Sonunda zat olan 15 kelime var. ZAT ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde zat olan kelimeler listesine ya da başında zat olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
MÜLAHAZAT
MADERZAT, MÜSTEZAT, TEÇHİZAT
İFRAZAT, MARUZAT, MÜCAZAT, SERAZAT
BİZZAT, NEVZAT
HOZAT, MEZAT, TEZAT
AZAT
ZAT
A T Z Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
ZAT
2 Harfli Kelimeler
AT, AZ, TA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- MÜLAHAZAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Düşünceler
-
[isim]
Düşünceler
- MÜSTEZAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Her dizesine bir küçük dize eklenmiş divan edebiyatı nazım türü
-
[isim]
Her dizesine bir küçük dize eklenmiş divan edebiyatı nazım türü
- MADERZAT
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Anadan doğma
-
[sıfat]
Anadan doğma
- TEÇHİZAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Silah dışındaki savaş gereçleri, donatı
- "Silahını, teçhizatını ve hatta başındaki şapkasını bırakıp kaçıyor." (Ruşen Eşref Ünaydın)
-
[isim]
Silah dışındaki savaş gereçleri, donatı
- SERAZAT
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Serbest ve özgür
-
[sıfat]
Serbest ve özgür
- MARUZAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Mevki, makam veya yaş bakımından büyük birine sunulan, bildirilen dilek veya bilgi, sunuş
- "Size maruzatım var."
-
[isim]
Mevki, makam veya yaş bakımından büyük birine sunulan, bildirilen dilek veya bilgi, sunuş
- MÜCAZAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
İşlenen bir suçtan ötürü ceza verme
- "Her şeyde mükâfatla mücazatı, tatlıyla acıyı muvazene ederdi." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
[isim]
İşlenen bir suçtan ötürü ceza verme
- İFRAZAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Vücuttan çıkan kan, irin, ter vb. şeyler, salgılar
-
[isim]
Vücuttan çıkan kan, irin, ter vb. şeyler, salgılar
- NEVZAT
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Yeni doğan çocuk
-
[isim]
Yeni doğan çocuk
- BİZZAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[zarf]
Doğrudan doğruya kendisi
- "Vaziyeti yukardan ve bizzat takip etmek lazım geldi." (Atatürk)
-
[zarf]
Doğrudan doğruya kendisi
- HOZAT
- ...
- MEZAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Açık artırma ile satış
- "Nesi var nesi yoksa toplar, buraya getirir, mezada koyardı." (Memduh Şevket Esendal)
-
Açık artırma ile satış yapılan yer
- "Bu masayı mezattan aldım."
-
[isim]
Açık artırma ile satış
- TEZAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Karşıtlık, karşıt olma, zıtlık, çelişki, kontrast, antagonizma
- "Sanatçı çok garip ve tezatlarla dolu bir yaratıktır." (Halide Edip Adıvar)
-
Anlatımda birbirine karşıt iki sözü yan yana kullanma
-
[isim]
Karşıtlık, karşıt olma, zıtlık, çelişki, kontrast, antagonizma
- AZAT
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Serbest bırakma
- "Zavallı kuş birdenbire sendeledi, azat olduğuna inanmıyor gibi durdu." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Okullarda paydos
-
[sıfat]
Serbest bırakılmış olan
-
[isim]
Serbest bırakma
- ZAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kimse, kişi
- "Tanıdıklarımdan bir zat, meyveleri hiç sevmez." (Ahmet Haşim)
-
Kendi, öz
- "Evvelki gün gelen kadın sizi istiyor, zatınızla konuşacakmış." (Sermet Muhtar Alus)
-
[isim]
Kimse, kişi