Başında ge olan 6 harfli 50 kelime var. Ge ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde ge olan kelimeler listesine ya da sonu ge ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.

Karmaşık harflerden başında ge bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

GERZEK

  1. [sıfat] Geri zekâlı

GENZEL

  1. [sıfat] Genizsil

GEÇMEK

  1. [-e] Bir yerden başka bir yere gitmek
    • "Elindeki kitabı bırakıp bulundukları odaya geçtim." (Tarık Buğra)
    • "Biz ev yaptırdık ama sen bize bakma; bizim paramız vardı. Geç efendim geç; bu işler sizin gibilerin harcı değil." (Nazım Kurşunlu)
    • "Onun geçtiği yollardan geçtiğim için tahminlerim biraz daha kolaylaşıyor." (Haldun Taner)
  2. [-den] Bir yandan girip diğer yandan çıkmak
    • "İplik iğne deliğinden zor geçti."
  3. [-den] Yol, araç veya akarsu bir yerin yakınından veya içinden gitmek
    • "Eve giderken sizin sokaktan geçeriz."
  4. [-den] Bir duruma uğramak, konu olmak
    • "Dayaktan geçmek. Muayeneden geçmek."
  5. [-den] Bırakmak, vazgeçmek
    • "Huylu huyundan geçmez."
  6. [-de] Yaşamak
  7. [-den] Bir şeyi bundan böyle yapma durumunda olmamak
    • "Hakkın var... Ne çare ki bizden geçti, diye söyleniyor." (Reşat Nuri Güntekin)
  8. [-de] Olmak, vuku bulmak, cereyan etmek
    • "Bu odanın içinde geçen aşk anları artık çok uzaklardaydı." (Atilla İlhan)
  9. [-i] Hastalık bulaşmak, sirayet etmek
    • "Hastalık bana ondan geçti."
  10. [-den] Herhangi bir durum, soya çekim yoluyla birinde görünmek
    • "Bu titizlik ona babasından geçmiş."
  11. [-den] Bulunduğu yeri veya konumu değiştirmek
  12. Bir yeri aşmak, öbür yana ulaşmak
    • "İstanbul'a geçecek değil, parmağımı kımıldatacak takatim yok." (Sermet Muhtar Alus)
  13. Yerini bırakıp başka yer almak
  14. [-den] Bir konu üzerinde veya bir yerde çalışmış olmak
    • "Şimdiki tuluat artistlerinin çoğu oradan geçtiler." (Sait Faik Abasıyanık)
  15. Etki yapmak, işlemek
    • "Soğuk, ciğerime geçti. Başına güneş geçmiş."
  16. Görev almak
    • "İktidara geçmek."
  17. Kalmak, devrolmak
  18. [-i] Geride bırakmak, aşmak
    • "Bizim yelkenli vapuru geçecek. Ordu sınırı geçti. Çocuğun boyu babasını geçti."
  19. [nsz] Tükenmek, bitmek, sona ermek
    • "Yavaş yavaş bu hırs geçer." (Falih Rıfkı Atay)
  20. [-i] Üstünlük sağlamak
  21. [-i] Söylemeden veya bitirmeden atlamak
    • "O meseleyi geçelim. O bahsi geç!"
  22. [-i] Zamanı aşmak, geride bırakmak
    • "Şehzadebaşı'na geldikleri zaman saat onu geçiyordu." (Peyami Safa)
  23. [-le] Harcamak
    • "Bütün günüm seni takip etmekle geçti." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  24. [-i] Bir müzik parçasını meşk ederek öğrenmek, çalmak veya söylemek
  25. [-i] Birinden meşk etmek
    • "Bu şarkıyı kimden geçtiniz."
  26. Haberi bir iletişim aracı ile bildirmek
    • "Ankara haberlerini gazetesine geçiyormuş."
  27. [nsz] Sönmek
    • "Ocak sönmüş, koru bile geçmişti." (Nabizade Nazım)
  28. Yazılmak, girmek
    • "Tarihe geçmek. Kitaba geçmek."
  29. [nsz] Sürümü olmak, satılmak
  30. [-i] Konuşmada sözü geçmek veya basında yer almak
    • "Kısa süren bir hastalıktan sonra göçüp gideceğini hissetmiş hatta ölümünün gazetelere bile geçmemesini istemişti..." (Halide Edip Adıvar)
  31. [nsz] Kullanımda olmak, tedavülde olmak
    • "Bu para artık geçmiyor."
  32. [nsz] Kabul edilemez olmak
    • "Senin paran burada geçmez."
  33. [nsz] Okulda, sınavda başarı göstermek
    • "Çocuk bu yıl geçti."
  34. Bir yere gidip oturmak
  35. [nsz] Çok bekletilmekten çürümeye yüz tutmak
    • "Bu karpuz geçmiş."
  36. [nsz] Sıyrılmak, kurtulmak, işin içinden çıkmak
    • "Görmedim dedi, geçti."
  37. [yardımcı fiil] Bazı kelimelerle birleşik fiil yapar
    • "lska geçmek. Diskur geçmek."
  38. [-i] Çekiştirmek, yermek
    • "Beni sana geçmişler / Vallahi ben demedim." (Halk türküsü)

GEVEZE

  1. [sıfat] Çok konuşan, çenesi düşük, lafçı, lafazan, zevzek, lakırtı ebesi, ağız kavafı, lakırtı kavafı
    • "Öyle geveze ki ben sormadan anlatmaya başladı." (Haldun Taner)
  2. Sır saklamayan, boşboğaz
    • "Haydi çocuklar ... şu gevezenin yalanını ortaya vurmak için çıkalım." (Peyami Safa)

GETİRİ

  1. [isim] Faiz
    • "Yıllık getiri."
  2. Kazanç
  3. Yarar
    • "Bu çalışmanın bana getirisi çok oldu."

GERDEK

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Gelin ve damadın düğün gecesi baş başa kalmaları ve ilk kez birlikte olmaları
  2. Zifaf
    • "İki yüz yaşına bastıktan sonra mı gerdek sefası süreceğiz acaba?" (Falih Rıfkı Atay)

GERMEN

Kelime Kökeni : Latince

  1. [isim] Canlı yaratıklarda gametlere dayanan ve gametlerle taşınan üreme ögelerinin tümü

GENZEK

  1. [sıfat] Genizden konuşan

GERGEF

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Üzerine kumaş gerilerek nakış işlemeye yarar, çoğu dikdörtgen biçiminde olan çerçeve

GERİLİ

  1. [sıfat] Gerilmiş olan

GEZGİN

  1. Gezmek, tanımak, görmek, dinlenmek amacıyla geziye çıkan (kimse), gezici, gezmen, seyyah

GEDMEK

  1. [-i] Gedik açmak, çentmek, delmek

GEÇELİ

  1. [sıfat] Geçesi (II) olan
    • "Balat kapısından girdim içeri / Boliçeler oturmuş iki geçeli." (Halk türküsü)

GEÇMİŞ

  1. [sıfat] Geçme işini yapmış
    • "Geçmiş olsun ağabey, ne oldu sana böyle?" (Osman Cemal Kaygılı)
  2. Zaman bakımından geride kalmış
    • "Bu eski sesler içinde geçmiş zamanlar uyuyor, uyanıyor, geriniyor, yaşıyor gibidir." (Abdülhak Şinasi Hisar)
  3. Çürümeye yüz tutmuş
  4. [isim] Bugüne göre geride kalmış olan zaman, mazi
    • "Onlar bu davranışlarıyla geçmişte sadece huzursuzluk yarattı." (Necati Cumalı)
  5. [isim] Arkada kalan hayat, mazi
    • "Perde perde örtülü olan eski bir geçmişten kulaklarına garip bir fısıltı gelmişti." (Osman Cemal Kaygılı)
  6. [isim] Birinin ölmüş ana, baba ve yakınları
    • "Senin de yedi göbek geçmişine rahmet okusun ha?" (Memduh Şevket Esendal)

GERDAN

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Vücudun omuzlarla baş arasında kalan ön bölümü
    • "Başını geri atıp gerdanını olanca beyazlığıyla göstererek sarsıla sarsıla güldü." (Haldun Taner)
    • "Avrupa tiyatrosunda işveli gerdan kırışları, meşhur kantolarıyla, ortalığı kırıp geçirdiği zamanlar!" (Atilla İlhan)
  2. Şişmanlarda çenenin altındaki tombulluk
    • "Sivri çenenin altında iki kat bir gerdan." (Aka Gündüz)
  3. Kesim hayvanlarında boyun

GEHGEH

  1. [isim] Bu söz "nöbetli bir hastalığa yakalanmak" anlamında kullanılan gehgeh tutmak deyiminde geçen bir söz
    • "(şeftali) O da ateşli hastalıklara birebir ama gehgeh tutana yani nöbetli hastalığa yakalananlara nice yüz kez bin bela getirir." (Salâh Birsel)

GELEME

  1. [isim] İki yıl sürülmeyen, boş tarla

GEZMEN

  1. [sıfat] Gezgin
    • "Doğrusu tarihçiler, ... özellikle de İstanbul'a gelen gezmenler, Uludağ'ın İstanbul'dan kolayca görüldüğüne inanmışlardır." (Salâh Birsel)

GELMİÇ

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] İri balıklarda kılçık durumunda olan kemik

GENLİK

  1. [isim] Genişlik
  2. Dalga genliği
  3. Bolluk, refah

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü