Sonunda rek olan 5 harfli 12 kelime var. REK ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde rek olan kelimeler listesine ya da başında rek olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
E K R Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
ERK, KER
2 Harfli Kelimeler
EK, ER, KE, RE
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- MEREK
-
-
[isim]
Samanlık, odunluk, hayvan yemi deposu veya ahır
-
[isim]
Samanlık, odunluk, hayvan yemi deposu veya ahır
- KÜREK
-
-
[isim]
Toprak, kömür vb.ni bir yerden bir yere alıp atmaya, taşımaya yarayan ve yayvan bir bölümü, buna bağlı uzun bir sapı bulunan araç
- "Ölünün cesedi üstüne atılan birkaç kürek toprak gibi hatırası üzerine kapanan birkaç satır yazı!" (Abdülhak Şinasi Hisar)
- "Sandalın içine hızla atıldıktan sonra kürekleri var kuvvetiyle çekerek meskûn adanın kömür iskelesine yanaştı." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Küçük deniz teknelerini yürütmeye yarayan, bir ucu yassı, uzun ağaç
-
Kürek cezası
-
[isim]
Toprak, kömür vb.ni bir yerden bir yere alıp atmaya, taşımaya yarayan ve yayvan bir bölümü, buna bağlı uzun bir sapı bulunan araç
- ÇÖREK
-
-
[isim]
Az yağlı, bazen şekerli ve yumurtalı, gevrekçe bir hamur işi
- "Kahve ile çörek yiyerek çok iştahlı bir kahvaltı yapmıştır." (Salâh Birsel)
-
Kurs (I)
-
[isim]
Az yağlı, bazen şekerli ve yumurtalı, gevrekçe bir hamur işi
- GEREK
-
-
[sıfat]
Bir şeyin yapılabilmesi veya olabilmesi ona bağlı olan, lazım
- "Mecnunlara Leyla gerek, bana seni gerek seni." (Yunus Emre)
- "Gereği gibi davranmak."
- "Meclis ... gerek gördüğü takdirde ilgilinin Yüce Divana sevkine karar verir." (Anayasa)
- "Bunların bir bildikleri olsa gerek." (Memduh Şevket Esendal)
-
[isim]
İcap
- "... millî güvenlik gereklerinin ihlal edilmesi ... hâlinde belirli bir toplantı ve gösteri yürüyüşünü yasaklayabilir." (Anayasa)
-
[sıfat]
Bir şeyin yapılabilmesi veya olabilmesi ona bağlı olan, lazım
- HEREK
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Asma, fasulye vb. sarılgan bitkilerin tutunması için yanlarına dikilen sırık, ispalya
-
[isim]
Asma, fasulye vb. sarılgan bitkilerin tutunması için yanlarına dikilen sırık, ispalya
- SÜREK
-
-
[isim]
Süren, devam eden zaman
-
[sıfat]
Hızlı süren, hızlı giden
-
Satmak için pazara götürülen hayvan sürüsü
-
[isim]
Süren, devam eden zaman
- ÖĞREK
-
-
[isim]
At sürüsü
-
[isim]
At sürüsü
- DİREK
-
-
[isim]
Ağaçtan veya demirden yapılan uzun ve kalın destek
- "Kayıkçı yelkeni açmak için ilkin direği yerine oturtmalıdır." (Salâh Birsel)
-
Sütun
-
[isim]
Ağaçtan veya demirden yapılan uzun ve kalın destek
- BÖREK
-
-
[isim]
Açılmış hamurun veya yufkanın arasına, peynir, kıyma, ıspanak vb. konularak çeşitli biçimlerde pişirilen hamur işi
- "Puf böreği. Kol böreği. Nemse böreği."
- "Acaba annen bize bir börek açar mı?" (Halide Edip Adıvar)
-
[isim]
Açılmış hamurun veya yufkanın arasına, peynir, kıyma, ıspanak vb. konularak çeşitli biçimlerde pişirilen hamur işi
- YÜREK
-
-
[isim]
Kalp
- "Yörede, şimdi yürek burkan bir suskunluk vardı." (Tarık Buğra)
- "Son yürek paralayıcı yalvarmama aldırış etmedi." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
- "İkisinde de yürek Selanik." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
- "Fakat sesi kulaklara değil, doğru yüreğe çarpar, yüreğe işlerdi." (Refik Halit Karay)
-
Bir kimsenin ruhsal yönü, gönül
- "Fazıla Hanım'ın elleri terliyor, yüreği sarsılıyordu." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Ne dersiniz kız bayağı hasta oldu, deniz tutmuş gibi yüreği kabarmaya başladı." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Kupa (I)
- "Bunu düşündükçe gülümser, tatlı tatlı yüreği çarpar, ruhunda kopan bir hamleyle örsünün üzerinde milyarlarca kıvılcım tutuştururdu." (Ömer Seyfettin)
-
Herhangi bir şeyden çekinmeme, korkmama, yüreklilik, korkusuzluk, cesaret
- "Bu iş yürek ister."
-
Acıma duygusu
- "Ona merhume demek bile yürek parçalayıcı bir şeydir." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Mide, karın, iç
- "Ayşe Hanım, kahveciden limon şekeri almış, yürek ferahlatır diye uzatıyor." (Sermet Muhtar Alus)
-
[isim]
Kalp
- TEREK
-
-
[isim]
Evlerde veya dükkânlarda yüksekçe yerde yapılan raf
-
[isim]
Evlerde veya dükkânlarda yüksekçe yerde yapılan raf
- İÇREK
-
-
[sıfat]
Belirli bir insan topluluğunun dışında kimseye bildirilmeyen, yalnızca sınırlı, dar bir çevreye aktarılan (her türlü bilgi, öğreti), bâtıni, ezoterik, dışrak karşıtı
-
[sıfat]
Belirli bir insan topluluğunun dışında kimseye bildirilmeyen, yalnızca sınırlı, dar bir çevreye aktarılan (her türlü bilgi, öğreti), bâtıni, ezoterik, dışrak karşıtı