Sonunda tu olan 56 kelime var. TU ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde tu olan kelimeler listesine ya da başında tu olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
HÜSNÜKURUNTU
BURKUNTU, BUYRULTU, CAMBULTU, CUMBURTU, DOĞRULTU, KARAKUTU, PASPARTU, SAVRUNTU, SEMİZOTU, SIÇANOTU, UÇTUUÇTU
ADAMOTU, AĞIZOTU, BOĞUNTU, BOZUNTU, BULUNTU, BURUNTU, ÇÖREOTU, COŞUNTU, DEREOTU, DUYULTU, FOKURTU, FOSURTU, GURULTU, HOMURTU, HORULTU, KOPUNTU, KOŞUNTU, KOVUNTU, KOYUNTU, KURUNTU, KUSUNTU, SONURTU, SOYUNTU, TOKURTU, TOZUNTU, VANUATU, VURUNTU
AVUNTU, DİLOTU, OKUNTU, OYUNTU, UĞULTU, UYUNTU
KUYTU, MAKTU, MUŞTU, PEŞTU, TORTU, YONTU, YORTU
KUTU, OLTU, TUTU
TU
T U Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
TU, UT
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- HÜSNÜKURUNTU
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Herhangi bir durumu safça kendinden yana iyiye yorma
- "O senin hüsnükuruntun."
-
[isim]
Herhangi bir durumu safça kendinden yana iyiye yorma
- DOĞRULTU
-
-
[isim]
Yön, istikamet
- "Eğitim ve öğretim, Atatürk ilkeleri ve inkılapları doğrultusunda ... devletin gözetim ve denetimi altında yapılır." (Anayasa)
-
Tutulan, izlenen yol
-
Paralel olmayan iki sonsuz doğruyu birbirinden ayırt ettiren durum
- "Düz gittiği veya geldiği düşünülen bir okun uzayda kalan izi, okun doğrultusunu gösterir."
-
Belli bir sonsuz doğrunun belirttiği tek yol, istikamet
-
[isim]
Yön, istikamet
- SEMİZOTU
-
-
[isim]
Semizotugillerden, etli ve mayhoş yaprakları sebze olarak yenilen otsu bir bitki (Portulaca oleracea)
-
[isim]
Semizotugillerden, etli ve mayhoş yaprakları sebze olarak yenilen otsu bir bitki (Portulaca oleracea)
- BURKUNTU
- ...
- CUMBURTU
-
-
[isim]
Suya düşen ağır bir cismin veya çalkalanan suyun çıkardığı ses
-
[isim]
Suya düşen ağır bir cismin veya çalkalanan suyun çıkardığı ses
- BUYRULTU
-
-
[isim]
Sadrazam, vezir, beylerbeyi vb. yüksek devlet görevlileri tarafından yazılan buyruk
-
[isim]
Sadrazam, vezir, beylerbeyi vb. yüksek devlet görevlileri tarafından yazılan buyruk
- UÇTUUÇTU
-
-
[isim]
Birkaç kişi arasında oynanan ve uçmayan şeyleri de uçar gibi göstererek şaşırtma temeline dayanan bir çocuk oyunu
-
[isim]
Birkaç kişi arasında oynanan ve uçmayan şeyleri de uçar gibi göstererek şaşırtma temeline dayanan bir çocuk oyunu
- PASPARTU
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Aynı boyda baskı, desen ve fotoğrafların yerleştirildiği karton çerçeve
-
[isim]
Aynı boyda baskı, desen ve fotoğrafların yerleştirildiği karton çerçeve
- SIÇANOTU
-
-
[isim]
Arsenik
-
[isim]
Arsenik
- SAVRUNTU
-
-
[isim]
Savrulurken dökülen kırıntı
-
[isim]
Savrulurken dökülen kırıntı
- KARAKUTU
-
-
[isim]
Uçaklarda pilotların konuşmalarını ve kuleden gelen mesajları alıp saklayan araç
-
[isim]
Uçaklarda pilotların konuşmalarını ve kuleden gelen mesajları alıp saklayan araç
- CAMBULTU
- ...
- BOZUNTU
-
-
[isim]
Bozulmuş bir şeyin kalan bölümleri, döküntü
- "Bozuntuya vermedim, yürüdüm, yanına gittim." (Ömer Seyfettin)
-
Kendinde bulunması gereken nitelikleri taşımayan kimse veya şey
- "Taklit mal çıkaran fabrikalar, Hollywood bozuntusu şehirler istemeyiz." (Orhan Seyfi Orhon)
-
Şaşkınlığa düşme
-
[isim]
Bozulmuş bir şeyin kalan bölümleri, döküntü
- TOZUNTU
-
-
[isim]
Tozumakla havaya kalkıp uçan tozlar
-
[isim]
Tozumakla havaya kalkıp uçan tozlar
- BULUNTU
-
-
[isim]
Kazı veya araştırmalarla ortaya çıkarılmış olan, bazen de rast gelinerek bulunan eski çağlardan kalma eşya
-
Sokakta bulunup alınan çocuk
-
Herhangi bir yerde bulunup gerçekten veya hükmen sahibi bulunmayan mal
-
[isim]
Kazı veya araştırmalarla ortaya çıkarılmış olan, bazen de rast gelinerek bulunan eski çağlardan kalma eşya
- GURULTU
-
-
[isim]
Guruldama sesi
- "Bunlar nargile seslerinin gurultusu arasında derin uykulara dalar." (Salâh Birsel)
-
[isim]
Guruldama sesi
- KOYUNTU
-
-
[isim]
Sıkıntı, üzüntü, keder
-
Sopa, baston koymaya yarayan yer
- "Köroğlu azdıkça azar ve sonunda koyuntulardan birinin arkasına dayadığı bekçi sopası gibi bastonunu alırdı." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Sıkıntı, üzüntü, keder
- FOKURTU
-
-
[isim]
Sıvılar fokurdarken çıkan ses
-
[isim]
Sıvılar fokurdarken çıkan ses
- KURUNTU
-
-
[isim]
Yanlış ve yersiz düşünce, evham
- "Evlenmek kuruntusu ile satılmaya giden iki mahalle kızı sol tarafta." (Aka Gündüz)
-
Bir konuyla ilgili kötü ihtimalleri akla getirip tasalanma, işkil, evham, vesvese
- "Sözü dinlenmeyen bir siyasi liderin kuruntusu seziliyordu." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Olmayacak bir şeyin olacağını sanma, vehim
- "Bu davranış yersiz kuruntuların tam bir panzehridir." (Haldun Taner)
-
[isim]
Yanlış ve yersiz düşünce, evham
- BURUNTU
-
-
[isim]
Buru, sancı, bağırsak bozukluğu
- "Sus! Buruntu geçiriyorum, azıcık kıpırdansam falya." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
[isim]
Buru, sancı, bağırsak bozukluğu