İçinde as olan 5 harfli 165 kelime var. İçerisinde AS bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında as olan kelimeler listesine ya da Sonu as ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- ASTIM
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bronşların daralmasından ileri gelen nefes darlığı
-
[isim]
Bronşların daralmasından ileri gelen nefes darlığı
- TAKAS
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Değişim
-
İki ülke arasında yapılan alışverişin karşılıklı olarak malla ödenmesi, kliring
-
[isim]
Değişim
- ASKLI
-
-
[sıfat]
Sporları ask denen torbalar içinde oluşan (mantar)
-
[sıfat]
Sporları ask denen torbalar içinde oluşan (mantar)
- FASLI
- ...
- MASAJ
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Vücut yüzeyinde el, elektrik, su aracılığıyla çeşitli işlemler yapma biçiminde, iyileştirme ve bakım yöntemi
- "Kolonya çarpar, pudralar, kremle ikinci bir masaj daha yapardı yüze." (Necati Cumalı)
-
Ovma, ovuşturma
-
[isim]
Vücut yüzeyinde el, elektrik, su aracılığıyla çeşitli işlemler yapma biçiminde, iyileştirme ve bakım yöntemi
- LASTA
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Kuzey Avrupa'da kullanılan, 2000 kg'a yakın gemi yüklerine ve büyük miktardaki ticaret mallarına değer biçmeye yarayan kütle ölçü birimi
-
[isim]
Kuzey Avrupa'da kullanılan, 2000 kg'a yakın gemi yüklerine ve büyük miktardaki ticaret mallarına değer biçmeye yarayan kütle ölçü birimi
- FASIL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bölüm, kısım, devre
- "Kitabı kapadı, biraz durdu, sonra tekrar açarak o faslı sonuna kadar bir hamlede okudu." (Peyami Safa)
-
Dönem, devre
- "Dönülmez akşamın ufkundayız, vakit çok geç / Bu son fasıldır ey ömrüm nasıl geçersen geç." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
Belli bir sürede yapılan iş, karşılaşılan durum veya olay
- "Fazla olarak arada bir patronu çekiştirmek, dedikodu yapmak faslı da kapanacak." (Halide Edip Adıvar)
-
Peşrev, nakış, şarkı, saz semaisi vb. parçaların belli bir sıraya göre çalınıp söylenmesi
- "Radyo ince sazdan sultaniyegâh faslına başlamış." (Atilla İlhan)
-
Orta oyununa başlamadan önce saz takımının çaldığı köçek havası ve curcuna
-
Osmanlı ve Arap tiyatrosunda oyunun perde bölümü
-
[isim]
Bölüm, kısım, devre
- HASSA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Özgülük, özellik, hasiyet
- "Geçmişi incelerken de eleştiri hassamızı uyanık tutalım." (Haldun Taner)
-
[isim]
Özgülük, özellik, hasiyet
- BASIK
-
-
[sıfat]
Basılmış, yassılaşmış
- "Başına, arkası basık, önü yüksek, çuha püsküllü bir şapka giymiş." (Memduh Şevket Esendal)
-
Çok yüksek olmayan, alçak
- "Arka sokağa bakan, dar, basık tavanlı, ışıksız bir yerdi." (Peyami Safa)
-
Kısık
- "Onun sesi de aynı şekilde basıktı." (Tarık Buğra)
-
[sıfat]
Basılmış, yassılaşmış
- KASNI
-
-
[isim]
Çadıruşağı, şeytantersi ağacı vb. bitkilerden elde edilen bir zamk
-
[isim]
Çadıruşağı, şeytantersi ağacı vb. bitkilerden elde edilen bir zamk
- KISAS
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir suçluyu, başkasına yaptığı kötülüğü aynı biçimde uygulayarak cezalandırma
-
[isim]
Bir suçluyu, başkasına yaptığı kötülüğü aynı biçimde uygulayarak cezalandırma
- MASUN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Korunan, korunmuş
- "Poyrazdan masun bir kulübe göreceksin." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Saklanmış
-
[sıfat]
Korunan, korunmuş
- TAVAS
- ...
- ASABİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Sinirli
- "Bu sebepsiz ağrılar gibi onun her şeyi asabi mizacının belirtisi idi." (Tarık Buğra)
-
Sinirle ilgili, sinirsel
-
[sıfat]
Sinirli
- KASLI
-
-
[sıfat]
Kasları sıkı, gelişmiş, adaleli
-
[sıfat]
Kasları sıkı, gelişmiş, adaleli
- RASPA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Demir, tahta yüzeylerdeki boya, pas vb.ni çıkarma, pürüzleri gidermek amacıyla kullanılan iri dişli bir törpü
-
Kunduracılıkta köselenin yüzünü sıyırmaya ve perdahlamaya yarayan alet
-
[isim]
Demir, tahta yüzeylerdeki boya, pas vb.ni çıkarma, pürüzleri gidermek amacıyla kullanılan iri dişli bir törpü
- KASIK
-
-
[isim]
Vücudun karın ile uyluk arasındaki bölümü
- "Tabancayı kılıfsız olarak kuşağının arasına, sol kasığının üstüne yerleştirdi" (Necati Cumalı)
-
[isim]
Vücudun karın ile uyluk arasındaki bölümü
- FASON
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Terzinin belli bir ölçü ve örneğe göre kumaşa biçim vermesi işi, kesim
-
Malzemesi marka sahibi tarafından karşılanarak başka bir firmaya yaptırılan mal, fason mal
-
[isim]
Terzinin belli bir ölçü ve örneğe göre kumaşa biçim vermesi işi, kesim
- TASIM
-
-
[isim]
Doğru olarak kabul edilen iki yargıdan üçüncü bir yargı çıkarma temeline dayanan bir uslamlama yolu, kıyas
- "Taşlar katı olur, mermer bir taştır, şu hâlde mermer katıdır uslamlaması bir tasımdır."
-
[isim]
Doğru olarak kabul edilen iki yargıdan üçüncü bir yargı çıkarma temeline dayanan bir uslamlama yolu, kıyas
- PASÖR
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Voleybolda smaç vurana pas atan kimse
-
[isim]
Voleybolda smaç vurana pas atan kimse