İçinde kal olan 5 harfli 28 kelime var. İçerisinde KAL bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında kal olan kelimeler listesine ya da Sonu kal ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A K L Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
KAL, LAK
2 Harfli Kelimeler
AK, AL, LA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- KALIM
-
-
[isim]
Kalma işi
-
[isim]
Kalma işi
- KALAY
-
-
[isim]
Atom numarası 50, atom ağırlığı 118,7, yoğunluğu 7,29 olan, 232 °C'de eriyen, gümüş beyazlığında, kolay işlenebilen, yumuşak bir element (simgesi Sn)
- "Basıyorlar kalayı bize, değil mi?" (Sait Faik Abasıyanık)
-
Kalaylanmış bir kabın üzerindeki alaşım tabakası
- "Pencereye, elinde yeni kalaydan çıkmış bir bakır sahanla orta yaşlı kadın geldi." (Osman Cemal Kaygılı)
-
Aldatıcı görünüş
-
Sövme, küfür
-
[isim]
Atom numarası 50, atom ağırlığı 118,7, yoğunluğu 7,29 olan, 232 °C'de eriyen, gümüş beyazlığında, kolay işlenebilen, yumuşak bir element (simgesi Sn)
- KALIK
-
-
Kalmış, artmış
-
Eskimiş
-
Evlenme çağı geçmiş, evde kalmış (kız)
-
Eksik, noksan
-
Kalmış, artmış
- KALAK
-
-
[isim]
Burun, burun ucu
-
Gelin tacı
-
Tezek yığını
-
[isim]
Burun, burun ucu
- İŞKAL
- ...
- ÇAKAL
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Etoburlardan, sürü hâlinde yaşayan, kurttan küçük bir yaban hayvanı (Canis aureus)
-
Kurnaz, yalancı, düzenci, aşağılık kimse
-
[sıfat]
Titiz, huysuz, görgüsüz
-
[isim]
Etoburlardan, sürü hâlinde yaşayan, kurttan küçük bir yaban hayvanı (Canis aureus)
- KALEM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yazma, çizme vb. işlerde kullanılan çeşitli biçimlerde araç
- "Kâğıt, kalem, mürekkep, hepsi masanın üstündedir." (Falih Rıfkı Atay)
- "Namık Kemal'in tek başına kalem oynattığı alanlarda başyazarlar, fıkra yazarları, sanat eleştiricileri yetişir." (Necati Cumalı)
- "Söylediklerinin içinde kaleme gelir bir lakırtı yoktu." (Haldun Taner)
- "Hemen kaleme sarıldı. Bir hafta her gece çalışmak suretiyle hikâyesini bitirdi." (Halide Edip Adıvar)
-
Resmî kuruluşlarda yazı işlerinin görüldüğü yer
- "Bütün bizim kalem böyle, geçen gün de Sıtkı Efendi o kör herifin istifasını kaybetti." (Memduh Şevket Esendal)
- "Kaleminden kan damlayan kavgacı yazarları sevmiyordu." (Tarık Buğra)
-
Yontma işlerinde kullanılan ucu sivri veya keskin araç
- "Taşçı kalemi."
- "Oymacı kalemi."
-
Çeşit, tür
- "Üç kalem erzak."
- "Beş kalem ilaç."
-
Bazı deyimlerde yazı
- "Kaleme almak."
- "Kaleme gelmemek."
-
Yazar
- "Edebiyatımızın usta kalemlerinden..."
-
[isim]
Yazma, çizme vb. işlerde kullanılan çeşitli biçimlerde araç
- KALFA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Aşaması çırakla usta arasında bulunan zanaatçı
- "Beyoğlu'nda Caddeikebir'de kunduracı kalfası olarak hayata girdi." (Halide Edip Adıvar)
-
Mimar yardımcısı
-
Saraylarda ve büyük konaklarda halayıkların başında bulunan kadın
-
İptidailerde hoca yardımcısı
-
Çocukları evlerinden alarak okula, okuldan evlerine götüren kimse
- "Evin içinde, yaşlı bir kalfa ve bir besleme ile kalmıştık." (Sermet Muhtar Alus)
-
[isim]
Aşaması çırakla usta arasında bulunan zanaatçı
- KALYA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Sadeyağ ile pişirilen bir çeşit kabak veya patlıcan yemeği
-
[isim]
Sadeyağ ile pişirilen bir çeşit kabak veya patlıcan yemeği
- KALIÇ
-
-
[isim]
Orak
-
[isim]
Orak
- SAKAL
-
-
[isim]
Yetişkin erkeklerde yanak ve alt çenede çıkan kılların tümü
- "Sakalı kır, yaşı elliyi aşkın fakat dinçti." (Falih Rıfkı Atay)
- "Yaşıtlarının hemen hepsi sakal koyuverdi." (Yusuf Ziya Ortaç)
- "Yumuşak durmak, yalvarmak, sakalı ele vermek demektir, sonra artık evin idaresi ne olacak?" (Memduh Şevket Esendal)
- "Sakalına göre tarak vurdum. Oğlunun çok selamı var dedim. Tarla icarlarını toplar, kendi elleriyle verir dedim." (Orhan Kemal)
-
Bazı hayvanlarda çene altında bulunan kılların tümü
-
Gemi karinasında oluşan yosun, yapışan midye vb. yabancı madde
-
[isim]
Yetişkin erkeklerde yanak ve alt çenede çıkan kılların tümü
- KALMA
-
-
[isim]
Kalmak işi
-
[sıfat]
Herhangi bir kimseden veya bir dönemden kalmış olan
- "Eskiden kalma bir anıt."
-
[isim]
Kalmak işi
- LOKAL
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[sıfat]
Yöresel
-
Yerel
- "Lokal anestezi."
-
[isim]
Dernekevi
- "Siyasal kuruluşların lokallerini yakıp yıkmaya kalkacaklardır." (Necati Cumalı)
-
[isim]
Müzikli eğlencelerin yapıldığı yer, gece kulübü
- "Onlarla beraber Beyoğlu lokanta ve gece lokallerine büsbütün başka bir üslup geldi." (Falih Rıfkı Atay)
-
[sıfat]
Yöresel
- KALAN
-
-
[sıfat]
Kalma işini yapan
-
Artan, mütebaki
- "Kalan on lirayı Aliş'e verdim." (Halikarnas Balıkçısı)
-
[isim]
Bir çıkarmanın sonucu
-
[isim]
Bölme işleminde bölünenden artan sayı
-
[sıfat]
Kalma işini yapan
- ÇOKAL
-
-
[isim]
Savaşlarda giyilen zırh
-
[isim]
Savaşlarda giyilen zırh
- VOKAL
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[sıfat]
Sesle ilgili
-
[isim]
İyi işlenmiş, düzenlenmiş ses
-
[sıfat]
Sesle ilgili
- KALIT
-
-
[isim]
Miras
-
Kalıtım yoluyla geçmiş olan şey
-
Görenekler yoluyla yerleşmiş olan tutum veya davranış biçimi
-
[isim]
Miras
- KALBİ
- ...
- KALAS
-
-
[isim]
Kalın biçilmiş uzun tahta
-
Ahşap yapılarda kiriş olarak kullanılan kalın biçilmiş uzun tahta
-
[sıfat]
Kaba, anlayışsız kimse, kereste
- "Önümüze geçen pahalı bir Alman arabasıydı, direksiyonundaki de bir başka kalas." (Sulhi Dölek)
-
[isim]
Kalın biçilmiş uzun tahta
- EŞKAL
- ...