İçinde as olan 6 harfli 190 kelime var. İçerisinde AS bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında as olan kelimeler listesine ya da Sonu as ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- KASABA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Şehirden küçük, köyden büyük, henüz kırsal özelliklerini yitirmemiş olan yerleşim merkezi, belde
- "Alayın bir ucu mezarlığa vardığı hâlde öteki ucu daha kasabanın dar sokaklarında birbirini eziyordu." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Şehirden küçük, köyden büyük, henüz kırsal özelliklerini yitirmemiş olan yerleşim merkezi, belde
- HASILA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir işten elde edilen sonuç
-
[isim]
Bir işten elde edilen sonuç
- NASSAU
- ...
- ASORTİ
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[sıfat]
Birbirine uygun, birbirini tutar renk ve yapıda olan (giysi)
- "Kendi tüyleri ile hiç asorti olmayan ekose bir yelek giymiş." (Haldun Taner)
-
[sıfat]
Birbirine uygun, birbirini tutar renk ve yapıda olan (giysi)
- ASMALI
-
-
[sıfat]
Asması olan
- "Asmalı bahçe."
-
[sıfat]
Asması olan
- BASTON
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Yürürken dayanmaya yarayan, ağaç veya metalden yapılan araç
- "İsmet yengemin topal babası bastonunu yere vurdu." (Tarık Dursun K)
- "Omuzlarını kısıyor, kafasını dimdik tutuyor, baston yutmuş gibi katılaşıyor." (Memduh Şevket Esendal)
-
Geminin baş tarafındaki yatık direğin dışarıya doğru uzanan parçası
- "Gemi bastonunun altında dalga kalabalığı birikip kabarıyordu." (Halikarnas Balıkçısı)
-
[isim]
Yürürken dayanmaya yarayan, ağaç veya metalden yapılan araç
- ASETİK
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[sıfat]
Sirkeyle ilgili, sirkeyle aynı özellikleri taşıyan
-
[sıfat]
Sirkeyle ilgili, sirkeyle aynı özellikleri taşıyan
- HASEKİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Osmanlı Devleti'nde bir görevde eskimiş olanlara verilen unvan
-
Bostancı ocağının küçük dereceli subayları
-
Osmanlı sarayında karavaşlar arasından seçilen padişah gözdesi
-
[isim]
Osmanlı Devleti'nde bir görevde eskimiş olanlara verilen unvan
- HÜLASA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Özet, fezleke
- "Bir kadınlık tarihi hülasası yapacak değiliz." (Falih Rıfkı Atay)
- "Demek ki hülasa ediyorum, turizm İstanbul'un büyük bir şansı olur." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
Öz
- "Karaciğer hülasası."
-
[zarf]
Kısacası
- "O vakit küt küt kalbim atmaya başlıyor, hülasa acayip bir vaziyet." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Herhangi bir maddenin, alkol, eter vb. bir eritici ile ayrılmış veya başka bir yol ile elde edilmiş etkili özü
- "Kınakına hülasası."
-
[isim]
Özet, fezleke
- PASKAL
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[sıfat]
İnsanı güldürüp eğlendiren
- "Ne paskal adam!"
-
[sıfat]
İnsanı güldürüp eğlendiren
- TASVİP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir düşünce veya davranışın doğru olduğunu belirtme, onama, uygun bulma
- "... uykusuz geceler geçiyor, yaptığı planı Alman askerî komisyonu derhâl tasvip ediyor." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
Bir düşünce veya davranışın doğru olduğunu belirtme, onama, uygun bulma
- HASRET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Özlem
- "Vatan ve kardeş hasretini birbirimizde gideriyoruz." (Haldun Taner)
- "Ada'ya gelince İstanbul'u özler ve oraya gidince Ada'ya hasret çekerdi." (Abdülhak Şinasi Hisar)
- "Sonra ver elini ana baba ocağı. Hem hasret giderecektim hem de ruhumla dinlenecektim." (Cahit Uçuk)
- "Ben dört sene onun hasretini çektim." (Aka Gündüz)
-
[isim]
Özlem
- VASATİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Ortalama
- "Tıp kongresi, yaşlılık ve vasati insan ömrü üzerine eğilmiş." (Burhan Felek)
-
[sıfat]
Ortalama
- GASSAL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Ölü yıkayıcı
-
[isim]
Ölü yıkayıcı
- RAKKAS
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Sarkaç
- "... rakkasın çıkardığı o muntazam tak tuklar, gündüzkinden birkaç derece daha büyümüş gibi işitiliyordu." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
Raksı meslek edinmiş erkek
-
[isim]
Sarkaç
- BALAST
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Demir yollarında traverslerin altına, şoselerde düzeltilmiş toprak üzerine döşenen taş kırıkları
-
Safra
-
[isim]
Demir yollarında traverslerin altına, şoselerde düzeltilmiş toprak üzerine döşenen taş kırıkları
- KASMAK
-
-
Kasları gergin duruma getirmek
- "Karaköy civarını kasıp kavuran iki serseri çocuğu enselerinden yakalayıp huzuruna getirmiştim." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[-i]
Kısaltmak
- "Derhâl asabi, ince, deli sesi çınlamaya başlar, etrafı kasıp kavurur ve kıyametleri koparırdı." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
Daraltmak
- "Dışarıda ortalığı kasıp kavuran bir ayaz vardı." (Cahit Uçuk)
-
Baskısı altında tutmak
-
Kasları gergin duruma getirmek
- KLASÖR
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Yazılı kâğıtları düzenli ve sıralı bir biçimde korumak için kullanılan mukavva veya plastikten telli kap, cilbent, sıralaç
-
[isim]
Yazılı kâğıtları düzenli ve sıralı bir biçimde korumak için kullanılan mukavva veya plastikten telli kap, cilbent, sıralaç
- MASTUR
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[sıfat]
Mastor
-
[sıfat]
Mastor
- ANASIR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Ögeler
-
[isim]
Ögeler