İçinde uşak olan 21 kelime var. İçerisinde UŞAK bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında uşak olan kelimeler listesine ya da Sonu uşak ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
YUMUŞAKLAŞMAK
YUMUŞAKÇALAR, YUMUŞAKLAŞMA
KUŞAKLANMAK
DUŞAKLAMAK, KUŞAKLAMAK, KUŞAKLANMA, YUMUŞAKLIK
DUŞAKLAMA, KUŞAKLAMA, UŞAKKAPAN, UŞAKLILIK, YUMUŞAKÇA
KUŞAKSIZ
KUŞAKLI, UŞAKLIK, YUMUŞAK
UŞAKLI
DUŞAK, KUŞAK
UŞAK
A K U Ş Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
4 Harfli Kelimeler
UŞAK
3 Harfli Kelimeler
AŞK, KAŞ, KUŞ, ŞAK, ŞUA
2 Harfli Kelimeler
AK, AŞ, ŞU
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- YUMUŞAKLAŞMAK
-
-
[nsz]
Yumuşak bir duruma gelmek, yumuşamak
-
[nsz]
Yumuşak bir duruma gelmek, yumuşamak
- YUMUŞAKLAŞMA
-
-
[isim]
Yumuşaklaşmak işi veya durumu
-
[isim]
Yumuşaklaşmak işi veya durumu
- YUMUŞAKÇALAR
-
-
[isim]
Çoğu suda yaşayan, omurgasız, yumuşak olan vücutları kabuk denilen sert, kalkerli bir örtü ile kaplı hayvanlar şubesi
-
[isim]
Çoğu suda yaşayan, omurgasız, yumuşak olan vücutları kabuk denilen sert, kalkerli bir örtü ile kaplı hayvanlar şubesi
- KUŞAKLANMAK
-
-
[nsz]
Kuşaklama işine konu olmak
-
Çepeçevre sarılmak
- "İstanbul, gecenin karanlığını bir cadde genişliğinde delip geçen bir ışık çemberiyle kuşaklanmıştı." (Falih Rıfkı Atay)
-
[nsz]
Kuşaklama işine konu olmak
- KUŞAKLAMAK
-
-
[-i]
Kuşaklarla sağlamlaştırmak
-
[-i]
Kuşaklarla sağlamlaştırmak
- YUMUŞAKLIK
-
-
[isim]
Yumuşak olma durumu
- "Göğsünde ilk defa bir kadın vücudunun sıcaklığını, yumuşaklığını hissediyordu." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Ilımlı, iyi davranma, mülayemet
-
[isim]
Yumuşak olma durumu
- KUŞAKLANMA
-
-
[isim]
Kuşaklanmak durumu
-
[isim]
Kuşaklanmak durumu
- DUŞAKLAMAK
-
-
[-i]
Hayvanın iki ayağını duşakla bağlamak, kösteklemek
-
[-i]
Hayvanın iki ayağını duşakla bağlamak, kösteklemek
- DUŞAKLAMA
-
-
[isim]
Duşaklamak işi
-
[isim]
Duşaklamak işi
- YUMUŞAKÇA
-
-
[isim]
Yumuşak vücutlu, omurgasız hayvan
-
[sıfat]
Biraz yumuşak
-
[zarf]
Yumuşak bir biçimde
- "Belinden kavrayıp demin çıktığı kapıdan içeriye yumuşakça sürükledim." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
Yumuşak vücutlu, omurgasız hayvan
- UŞAKLILIK
- ...
- KUŞAKLAMA
-
-
[isim]
Kuşaklamak işi veya biçimi
-
[zarf]
Kuşak biçimini andırarak
- "Duvarın içine kuşaklama, bir ağaç koymalı."
