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Belli, açık
- "Onun duru aydınlığında alın yazımızın en çapraşık satırları, bize, birdenbire ayan oluverir." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[sıfat]
Belli, açık
- DAYE
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Çocuk bakıcısı, sütnine, dadı
-
[isim]
Çocuk bakıcısı, sütnine, dadı
- AYNI
-
-
[sıfat]
Başkası değil, yine o
- "O haspa da aynı yolun yolcusu, elbet birbirlerini kollayacaklar." (Atilla İlhan)
-
Aralarında ayrım olmayan
- "Yirmi sene hep aynı renkler içinde dönüp dolaştık." (Bedri Rahmi Eyuboğlu)
- "Bu inanç aynı yolun yolcusu olmak niteliğini yitirecek ve siyasal rekabete dönüşecektir." (Melih Cevdet Anday)
-
[sıfat]
Başkası değil, yine o
- YAYA
-
-
[isim]
Yürüyerek giden kimse
- "Özellikle süper devletler, kendi çıkarları için kendilerine muhtaç dostları bir çırpıda yaya bırakıverirler." (Talât Halman)
- "Yetişmiş adamları, pek çok paraları olanlar bile bu yolda yaya kalıyorlar." (Memduh Şevket Esendal)
-
[zarf]
Yayan
- "Galiba sen köprüyü bizim gibi yaya geçmiyorsun." (Burhan Felek)
-
[isim]
Yürüyerek giden kimse
- AYIN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Arap alfabesinin on sekizinci harfinin adı
-
[isim]
Arap alfabesinin on sekizinci harfinin adı
- SAYI
-
-
[isim]
Sayma, ölçme, tartma vb. işlerin sonunda bulunan birimlerin kaç olduğunu bildiren söz, adet
- "Bir, beş, yüz, birer sayıdır."
- "Sayı hesabıyla bir galibiyeti bile öpüp de başımıza koyacaktık." (Haldun Taner)
-
Gazete, dergi vb. sürekli yayınların bir bütün oluşturan, değişik tarih, numara taşıyan baskılarından her biri, nüsha
- "Derginin son sayısında..."
- "Alır mıydım? Sevinir miydim? Yoksa mızıkçılık eder, -Olmaz, sayım suyum yok... Siz birlik olup bana oyun ettiniz -mi derdim." (Haldun Taner)
-
Bir spor karşılaşmasında karşılaşanlardan her birinin başarı derecesini tespit eden nicelik
-
[isim]
Sayma, ölçme, tartma vb. işlerin sonunda bulunan birimlerin kaç olduğunu bildiren söz, adet
- KAYI
- ...