Başında çe olan 8 harfli 69 kelime var. Çe ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde çe olan kelimeler listesine ya da sonu çe ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında çe bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- ÇEKİŞMEK
-
-
[nsz]
İki yönünden karşılıklı çekmek
- "Halat çekişmek."
- "Burada sekiz kuruşluk bir mal için benimle çekişe çekişe pazarlık edersin." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
Bir şeyi birbirine karşı çekmek
- "Bıçak çekişmek."
-
Aralarında ad, niyet, kâğıt veya piyango çekmek
- "Kura çekiştiler."
-
Ağız kavgası etmek
- "Seninle çekişmek lazım, büyük hareketlerin manasını anlamıyorsun." (Peyami Safa)
-
Üstün gelmek için karşılıklı çabalamak
- "Takımımız birincilik için çekişiyor."
-
[nsz]
İki yönünden karşılıklı çekmek
- ÇEMBERLİ
-
-
[sıfat]
Çemberi olan
-
Çember geçirilmiş olan
- "Köşelerde ağır, ceviz ağacından yapılmış, demir çemberli mezarlar duruyor." (Ömer Seyfettin)
-
[sıfat]
Çemberi olan
- ÇEVRESEL
-
-
[sıfat]
Çevre ile ilgili
-
[sıfat]
Çevre ile ilgili
- ÇEKİMSER
-
-
[sıfat]
Oy vermekten, eğilim göstermekten veya bir şey yapmaktan kaçınan, kararsız, taraf olmayan (kimse), müstenkif
-
[sıfat]
Oy vermekten, eğilim göstermekten veya bir şey yapmaktan kaçınan, kararsız, taraf olmayan (kimse), müstenkif
- ÇELEBİCE
-
-
[sıfat]
Çelebiye yakışır, çelebi gibi
-
[zarf]
Çelebiye yakışır biçimde
-
[sıfat]
Çelebiye yakışır, çelebi gibi
- ÇEKİRDEK
-
-
[isim]
Etli meyvelerin içinde bir veya birden çok bulunan, çoğu sert bir kabukla kaplı tohum
- "Kayısı çekirdeği. Zeytin çekirdeği. Karpuz çekirdeği."
- "Siz çekirdekten yetişme bir gazetecisiniz." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Yenmek için satılan kabak veya ayçiçeği tohumu
- "Şimdi bir sinemada kabak çekirdeği yiyorlar." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Ağaçlarda soyulmayan bölüm
-
Bir hücrenin merkezini oluşturan cisimcik
- "İnsan kanındaki alyuvarlar, çekirdeği olmayan hücrelerdir."
-
Atom çekirdeği
-
Kuyumculukta kullanılan ve 5 cgr'a eşit olan ağırlık ölçüsü
-
[sıfat]
Bir şeyin temelini oluşturan, öz, nüve
- "Çekirdek kadro."
-
[isim]
Etli meyvelerin içinde bir veya birden çok bulunan, çoğu sert bir kabukla kaplı tohum
- ÇELDİRME
-
-
[isim]
Çeldirmek işi
-
[isim]
Çeldirmek işi
- ÇEVİRMEK
-
-
[-i]
Bir şeyin yönünü değiştirmek
- "Nefes nefese koşan anneme, başını çevirmeden cevap verdi." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
Öteki yüzünü görünür duruma getirmek
- "Sermet defterinin yapraklarını çeviriyordu." (Ömer Seyfettin)
-
Döndürerek hareket ettirmek
- "Resimleri albüme yapıştırırken kocası da radyonun düğmesini çevirdi." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Yönetmek, idare etmek
- "Eteği belinde, bütün evi o çeviriyor." (Haldun Taner)
-
Yolundan alıkoymak, yoldan döndürmek
- "Arkadaşı bizi çevirip evine götürdü."
-
Geri göndermek
- "Kendisine yollanan parayı çevirmiş."
-
Bir giyeceği söküp iç yüzünü dışa getirmek
-
Çevrilemek, tevil etmek
- "Sözü işine geldiği gibi çevirdi."
-
[-den]
Çeviri yapmak
- "Romanlar, hikâyeler yazar; yahut Fransızcadan çevirirmiş." (Memduh Şevket Esendal)
-
[-i]
Bir yerin çevresini bir şeyle sarmak, kuşatmak
- "Bağı duvarla çevirmek."
-
[-i]
Bir durumdan başka duruma getirmek, dönüştürmek
- "Evlerini otele çevirdiler."
-
[-den]
Bir durumdan başka duruma geçmek
-
[nsz]
Kâğıt oyunu oynamak
-
[nsz]
Hile, dolap, dalavere vb. dürüst olmayan davranışlar ortaya koymak
- "Bendenize şikâyetlerin yapılmaması, iş çevirmek isteyenlerin muvaffak olamayacaklarını bilmeleri neticesidir." (Atatürk)
-
[-i]
Kötü bir duruma getirmek
- "Adamı maskaraya çevirmek."
-
[-i]
Bir şeyin yönünü değiştirmek
- ÇEYİZLİK
-
-
[isim]
Çeyiz eşyası
- "Obanın kızları geceyi gündüze katmışlar, çeyizlikler hazırlamışlardı." (Yahya Kemal)
-
[sıfat]
Çeyiz olarak hazırlanan, çeyiz için ayrılan
-
[isim]
Çeyiz eşyası
- ÇEVİRİCİ
-
-
[isim]
Çevirmen
- "Bu kitabın çeviricisi Fransızcayı iyi bilir."
-
Anahtar
-
[isim]
Çevirmen
- ÇEVİKLİK
-
-
[isim]
Çevik olma durumu
-
Çevikçe davranış
- "Vücudundan umulmaz bir çeviklikle yerinden kalktı." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Çevik olma durumu
- ÇEKBIRAK
- ...
- ÇEKMELİK
-
-
[isim]
Yemeni vb. giyeceklerde, ayağın daha rahat girmesi için topuk üzerinde bulunan uzun çıkıntı
- "Adam, topukların ucundan yükselen çekmeliklere geçirilmiş kınnaplara bağlı yemenileri omzunun iki yanından sarkıttı." (Ayla Kutlu)
-
[isim]
Yemeni vb. giyeceklerde, ayağın daha rahat girmesi için topuk üzerinde bulunan uzun çıkıntı
- ÇEPELSİZ
-
-
[sıfat]
İçinde sap, taş, toprak vb. yabancı madde bulunmayan
-
[sıfat]
İçinde sap, taş, toprak vb. yabancı madde bulunmayan
- ÇENGİLİK
-
-
[isim]
Çenginin yaptığı iş
-
[isim]
Çenginin yaptığı iş
- ÇEMKİRME
-
-
[isim]
Çemkirmek işi
-
[isim]
Çemkirmek işi
- ÇERVİŞLİ
-
-
[sıfat]
Çervişi olan
- "Fransızların yüz türlü çervişli yemeği varsa doksan dokuzu bol sarımsaklıdır." (Aka Gündüz)
-
[sıfat]
Çervişi olan
- ÇEŞNİSİZ
-
-
[sıfat]
Çeşnisi olmayan
-
[sıfat]
Çeşnisi olmayan
- ÇEPÇEVRE
-
-
[sıfat]
Bakınız çepeçevre
-
[sıfat]
Bakınız çepeçevre
- ÇENİLEME
-
-
[isim]
Çenilemek işi
-
[isim]
Çenilemek işi