Başında taze olan 20 kelime var. Taze ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde taze olan kelimeler listesine ya da sonu taze ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında taze bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
TAZELEYEBİLMEK
TAZELENDİRMEK, TAZELEŞTİRMEK, TAZELEYEBİLME
TAZELENDİRME, TAZELEŞTİRME
TAZELENMEK, TAZELEŞMEK, TAZELETMEK
TAZELEMEK, TAZELENİŞ, TAZELENME, TAZELEŞME, TAZELETME, TAZELEYİŞ
TAZELEME
TAZEKAN, TAZELİK
TAZECE
TAZE
A E T Z Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
4 Harfli Kelimeler
TAZE
3 Harfli Kelimeler
ATE, EZA, TEZ, ZAT
2 Harfli Kelimeler
AT, AZ, ET, TA, TE, ZE
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- TAZELEYEBİLMEK
- ...
- TAZELEŞTİRMEK
- ...
- TAZELENDİRMEK
- ...
- TAZELEYEBİLME
- ...
- TAZELENDİRME
- ...
- TAZELEŞTİRME
- ...
- TAZELETMEK
-
-
[-i]
Taze duruma getirmek
-
[-i]
Taze duruma getirmek
- TAZELENMEK
-
-
[nsz]
Tazeleme işi yapılmak
-
Taze duruma gelmek, tazelik kazanmak
- "O gün gelsin, neşemiz tazelensin de gör / Dünyayı hele sen bir barış olsun da gör." (Melih Cevdet Anday)
-
[nsz]
Tazeleme işi yapılmak
- TAZELEŞMEK
-
-
[nsz]
Taze bir durum almak, canlanmak, gençleşmek
-
[nsz]
Taze bir durum almak, canlanmak, gençleşmek
- TAZELEŞME
-
-
[isim]
Tazeleşmek işi
-
[isim]
Tazeleşmek işi
- TAZELEMEK
-
-
[-i]
Yenisiyle veya tazesiyle değiştirmek
- "Barmenle yardımcısı boşalan kadehleri tazeliyorlardı." (Çetin Altan)
-
Bazı yiyecekleri, bayatlamışken kaynatıp taze duruma getirmek
-
[nsz]
Bir işi bir daha yapmak, tekrarlamak
- "Hoca bir kere daha tazeleyince harıl harıl yazmaya koyuldu." (Haldun Taner)
-
[nsz]
Bozulduğu düşünülen bir bağ veya inancı yeniden oluşturmak
- "İmam Efendi abdest tazeleyecekmiş dediler." (Memduh Şevket Esendal)
-
[nsz]
Unutulmuş bir duygu veya bir düşünceyi yeniden canlandırmak
- "Rica ederim, bu bahisleri açıp da dert tazeleme!" (Refik Halit Karay)
-
[-i]
Yenisiyle veya tazesiyle değiştirmek
- TAZELETME
-
-
[isim]
Tazeletmek işi
-
[isim]
Tazeletmek işi
- TAZELENME
-
-
[isim]
Tazelenmek işi
-
[isim]
Tazelenmek işi
- TAZELEYİŞ
- ...
- TAZELENİŞ
- ...
- TAZELEME
-
-
[isim]
Tazelemek işi
-
[isim]
Tazelemek işi
- TAZEKAN
- ...
- TAZELİK
-
-
[isim]
Taze olma durumu, körpelik, taravet
-
Dinç, diri, canlı olma durumu
- "Eskiden söz açılınca yorgun belleğinden şaşılacak kadar tazelikle geçmişe döner, anılarını eksiksiz anlatmaya dalardı." (Necati Cumalı)
-
[isim]
Taze olma durumu, körpelik, taravet
- TAZECE
-
-
[sıfat]
Tazeye yakın, taze gibi
-
[sıfat]
Tazeye yakın, taze gibi
- TAZE
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Bozulmamış, bayatlamamış olan
- "Beyaz peyniri, ekmeğin taze kabuğuna sarıp ağzıma sokuyorum." (Yusuf Ziya Ortaç)
- "Çamur, taze ot görmüş eşek gibi pis pis sırıtmış bunun üzerine." (Haldun Taner)
-
Dinç, yıpranmamış, yorulmamış
- "Yüzü taze, taravetli ve güzeldi." (Memduh Şevket Esendal)
-
Kuru olmayan, körpe, kuru karşıtı
- "Ağaçların taze yaprakları akşamın serinliğini emiyormuş gibi duruyordu." (Memduh Şevket Esendal)
-
Yeni, zamanı geçmemiş
- "Orada okuduğum en taze havadis yirmi beş, otuz günlüktü." (Halikarnas Balıkçısı)
-
[isim]
Genç kadın
- "Şu köşede çocuğuyla beraber bir taze oturuyor." (Ömer Seyfettin)
-
[sıfat]
Bozulmamış, bayatlamamış olan