İçinde as olan 7 harfli 301 kelime var. İçerisinde AS bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında as olan kelimeler listesine ya da Sonu as ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- TIPASIZ
-
-
[sıfat]
Tapasız
-
[sıfat]
Tapasız
- CİLASIZ
-
-
[sıfat]
Cila sürülmemiş veya cilası kalmamış olan
-
[sıfat]
Cila sürülmemiş veya cilası kalmamış olan
- HASETÇİ
-
-
[sıfat]
Kıskanç
-
[sıfat]
Kıskanç
- MİYASMA
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Salgın hastalıklara yol açtığına inanılan etken
-
[isim]
Salgın hastalıklara yol açtığına inanılan etken
- YASAKÇI
-
-
[isim]
Yasağı koyan veya uygulayan kimse
- "Yasaklanan bir filmin ya da bir kitabın, yasakçıya neden zarar vermemiş olduğu sorusu yanıtsız kalır." (Melih Cevdet Anday)
-
Kavas
-
Bekçi, nöbetçi
-
[isim]
Yasağı koyan veya uygulayan kimse
- İLTİBAS
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Birbirine çok benzeyen iki şeyin karışması, andırışma
-
[isim]
Birbirine çok benzeyen iki şeyin karışması, andırışma
- PARASAL
-
-
[sıfat]
Para ile ilgili, para bakımından, mali, nakdî, akçasal
- "Parasal kuvvete sahip kimselerin kitaplarıma gösterdikleri ilgi bana güç veriyor." (Cahit Uçuk)
-
[sıfat]
Para ile ilgili, para bakımından, mali, nakdî, akçasal
- HASIMCA
-
-
[zarf]
Hasım gibi davranarak
-
[zarf]
Hasım gibi davranarak
- ŞAKASIZ
-
-
[zarf]
Şaka yapmaksızın, ciddi olarak
-
[zarf]
Şaka yapmaksızın, ciddi olarak
- ŞIRASIZ
-
-
[sıfat]
Şırası olmayan
-
[sıfat]
Şırası olmayan
- RAKKASE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Raksı meslek edinmiş kadın
- "Çeşitli gösteriler arasında bir rakkase vardı." (Tarık Buğra)
-
[isim]
Raksı meslek edinmiş kadın
- AYNASIZ
-
-
[sıfat]
Aynası olmayan
-
Hoşa gitmeyen, kötü, yakışıksız, çirkin, ters, biçimsiz
- "Amma da aynasız bir yermiş burası, beni hiç açmadı."
-
[isim]
Polis
-
[sıfat]
Aynası olmayan
- SİVASLI
- ...
- VİDASIZ
-
-
[sıfat]
Vidası olmayan
-
[sıfat]
Vidası olmayan
- İHTİRAS
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Aşırı, güçlü istek
- "Aldım Rakofça kırlarının hür havasını / Duydum akıncı cetlerimin ihtirasını." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
Tutku
- "Gerçi eliyle yarattığı güzel bahçeyi hâlâ kıskanç bir ihtirasla seviyordu." (Halide Edip Adıvar)
-
[isim]
Aşırı, güçlü istek
- KANASTA
-
Kelime Kökeni : İspanyolca
-
[isim]
Bir tür kâğıt oyunu
-
[isim]
Bir tür kâğıt oyunu
- PASAVAN
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Sınırdaş olan ülkelerin sınır bölgeleri içinde oturan kendi vatandaşlarına komşu bölge sınırları içinde kısa süreli dolaşmalarını sağlamak üzere verdiği belge
-
[isim]
Sınırdaş olan ülkelerin sınır bölgeleri içinde oturan kendi vatandaşlarına komşu bölge sınırları içinde kısa süreli dolaşmalarını sağlamak üzere verdiği belge
- ESPASLI
-
-
[sıfat]
Basımcılıkta espası olan
-
Aralıklı
-
[sıfat]
Basımcılıkta espası olan
- MUHASIM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Birbirine düşman olanlardan her biri
-
[isim]
Birbirine düşman olanlardan her biri
- MÜNASİP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Uygun, yerinde
- "O şekilde yaşayacak olsam İstanbul daha münasiptir." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Karısını affederek onunla barışmayı daha münasip bulduğunu bildiriyordu." (Haldun Taner)
- "O makama daha gayur bir zat münasip düşüyordu." (Atilla İlhan)
- "Kendi çocukları hep kız olduğu için yeğeni Bilâl'i bu işe münasip gördü." (Halide Edip Adıvar)
-
Beğenilen, hoşa giden
- "Yaşta küçük amma boyda münasip / Sallanıyor bir fidanca dal gibi." (Dadaloğlu)
-
[sıfat]
Uygun, yerinde