Sonunda asa olan 15 kelime var. ASA ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde asa olan kelimeler listesine ya da başında asa olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
BEYAZMASA
MÜNAKASA
ANAYASA
DEVASA, HÜLASA, PIRASA, PİYASA, SİYASA, YARASA
HASA, KASA, MASA, TASA, YASA
ASA
A A S Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
ASA
2 Harfli Kelimeler
AS
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- BEYAZMASA
- ...
- MÜNAKASA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Eksiltme
-
[isim]
Eksiltme
- ANAYASA
-
-
[isim]
Bir devletin yönetim biçimini belirten, yasama, yürütme, yargılama güçlerinin nasıl kullanılacağını gösteren, yurttaşların kamu haklarını bildiren temel yasa, kanunuesasi
-
[isim]
Bir devletin yönetim biçimini belirten, yasama, yürütme, yargılama güçlerinin nasıl kullanılacağını gösteren, yurttaşların kamu haklarını bildiren temel yasa, kanunuesasi
- SİYASA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Politika
- "Güdümlü siyasanın kurbanı olmuş kimi değerli yazarların ivecen yargısı rol oynamıştır." (Selim İleri)
-
[isim]
Politika
- YARASA
-
-
[isim]
Yarasalardan, ön ayakları perdeli kanat biçiminde gelişmiş, vücudu yumuşak sık kıllarla kaplı, iskeletleri hafif yapılı, uçabilen memeli hayvan (Vespertilio)
-
[isim]
Yarasalardan, ön ayakları perdeli kanat biçiminde gelişmiş, vücudu yumuşak sık kıllarla kaplı, iskeletleri hafif yapılı, uçabilen memeli hayvan (Vespertilio)
- DEVASA
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Dev gibi, çok büyük
- "Kınalı, bir mil uzakta, kocaman hafif ışıklı bir böcek, devasa böcek hâlinde yatıyordu." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[sıfat]
Dev gibi, çok büyük
- PIRASA
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Zambakgillerden, sapından ve yapraklarından yararlanılan, çok yıllık bir kış sebzesi (Allium porrum)
-
[isim]
Zambakgillerden, sapından ve yapraklarından yararlanılan, çok yıllık bir kış sebzesi (Allium porrum)
- PİYASA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Satıcıların mal satmak için bir araya geldiği yer, pazar
- "Şimdi de pazar, piyasa yerlerinde, mahalle dolaylarında tanır, sayarlar." (Memduh Şevket Esendal)
- "Akşamları böyle kapı önünde piyasa eder." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Bir yol üzerinde gidip gelerek gezinme
- "Kahvenin önünden dört beş kere daha geçer, akşam piyasasını yapardım." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Alışveriş fiyatı, geçerli fiyat
- "Sonbaharda, yakında açılacak tütün piyasasının haberleriyle ümitlenir, tasalanır, yüzleri bir gün gülerse beş gün kederli kalırdı." (Necati Cumalı)
-
Arz ve talebin karşılaştığı alan
-
Ortalık
- "Bunlardan bir kısmı bugün piyasada alaturka çalgıcılığın en ileri gelenlerindendir." (Osman Cemal Kaygılı)
-
[isim]
Satıcıların mal satmak için bir araya geldiği yer, pazar
- HÜLASA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Özet, fezleke
- "Bir kadınlık tarihi hülasası yapacak değiliz." (Falih Rıfkı Atay)
- "Demek ki hülasa ediyorum, turizm İstanbul'un büyük bir şansı olur." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
Öz
- "Karaciğer hülasası."
-
[zarf]
Kısacası
- "O vakit küt küt kalbim atmaya başlıyor, hülasa acayip bir vaziyet." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Herhangi bir maddenin, alkol, eter vb. bir eritici ile ayrılmış veya başka bir yol ile elde edilmiş etkili özü
- "Kınakına hülasası."
