Başında üs olan 7 harfli 11 kelime var. Üs ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde üs olan kelimeler listesine ya da sonu üs ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında üs bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
S Ü Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
SÜ, ÜS
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- ÜSLUPÇU
-
-
[isim]
Üslubu beğenilen yazar
-
[isim]
Üslubu beğenilen yazar
- ÜSTYAPI
-
-
[isim]
Altyapı üzerine kurulan, oturmaya veya üretime yarayan yapıların tümü
-
Altyapı üzerinde oluşan kültür, din, sanat, felsefe, bilim, ülkü, siyasal kurumlar gibi toplumsal değerleri içeren genel kavram, altyapı karşıtı
- "Ahlakla her şeyin çözümlenemeyeceğini, ahlakın bir üstyapı olduğunu bilenlerdenim." (Haldun Taner)
-
Demir yolculukta toprak düzleme hattının ve köprü, kemer vb. sanat eserlerinin üstünde yapılan ve demir yolu hattının döşenmesini amaçlayan etkinliklerin tümü
-
Bir alaşımın mikroskop kullanmadan çıplak gözle incelenen yüzeysel tabakalarından anlaşılabilen genel yapısı
-
[isim]
Altyapı üzerine kurulan, oturmaya veya üretime yarayan yapıların tümü
- ÜSLENME
-
-
[isim]
Üslenmek işi
-
[isim]
Üslenmek işi
- ÜSTENCİ
-
-
[isim]
Yüklenici
-
[isim]
Yüklenici
- ÜSLUPLU
-
-
[sıfat]
Üslubu olan
- "On dokuzuncu asırda aşk, ömrünü üsluplu salonlarda geçirir oldu." (Falih Rıfkı Atay)
-
[sıfat]
Üslubu olan
- ÜSKÜDAR
- ...
- ÜSTATÇA
-
-
[zarf]
Üstat gibi, üstadın yaptığına benzer, üstadane
-
[zarf]
Üstat gibi, üstadın yaptığına benzer, üstadane
- ÜSTÜBEÇ
-
-
[isim]
Boyacılıkta kullanılan zehirli, bazik kurşun karbonat
- "Gündüz yüzünün kızıllığını örtmek için sürdüğü kalın pudra tabakası âdeta bir üstübeç maskesini hatırlatıyordu." (Halide Edip Adıvar)
-
[isim]
Boyacılıkta kullanılan zehirli, bazik kurşun karbonat
- ÜSLENİŞ
- ...
- ÜSTENME
-
-
[isim]
Üstenmek işi, taahhüt, angajman
- "Kimseyle bu türlü alışverişim yoktu. Kimsenin üstenmesi, girdisi çıktısı, alacağı, borcu ile uğraşmak istemiyordum." (Necati Cumalı)
-
[isim]
Üstenmek işi, taahhüt, angajman
- ÜSTELİK
-
-
[zarf]
Ayrıca, bir de, bundan başka
- "Üstelik bu sene dimağımda büyük bir yorgunluk duyuyorum." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
[sıfat]
Güçlü, kuvvetli, sağlam
- "Benim sesim ondan daha üsteliktir!" (Osman Cemal Kaygılı)
-
[isim]
Üste verilen şey, fark
- "Saatimi bu kalemle değiştirdim, bin lira da üstelik aldım."
-
[zarf]
Ayrıca, bir de, bundan başka