Sonunda ntı olan 82 kelime var. NTI ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde ntı olan kelimeler listesine ya da başında ntı olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
RASTLANTI
AŞIRINTI, BAĞLANTI, BAYGINTI, BIKKINTI, ÇALKANTI, ÇARPINTI, ÇIRPINTI, KATLANTI, KIRKINTI, KIRPINTI, KIVRANTI, KIVRINTI, MIYMINTI, OYALANTI, SAKLANTI, SALLANTI, SAPLANTI, SARKINTI, SARSINTI, ŞIRFINTI, SIYRINTI, TOPLANTI
AĞLANTI, ASKINTI, AYRINTI, BAĞINTI, BAKINTI, BULANTI, ÇAKINTI, ÇALINTI, ÇIKINTI, DAĞINTI, DAYANTI, DOLANTI, KAÇINTI, KAKINTI, KALINTI, KAPANTI, KARINTI, KASINTI, KAŞINTI, KATINTI, KAYINTI, KAZINTI, KIRINTI, KISINTI, KIYINTI, KUŞANTI, OKŞANTI, POZANTI, SAÇINTI, SAKINTI, SALINTI, SAPINTI, SIĞINTI, SIKINTI, SIZINTI, SULANTI, TAKINTI, TARANTI, TAŞINTI, YAKINTI Devamını Görüntüle
AKINTI, ALINTI, ARANTI, ASINTI, AŞINTI, IKINTI, IŞINTI, ORANTI, UFANTI, ULANTI, USANTI, UZANTI
MANTI
I N T Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
TIN
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- RASTLANTI
-
-
[isim]
Bilgiye, isteğe, kurala veya belli bir sebebe dayanmaksızın oluveren karşılaşma, tesadüf
- "Avlu kapısı önünde atından indiği sırada, iyi bir rastlantıyla, Hayrettin Ağa, oğlu ile avludaydı." (Necati Cumalı)
-
[isim]
Bilgiye, isteğe, kurala veya belli bir sebebe dayanmaksızın oluveren karşılaşma, tesadüf
- OYALANTI
-
-
[isim]
Oyalanmak için yapılan şey
- "Araban, yazlığın, kışlığın, çiftliğin, hafta sonu evin, hobilerin, oyalantıların var." (Haldun Taner)
-
[isim]
Oyalanmak için yapılan şey
- ŞIRFINTI
-
-
Seviyesi düşük, bayağı (kadın)
- "Raba şırfıntısını ballandıra ballandıra methetti." (Ercüment Ekrem Talu)
-
Seviyesi düşük, bayağı (kadın)
- TOPLANTI
-
-
[isim]
Birden çok kimsenin türlü amaçlarla bir araya gelmesi, içtima
- "Komisyon toplantısı bitsin de görürsünüz." (Memduh Şevket Esendal)
-
Bir gündem üzerinde görüşmek amacıyla ilgililerin katılmasıyla yapılan birleşim
-
Bir meclisin bir yıl içindeki birleşimlerinin tümü
-
Toplanma, bir araya gelme, kabarıklık oluşturma
- "Gür kaşları başlangıçlarında kıvrık toplantılar yaparak incele incele uçlarında büsbütün sivrilirdi." (Halit Ziya Uşaklıgil)
-
[isim]
Birden çok kimsenin türlü amaçlarla bir araya gelmesi, içtima
- SARSINTI
-
-
[isim]
Sarsılma işi, birden sallanma
- "Bu sarsıntı ile başından fırlayıp yerde tekerlenen kasketini kovaladı, tekrar başına geçirdi." (Haldun Taner)
-
Titreme, titreyiş
- "Başını sırasının üstüne saklamış, omuzları hafif sarsıntılarla titriyordu." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Deprem
-
Deprem sırasındaki yer hareketlerinin her biri
- "İkinci sarsıntıda evlerin tümü yıkıldı."