-
[isim]
Özet, fezleke
- HASA
-
-
[isim]
Patiska
-
[isim]
Patiska
- MASA
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Ayaklar veya bir destek üzerine oturtulmuş tabladan oluşan mobilya
- "Çoğunlukla akşam yemeğinden sonra, sofra kaldırılınca yemek masasında yazardım o öyküleri." (Necati Cumalı)
-
Bu mobilya etrafında oturanların tümü
-
Dairelerde, kurumlarda belli konularla ilgili işlerin görüldüğü bölüm
- "Kaçakçılık masası. Kıbrıs masası."
-
Düz duruşlu yer, düzlek yapı
-
İç içe geçme ayaklarıyla yüksekliği ayarlanabilen masa biçiminde atlama aracı
-
[isim]
Ayaklar veya bir destek üzerine oturtulmuş tabladan oluşan mobilya
- KASA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Para veya değerli eşya saklamaya yarayan çelik dolap
- "Arkaya doğru bir adım atıp sırtını meyhanecinin kasasına dayadı." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Ticarethanelerde para alınıp verilen yer
-
Bazı oyunlarda oyunu yönetme veya para karşılığında fiş verme işi
- "Kasa kim?"
-
Vagon, kamyon veya traktörün yük taşımak için şasiye bağlanmış üst bölümünü oluşturan parça
-
Tahta veya sentetik maddelerden yapılmış, dört köşe, sağlam ambalaj parçası, sandık
- "Barın kapısı önünde bira kasaları yığılmıştı." (Atilla İlhan)
-
Basımcılıkta dizgi harflerinin konulduğu gözlerden oluşan tabla
-
Kapı ve pencerelerin sabit olarak tutturulduğu asıl çerçeve
-
Birbiri üzerine istif edilerek yüksekliği ayarlanabilen atlama aracı
-
[isim]
Para veya değerli eşya saklamaya yarayan çelik dolap
- TASA
-
-
[isim]
Üzüntülü düşünce durumu, kaygı, endişe, gam
- "Gazeteleriniz sürüm tasasına kapıldılar mı hemen İstanbul'un nabzını tutarlar." (Falih Rıfkı Atay)
- "Sonra, dedim, bunun tasası sana mı düştü?" (Memduh Şevket Esendal)
-
Tatmin edici olmayan veya tedirgin eden durumların ortaya çıkmasını önleyebilmede, güvensizlik içinde bulunulduğunda duyulan tedirgin edici duygu
-
[isim]
Üzüntülü düşünce durumu, kaygı, endişe, gam
- YASA
-
-
[isim]
Olayların gidişinde olağan dışına yer vermeyen, değişmezlik ve mecburiyet gösteren kural
- "Doğa yasaları."
-
Devletin yasama organları tarafından konulan ve uyulması gereken kurallar bütünü, kanun
- "Ceza yasası."
-
Bilimde çok sayıda deney ve gözlemden sonra, aynı şartlarda aynı sonuçları verdiği kesin olarak belirlenen durum
- "Yer çekimi yasası. Mendel yasaları."
-
Toplumsal hayat içinde kendiliğinden oluşan ve uyulması toplum içinde yaşamanın bir mecburiyeti olan alışkıların bütünü
- "Ahlak yasası."
-
Düşüncenin mantıksal bir değeri olması için uyulması şart olan temel
- "Düşünme yasaları."
-
[isim]
Olayların gidişinde olağan dışına yer vermeyen, değişmezlik ve mecburiyet gösteren kural
- ASA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bazı ülkelerde, hükümdarların, mareşallerin, din adamlarının güç sembolü olarak törenlerde taşıdıkları bir tür ağaç veya metalden değnek
-
İhtiyarların baston yerine kullandıkları uzun sopa
-
[isim]
Bazı ülkelerde, hükümdarların, mareşallerin, din adamlarının güç sembolü olarak törenlerde taşıdıkları bir tür ağaç veya metalden değnek