Başında olgu olan 14 kelime var. Olgu ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde olgu olan kelimeler listesine ya da sonu olgu ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında olgu bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
OLGUNLAŞABİLMEK
OLGUNLAŞABİLME, OLGUNLAŞTIRMAK
OLGUNLAŞTIRMA
OLGUNLAŞMAK
OLGUNLAŞMA, OLGUSALLIK
OLGUCULUK
OLGUNLUK
OLGUNCA, OLGUSAL
OLGUCU
OLGUN
OLGU
G L O U Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
4 Harfli Kelimeler
OLGU
3 Harfli Kelimeler
GOL
2 Harfli Kelimeler
GO, OL
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- OLGUNLAŞABİLMEK
- ...
- OLGUNLAŞABİLME
- ...
- OLGUNLAŞTIRMAK
-
-
[-i]
Olgun duruma getirmek
-
[-i]
Olgun duruma getirmek
- OLGUNLAŞTIRMA
-
-
[isim]
Olgunlaştırmak işi
-
[isim]
Olgunlaştırmak işi
- OLGUNLAŞMAK
-
-
[nsz]
Meyve olgun duruma gelmek
-
İnsanın bilgi, görgü ve hoşgörüsü gereği kadar gelişmiş olmak
- "O zamanlar hepsi de daha gençti, bugün yaşlandılar, elbette daha olgunlaştılar." (Nurullah ataç)
-
[nsz]
Meyve olgun duruma gelmek
- OLGUNLAŞMA
-
-
[isim]
Olgunlaşmak işi
- "Çocuğun gelişmesi bir ölçüde olgunlaşma, bir ölçüde öğrenme yoluyla olur."
-
[isim]
Olgunlaşmak işi
- OLGUSALLIK
-
-
[isim]
Olgusal olma durumu
-
[isim]
Olgusal olma durumu
- OLGUCULUK
-
-
[isim]
Araştırmalarını olgulara, deneylere, gerçeklere dayayan, fizik ötesi açıklamaları kuramsal olarak olanaksız ve yararsız gören Auguste Comte'un açtığı felsefe çığırı, pozitivizm
-
Bu çığırın gerçekçilik akımını doğuran edebî eserlerde uygulanmış biçimi
-
[isim]
Araştırmalarını olgulara, deneylere, gerçeklere dayayan, fizik ötesi açıklamaları kuramsal olarak olanaksız ve yararsız gören Auguste Comte'un açtığı felsefe çığırı, pozitivizm
- OLGUNLUK
-
-
[isim]
Meyvelerin olgun, yenilebilir olma durumu
-
İnsanların bilgi, görgü ve hoşgörü bakımından gereği kadar gelişmiş olma durumu, yetkinlik, kemal
- "Yüzündeki incelik, olgunluk onu bambaşka seviyede bir erkek gösteriyor." (Halide Edip Adıvar)
-
[isim]
Meyvelerin olgun, yenilebilir olma durumu
- OLGUSAL
-
-
[sıfat]
Olguya ilişkin
-
[sıfat]
Olguya ilişkin
- OLGUNCA
-
-
[sıfat]
Olgun gibi, olguna benzer
-
[zarf]
Olgun gibi, olguna benzer bir biçimde
-
[sıfat]
Olgun gibi, olguna benzer
- OLGUCU
-
-
[isim]
Olguculukla ilgili olan, olguculuk yanlısı kimse, pozitivist
-
[isim]
Olguculukla ilgili olan, olguculuk yanlısı kimse, pozitivist
- OLGUN
-
-
[sıfat]
Yenecek duruma gelmiş (meyve)
- "Oluğun altına bir sepet iri, olgun, renkli şeftali koymuşlar." (Refik Halit Karay)
-
Bilgi, görgü ve hoşgörüsü gereği kadar gelişmiş, ağırbaşlı (kimse), kâmil
- "Benim bütün cefama olgun adam gibi katlanmasını bilmişti." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[sıfat]
Yenecek duruma gelmiş (meyve)
- OLGU
-
-
[isim]
Birtakım olayların dayandığı sebep veya bu sebeplerin yol açtığı sonuç, vakıa
- "Bilim yoluyla olguları kavrayıp sıralayabiliriz." (Orhan Hançerlioğlu)
-
Varlığı deneyle kanıtlanmış şey
-
Edebî eserlerde olayı geliştiren davranış, iş
-
[isim]
Birtakım olayların dayandığı sebep veya bu sebeplerin yol açtığı sonuç, vakıa