Sonunda sim olan 14 kelime var. SİM ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde sim olan kelimeler listesine ya da başında sim olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
MÜTEBESSİM
NEVRESİM
MERASİM
MEVSİM, TAKSİM, TERSİM
CESİM, CİSİM, KESİM, NESİM, RESİM
ESİM, İSİM
SİM
M S İ Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
MİS, SİM
2 Harfli Kelimeler
İM, İS, Mİ, Sİ
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- MÜTEBESSİM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Gülümseyen, güleç
-
[sıfat]
Gülümseyen, güleç
- NEVRESİM
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Torba biçiminde dikilmiş, yorgana geçirilen kılıf
-
[isim]
Torba biçiminde dikilmiş, yorgana geçirilen kılıf
- MERASİM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Tören
- "Herkes Taksim'e merasime gitmiş, kalabalık orada birikmiştir, diye avundu." (Haldun Taner)
-
Resmî işlerde yol yöntem, yol yordam
-
[isim]
Tören
- TAKSİM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Parçalara bölme, bölüştürme
- "Bu antlaşmalar, Osmanlı Devleti'nin taksimini öngörüyordu." (Atilla İlhan)
-
Bölme
-
Klasik Türk müziğinde faslın başında ve ortasında çalgıcının içinden geldiği biçimde yaptığı müzik
- "Davullar çalarken, kemanlar taksim yapıyor, kanunlar derin bir ezgi ile titreşirken bando coşuyor." (Aka Gündüz)
-
[isim]
Parçalara bölme, bölüştürme
- MEVSİM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yılın, güneşten ısı, ışık alma süresi ve dolayısıyla iklim şartları bakımından farklılık gösteren dört bölümünden her biri, sezon
- "Bütün bir mevsim vur patlasın çal oynasın, eğlenildi." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Bazı atmosfer olaylarının en çok belirdikleri zaman
- "Yağmur mevsimi. Fırtına mevsimi."
-
Herhangi bir ekimin yapıldığı veya bir ürünün yetiştiği dönem
- "Kütahya'ya bir kiraz ve Bursa'ya bir şeftali mevsiminde gitmiştim." (Aka Gündüz)
-
Herhangi bir şeyin etkinlik dönemi, sezon
- "Tiyatro mevsimi."
-
Yaşam bölümü
- "Yaşamın kış mevsimi yaşlılıktır."
-
[isim]
Yılın, güneşten ısı, ışık alma süresi ve dolayısıyla iklim şartları bakımından farklılık gösteren dört bölümünden her biri, sezon
- TERSİM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Resmini yapma
- "Bu, resimde eşyayı hendese şekilleriyle tezlendirerek tersim etmek değil midir?" (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
[isim]
Resmini yapma
- RESİM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Varlıkların, doğadaki görünüşlerinin kalem, fırça gibi araçlarla kâğıt, bez vb. üzerinde yapılan biçimleri
- "Konulu resim parçaları kendiliğinden ve doğru olarak yan yana gelivermiş, hikâye ortaya çıkmıştı." (Tarık Buğra)
- "Beş dakika beklerse vapuru kaçırdığının resmidir." (Haldun Taner)
-
Bunu yapmak için gerekli yöntemleri öğreten sanat
- "Türkiye'de resim bir müddetten beri soysuz bir sanat hâline gelmeye başladı." (Orhan Seyfi Orhon)
-
Fotoğraf
- "Güzel İnebolu kızı, duvara yapıştırılan Gazi'nin resmine uzun uzun baktı." (Aka Gündüz)
-
Bazı eşyadan ve işlerden alınan vergi veya harç
- "Osmanlı Devleti'nin birçok vergi ve resimleri bu yüzden doğrudan doğruya yabancı alacaklıların cebine gider." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Tören
-
[isim]
Varlıkların, doğadaki görünüşlerinin kalem, fırça gibi araçlarla kâğıt, bez vb. üzerinde yapılan biçimleri
- KESİM
-
-
[isim]
Kesme işi
-
Bölüm, parça, kısım, sektör
- "Vatan hizmeti her Türk'ün hakkı ve ödevidir. Bu hizmetin silahlı kuvvetlerde veya kamu kesiminde ne şekilde yerine getirileceği ... kanunla düzenlenir." (Anayasa)
-
Bölge
-
Kesme zamanı
- "Ders kesimi."
-
İşaretlenmiş belli yer
- "Gemi, su kesiminin üstünden yaralandı."
-
Terzinin belli bir ölçü ve örneğe göre kumaşa biçim verme işi, fason
-
Hazineye ait herhangi bir gelirin belli bir bedel karşılığı keseneğe verilmesi, mukataa
-
Boy bos, endam
-
Pazarlık, anlaşma
-
[isim]
Kesme işi
- CİSİM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Katı maddenin biçim almış durumu
-
Gövde, beden, vücut
- "Yataktaki örtülü cisim dertop olmuş şeklini, hareketsizliğini muhafaza ediyor." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
Katı maddenin biçim almış durumu
- NESİM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Hafif yel, esinti
-
[isim]
Hafif yel, esinti
- CESİM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Büyük, iri, kocaman
- "Arzı baştan başa cesim ormanlar kaplamış." (Memduh Şevket Esendal)
-
[sıfat]
Büyük, iri, kocaman
- ESİM
-
-
[isim]
Yelin esişi
-
[isim]
Yelin esişi
- İSİM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Ad
- "Ama siz ecnebiler ismi çıkmış yerlerden hoşlanırsınız." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Fabrika sahibinin ismini cismini aldı." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Kişi, insan
- "Biz eskidikçe yaşlarımız yirmiden yirmi bire, yirmi birden yirmi ikiye bastıkça yeni yüzler, yeni isimler katılıyor aramıza." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
Ad
-
[isim]
Ad
- SİM
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Gümüş
-
Genellikle işlemelerde kullanılan, gümüş görünüşünde ve parlaklığında olan iplik vb
-
[sıfat]
Gümüş gibi parlayan
-
[isim]
Gümüş