Sonunda ntı olan 7 harfli 46 kelime var. NTI ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde ntı olan kelimeler listesine ya da başında ntı olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

I N T Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler

3 Harfli Kelimeler

TIN

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

KAŞINTI

  1. [isim] Vücutta kaşınma isteği uyandıran duygu

SIKINTI

  1. [isim] İşsizlik, tekdüzelik, bezginlik vb. sebeplerden doğan ruhsal yorgunluk, cefa, eziyet
    • "İçinin sıkıntısını mümkün mertebe gizlemeye çalışarak, dereden tepeden konuşarak oyalandı." (Peyami Safa)
    • "İki ateş arasında epeyce sıkıntı çektik." (Aka Gündüz)
    • "Bir derdi, bir sıkıntısı olup da öyle susup durduğu akşamlar bile yanında bulunmaktan hoşlanıyoruz." (Nurullah ataç)
  2. Bir bozukluğun, karışıklığın sebep olduğu etkili ve sürekli yorgunluk, meşakkat, mihnet
    • "Sıkıntı ve ıstırapla sağa sola döndüm." (Aka Gündüz)
  3. Yokluk ve parasızlığın yol açtığı geçim darlığı
    • "İhtiyarın bir para sıkıntısı içinde olduğunu o söylemeden ben keşfetmiştim." (Sait Faik Abasıyanık)
  4. Bulunmama durumu
    • "Bu kış yine, kok kömürü sıkıntısı baş gösterecekmiş." (Haldun Taner)
  5. Sorun, problem, mesele
    • "Atatürk öldüğü zaman Türkiye'nin ufak tefek sıkıntılar dışında hiçbir büyük problemi yoktu." (Burhan Felek)

KIRINTI

  1. [isim] Bir şeyden ayrılan küçük parça
    • "Beyaz etekliğindeki ekmek kırıntılarını kuşlara serper." (Sait Faik Abasıyanık)
  2. Küçük kalıntı
    • "Babamdan biraz kırıntı kalmasa beyin parasıyla bu sosyete hayatının yanına yaklaşabilir miyiz?" (Halide Edip Adıvar)
  3. Kurumak için kesilip yerde bırakılan odun

ÇALINTI

  1. Çalınmış olan
    • "Çalıntı otomobil."

DOLANTI

  1. [isim] Gezip dolaşılan yer, alan

YAŞANTI

  1. [isim] Yaşanılanlardan, görülenlerden, duyulanlardan, edinilenlerden sonra kişide kalan şey
  2. Yaşanılan bir an, hayatın bir bölümü
  3. Hayat tarzı, içinde yaşanılan şartların tümü, hayat
    • "Köy yaşantısı."

AYRINTI

  1. [isim] Bir bütünün önemce ikinci derecede olan ögelerinden her biri, teferruat, detay
    • "Az daha kuşku diyecektim herkes gibi. Oysa şüphe başka, kuşku başka şeydir. Bir ayrıntı sorunu ama neylersiniz ki dilin inceliği ayrıntılara dayanır." (Haldun Taner)
    • "Ne var ki genelleyici bakış açısı, bizi bazen yararlı ayrıntılara inmekten ister istemez alıkoyuyor." (Haldun Taner)
  2. Edebiyat veya sanat eserlerinde bir bütünün ögelerinden her biri, teferruat, tafsilat
  3. Bir tiyatro eserinde ana düşünceye yardımcı olan kelime, cümle veya eşya

YARINTI

  1. [isim] Sel sularının veya yüzeyi kaplarcasına akan selinti sularının oluşturduğu, eğim aşağı uzanan ince, az derin, oluk biçimli çukurlar
    • "Derin bir sel yarıntısını geçmek lazım geldi." (Ömer Seyfettin)

KIYINTI

  1. [isim] Açlık sebebiyle midede duyulan eziklik
    • "Midemde bir kıyıntı var."
  2. Herhangi bir sebeple vücutta duyulan kırıklık
  3. İnce ince doğranmış küçük parça
    • "Tahta kıyıntısı."

YAYINTI

  1. [isim] Yayılmış, dağılmış şeyler
  2. İçinde radyoaktif elementler bulunan bir kaptan yayılan gaz veya sıvı

KAYINTI

  1. [isim] Açlık bastırmaya, atıştırılmaya yarar yiyecek

ÇIKINTI

  1. [isim] Bir yüzeyde ileri doğru çıkan bölüm
    • "Gırtlağının çıkıntısı, hiddetli bir adamın yumruğu gibi titriyordu." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  2. Bir metni düzeltmek veya ona bir şey eklemek için satır dışına yazılan yazı, çıkma
  3. Kambur

KUŞANTI

  1. [isim] Giyecek, kuşanılacak şey

ÇAKINTI

  1. [isim] Şimşek çakması, parlaması
    • "Alanları düşüncenin çakıntılarıyla aydınlanan kent / Genişletti varoşlarını genç ordularıyla eylemin." (Turan Oflazoğlu)
  2. Ani buluş, düşünce, beklenmeyen söz veya davranış
    • "Sarhoşun bazı sevimli buluşları, delinin beklenmedik çakıntıları olabilir." (Haldun Taner)

SAPINTI
...
YAKINTI

  1. [isim] Yakılan bir şeyin kalıntıları
    • "Düşmanın yakıp yıktığı köylerin yakıntı ve yıkıntıları..." (Ruşen Eşref Ünaydın)
  2. Şikâyet

KAKINTI

  1. [isim] Sözü dinlenmeyen, rezil, itilip kakılan kimse

KISINTI

  1. [isim] Her türlü gereksinimi karşılamada tutumlu davranma, kısma, azaltma

KAÇINTI

  1. [isim] Erken doğan kuzu
  2. Sızıntı, kaçak
    • "Çeşmenin yolunda kaçıntı var."

BULANTI

  1. [isim] Midede duyulan ve insana kusacak gibi bir duygu veren durum
    • "Midesindeki bulantı geçmiş, kulakları artık uğuldamıyordu." (Sait Faik Abasıyanık)
    • "Gözlerime, kulaklarıma, beş duyuma birden tiksinti, bulantı veren bu manzaraların ortasında niye duruyordum?" (Aka Gündüz)

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü