Başında ışık olan 18 kelime var. Işık ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde ışık olan kelimeler listesine ya da sonu ışık ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında ışık bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
IŞIKLANDIRILMAK
IŞIKLANDIRILMA
IŞIKLANDIRMAK
IŞIKLANDIRMA
IŞIKLANMAK, IŞIKSIZLIK
IŞIKÇILIK, IŞIKKESEN, IŞIKLAMAK, IŞIKLANMA, IŞIKLILIK, IŞIKÖLÇER
IŞIKLAMA
IŞIKLIK, IŞIKSIZ
IŞIKÇI, IŞIKLI
IŞIK
I I K Ş Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
4 Harfli Kelimeler
IŞIK, IŞKI
3 Harfli Kelimeler
KIŞ, ŞIK
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- IŞIKLANDIRILMAK
-
-
[nsz]
Işıklandırılma işi yapılmak veya ışıklanması sağlanmak
-
[nsz]
Işıklandırılma işi yapılmak veya ışıklanması sağlanmak
- IŞIKLANDIRILMA
-
-
[isim]
Işıklandırılmak işi
-
[isim]
Işıklandırılmak işi
- IŞIKLANDIRMAK
-
-
[-i]
Işıklı duruma getirmek, aydınlatmak
-
[-i]
Işıklı duruma getirmek, aydınlatmak
- IŞIKLANDIRMA
-
-
[isim]
Işıklandırmak işi, aydınlatma
- "Anıtkabir'in ışıklandırma düzeni."
-
[isim]
Işıklandırmak işi, aydınlatma
- IŞIKLANMAK
-
-
[nsz]
Işıklı duruma gelmek, aydınlanmak, ışımak
- "Durum aynı kaldığı hâlde, onun duruma bakış açısı ışıklanır ve sevimli kahkahalarını atmaya başlardı." (Haldun Taner)
-
[nsz]
Işıklı duruma gelmek, aydınlanmak, ışımak
- IŞIKSIZLIK
-
-
[isim]
Işıksız, ışıktan yoksun olma durumu
- "Oradaki karanlık ışıksızlıktan gelme maddi bir karanlık değil." (Azra Erhat)
-
[isim]
Işıksız, ışıktan yoksun olma durumu
- IŞIKLILIK
-
-
[isim]
Bir optik cihazda, cisme çıplak gözle veya cihazla bakıldığında ağ tabakadaki birim yüzeyi etkileyen ışık miktarları arasındaki oran
-
[isim]
Bir optik cihazda, cisme çıplak gözle veya cihazla bakıldığında ağ tabakadaki birim yüzeyi etkileyen ışık miktarları arasındaki oran
- IŞIKÇILIK
-
-
[isim]
Işıkçının işi veya mesleği
-
[isim]
Işıkçının işi veya mesleği
- IŞIKKESEN
-
-
[isim]
Karanlık odalara girip çıkarken bu yerlere ışık sızmasını önleyen düzen
-
[isim]
Karanlık odalara girip çıkarken bu yerlere ışık sızmasını önleyen düzen
- IŞIKLANMA
-
-
[isim]
Işıklanmak işi
-
[isim]
Işıklanmak işi
- IŞIKLAMAK
- ...
- IŞIKÖLÇER
-
-
[isim]
Işık şiddetini veya enerjisini ölçen araç, fotometre
-
Bir ışık kaynağının, belli uzaklıkta oluşturduğu aydınlığı ölçme işinde kullanılan araç, fotometre
-
[isim]
Işık şiddetini veya enerjisini ölçen araç, fotometre
- IŞIKLAMA
-
-
[isim]
Çevirim sırasında, aydınlatılmış olan konunun görüntüsünün duyar kat üzerine belirli bir süre düşerek etkilemesi
-
[isim]
Çevirim sırasında, aydınlatılmış olan konunun görüntüsünün duyar kat üzerine belirli bir süre düşerek etkilemesi
- IŞIKLIK
- ...
- IŞIKSIZ
-
-
[sıfat]
Işığı olmayan, karanlık
-
[sıfat]
Işığı olmayan, karanlık
- IŞIKLI
-
-
[sıfat]
Işığı olan, aydınlık, ışıklandırılmış, nurlu, nurani
-
Neşe veren, sevinç yaratan, mutlu
- "Kara kara düşünürken, senin ışıklı mektubun geldi, değerli kızım." (Haldun Taner)
-
[sıfat]
Işığı olan, aydınlık, ışıklandırılmış, nurlu, nurani
- IŞIKÇI
-
-
[isim]
Sinema filmlerinin çekiminde veya tiyatro, opera, bale vb. gösteri sanatlarında sahnenin aydınlatılması için gerekli ışık ve elektrik işlemini düzenleyip yapan kimse
-
[isim]
Sinema filmlerinin çekiminde veya tiyatro, opera, bale vb. gösteri sanatlarında sahnenin aydınlatılması için gerekli ışık ve elektrik işlemini düzenleyip yapan kimse
- IŞIK
-
-
[isim]
Cisimleri görmeyi, renkleri ayırt etmeyi sağlayan fiziksel enerji, erke, ziya, nur, şavk
- "Okuyabilmek için kapıdaki ışık yeterli değildi." (Halide Edip Adıvar)
- "Biraz evvel bize ışık tutan sakallı adam bu hareketime dikkat etmişti." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Bir yeri aydınlatmaya yarayan araç
- "Buraya bir ışık getirin."
- "Gökalp, bu odada her gün yeni bir konuya ışık tutardı." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
Elektrik
- "On ikide ışıklar söndü."
-
Mutluluk, sevinç veya zekâdan doğan, özellikle yüzde ve gözlerde beliren parıltı
- "Bütün gözlerden manalı ışıklar sıçrıyordu." (Peyami Safa)
-
Yol gösteren, aydınlatan kimse, düşünce, eser vb
- "Sevgili Behçet Necatigil şiirimizin vazgeçilmez ışıklarından biri olarak ayrıldı aramızdan." (Necati Cumalı)
-
Yüksek derecede ısıtılan cisimlerin veya çeşitli enerji biçimleriyle uyarılan cisimlerin gaz ışı yaydığı gözle görülen ışıma
-
[isim]
Cisimleri görmeyi, renkleri ayırt etmeyi sağlayan fiziksel enerji, erke, ziya, nur, şavk