-
Bir kişi, toplum, kurum veya kuruluşun dengesini etkileyen, beklenmedik olumsuz değişiklik
- "Bu olgunluğa erişen toplumlar ise her türlü sarsıntıları en az zararla atlatırlar." (Necati Cumalı)
-
Kaza, ilaç ve uyuşturucuların yarattığı, birdenbire gelişen karmaşık belirtilerin tümü, sadme
-
[isim]
Sarsılma işi, birden sallanma
- KIVRANTI
-
-
[isim]
Kararsızlık, sıkıntı
- "... ne yapacağını bilememenin kıvrantısı içinde..." (Haldun Taner)
-
[isim]
Kararsızlık, sıkıntı
- ÇIRPINTI
-
-
[isim]
Çırpınma
-
Suların ufak ve oynak dalgalarla kaynaşması
-
Ruhsal gerginliğin dışa vurması, ajitasyon
-
Aşırı uykusuzluk, titreme, silkinme durumu
-
[isim]
Çırpınma
- SARKINTI
-
-
[isim]
Aşağı doğru uzanan, sarkan şey
- "... kayışı siyaha yakın koyu lacivertti. Gümüşten üç büyük sarkıntısı vardı." (Ömer Seyfettin)
-
Sataşma, takılma
-
[isim]
Aşağı doğru uzanan, sarkan şey
- ÇARPINTI
-
-
[isim]
Kalbin hızlı ve sık vurması
- "Müthiş bir kalp çarpıntısı ve korku ile kanepeden kalktı." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[isim]
Kalbin hızlı ve sık vurması
- SALLANTI
-
-
[isim]
Sallanma işi
-
Sürüncemede bırakma, savsaklama
-
[isim]
Sallanma işi
- KATLANTI
- ...
- KIRKINTI
-
-
[isim]
Kırpıntı
-
[isim]
Kırpıntı
- SAKLANTI
-
-
[isim]
Saklanan şey
-
[isim]
Saklanan şey
- MIYMINTI
-
-
[sıfat]
İnsanın sabrını tüketecek derecede yavaş ve mızmızca iş gören (kimse)
- "Sen gençliğinde de böyle mıymıntının biri imişsin ya!" (Osman Cemal Kaygılı)
-
[sıfat]
İnsanın sabrını tüketecek derecede yavaş ve mızmızca iş gören (kimse)
- ÇALKANTI
-
-
[isim]
Deniz ve gölde dalgalanma
-
Çalkanmış şey
- "Yumurta çalkantısı."
-
Kalbur yardımıyla ayrılan çer çöp
-
Coşku
- "Lodos rüzgârı es esebildiğine / Dinmesin gönlümdeki çalkantı." (Behçet Necatigil)
-
Kargaşa ve bunalımın yol açtığı düzensiz, karışık, sıkıntılı durum
- "Beraat etmen büyük çalkantı yaratır basında." (Çetin Altan)
-
[isim]
Deniz ve gölde dalgalanma
- BAYGINTI
-
-
[isim]
Baygınlık
-
İpek böceklerinin sindirim organlarında görülen ve yemden kesilmelerine yol açan bir hastalık
-
Bu sebeple koza yapamama durumu
-
[isim]
Baygınlık
- KIRPINTI
-
-
[isim]
Kırpılan şeyden kalan küçük parça
- "Biz Frenkleri birkaç kırpıntı ile aldatıyorsak onların bize soktukları kazıklardan haberin yok mu?" (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
[isim]
Kırpılan şeyden kalan küçük parça
- SAPLANTI
-
-
[isim]
Kişinin, etkisinden kendini kurtaramadığı yersiz saçma düşünce, sabit fikir, fikrisabit, idefiks
- "Üstadı bu saplantısından kurtarmak kolay olmamıştı." (Haldun Taner)
-
[isim]
Kişinin, etkisinden kendini kurtaramadığı yersiz saçma düşünce, sabit fikir, fikrisabit, idefiks
- BAĞLANTI
-
-
[isim]
İki veya daha çok şeyin birbiriyle bağlı bulunması, ilişki, irtibat, bağlanak
- "Kar yüzünden çevre ile bağlantı kesildi."
- "Ne kadar çabalarsa çabalasın, hasta, içinde çırpındığı anla bağlantı kuramıyor." (Atilla İlhan)
-
İki şey arasında ilişki sağlayan bağ
- "Bütün ulaştırma bağlantıları tahrip edilmiştir." (Falih Rıfkı Atay)
-
Yüklenme, üstlenme, angajman
-
[isim]
İki veya daha çok şeyin birbiriyle bağlı bulunması, ilişki, irtibat, bağlanak
- AŞIRINTI
-
-
[isim]
Aşırılmış olan şey
- "Cemiyetin çaldıklarına nazaran adi sokak hırsızlarının aşırıntıları adam sen de denecek bir hafiflikte kalırdı." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
[isim]
Aşırılmış olan şey