-
[isim]
Kuşaklamak işi veya biçimi
- UŞAKKAPAN
-
-
[isim]
Bebekleri kaldırdığı söylenen bir cins akbaba
-
[isim]
Bebekleri kaldırdığı söylenen bir cins akbaba
- KUŞAKSIZ
-
-
[sıfat]
Kuşağı olmayan
-
[sıfat]
Kuşağı olmayan
- KUŞAKLI
-
-
[sıfat]
Kuşağı olan
- "Kıpkızıl ve gırtlaktan aşağı kuşaklı gömlek, tuhaf bir kasket ve elde silah!" (Aka Gündüz)
-
[sıfat]
Kuşağı olan
- YUMUŞAK
-
-
[sıfat]
Dokunulduğunda veya üzerine basıldığında çukurlaşan, eski biçimini kaybeden, katı karşıtı
- "Pamuk yumuşaktır."
-
Kolaylıkla bükülen, buruşmayan, sert karşıtı
- "Yaş dallar yumuşak olur. Yumuşak kumaş."
-
Dokunulduğunda hoş bir duygu uyandıran
- "... yumuşak lepiska saçlarına amiyane bir perişanlık gelmişti." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Kolaylıkla işlenebilen
- "Uzun gagasını yumuşak topraklara sokar, otların kökündeki yaşlığı emerek yaşarmış." (Memduh Şevket Esendal)
-
Kolay çiğnenen, kolay kesilen
- "Yumuşak ekmek."
-
Ilıman (iklim), sert karşıtı
- "Yumuşak iklim. Yumuşak hava."
-
Kaba, hırçın, sert olmayan, kolay yola gelen, uysal
-
Okşayıcı, tatlı, hoş
- "Gözleri yan aralık, kirpiklerinin arasından bana her zamanki yumuşak, tatlı, sonsuz şefkatiyle bakıyor." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
Sessiz, hafif
- "Onun içinde mutlaka sönüp yanan gizli yumuşak ışıklarla fosforlu bir parıldayış vardır." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
Ötümlü
-
[sıfat]
Dokunulduğunda veya üzerine basıldığında çukurlaşan, eski biçimini kaybeden, katı karşıtı
- UŞAKLIK
-
-
[isim]
Uşak olma durumu
- "Uşaklık, ayvazlık istihkakın yokken bu rütbeye gelmişsin." (Namık Kemal)
-
Birinin, kendi öz saygısı pahasına başkasına yaptığı hizmet
-
[isim]
Uşak olma durumu
- UŞAKLI
- ...
- DUŞAK
-
-
[isim]
Hayvanın iki ayağını iple bağlayarak yapılan köstek
-
[isim]
Hayvanın iki ayağını iple bağlayarak yapılan köstek
- KUŞAK
-
-
[isim]
Bele sarılan uzun ve enli kumaş
- "Kuşağının arasından bir iri tütün tabakası çıkarıp bana uzattıktan sonra..." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Sağlamlığını artırmak için bir şeyin çevresine geçirilen ağaçtan veya metalden bağ
-
Yeryüzünde veya herhangi bir gök cisminde belli şartları sağlayan bölge
- "İklim kuşakları. Zaman kuşakları."
-
Yeryüzünün kutuplar, kutup daireleri ve dönencelerle belirlenen beş bölümünden her biri, küre kuşağı
- "Isı kuşak."
-
Yaklaşık olarak aynı yıllarda doğmuş, aynı çağın şartlarını, dolayısıyla birbirine benzer sıkıntıları, kaderleri paylaşmış, benzer ödevlerle yükümlü olmuş kişilerin topluluğu
- "Sanat kuşağı."
-
Bir küre yüzeyi, paralel iki düzlemle kesildiğinde iki kesitin arasında kalan bölüm
-
Henüz birleştirilmemiş ses ve görüntü taşıyan filmler
-
Televizyonda programlar için ayrılmış özel zaman dilimi
- "Çizgi film kuşağı."
-
Yaklaşık olarak yirmi beş, otuz yıllık yaş kümelerini oluşturan bireyler öbeği, göbek, nesil, batın, jenerasyon
- "Bugünkü kuşak benim kuşağımın bir hikâyesini dinlemelidir." (Falih Rıfkı Atay)
-
[isim]
Bele sarılan uzun ve enli kumaş