Sonunda ntı olan 7 harfli 46 kelime var. NTI ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde ntı olan kelimeler listesine ya da başında ntı olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

I N T Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler

3 Harfli Kelimeler

TIN

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

TAŞINTI

  1. [isim] Sel suları ile taşınmış taş, toprak

KARINTI

  1. [isim] Anaforlarda oluşan çevrinti
  2. Geminin yanından vurarak gemiyi sarsan dalga

ÇALINTI

  1. Çalınmış olan
    • "Çalıntı otomobil."

DAYANTI

  1. [isim] Dayanıklık

AĞLANTI

  1. [isim] Hafif hafif ağlama
    • "Şehrin dar sokaklarında günlerce ağlantı, inilti işitiliyor." (Memduh Şevket Esendal)

DOLANTI

  1. [isim] Gezip dolaşılan yer, alan

SIĞINTI

  1. [isim] Bulunduğu yerde kalması istenmeyen, varlığı gereksiz görülen kimse
    • "Yıllarca süren sığıntı ezikliğinin hatırlanışı da vardır amcasında." (Tarık Buğra)

KIYINTI

  1. [isim] Açlık sebebiyle midede duyulan eziklik
    • "Midemde bir kıyıntı var."
  2. Herhangi bir sebeple vücutta duyulan kırıklık
  3. İnce ince doğranmış küçük parça
    • "Tahta kıyıntısı."

BAKINTI

  1. [isim] Temel gereksinimleri karşılama
    • "Üç yaşına kadar valideler çocuklarına pek az bir şey öğretebilecek veyahut hemen hiçbir şey öğretemeyecek, yalnız bir bakıntıdan ibaret bulunan hizmetlerinde bile..." (Ahmet Mithat)

SAKINTI

  1. [isim] Sıkıntıya yol açabilecek durumlara karşı alınan önlem, ihtiyat

YAKINTI

  1. [isim] Yakılan bir şeyin kalıntıları
    • "Düşmanın yakıp yıktığı köylerin yakıntı ve yıkıntıları..." (Ruşen Eşref Ünaydın)
  2. Şikâyet

YIKINTI

  1. [isim] Yıkılma, yıkım, mahvolma
  2. Yıkılan bir şeyin parçaları, kalıntıları, enkaz
    • "Ateşoğlu'nun evinin biraz ötesinde bir ev yıkıntısı keşfettim." (Halikarnas Balıkçısı)
  3. Ruhsal bakımdan yıkılma, yıkım, mahvolma

YIĞINTI

  1. [isim] Bir araya yığılmış şeyler kümesi

KUŞANTI

  1. [isim] Giyecek, kuşanılacak şey

BAĞINTI

  1. [isim] Bir nesneyi başka bir nesne ile uyarlı kılan bağ
  2. Görelik
  3. İki veya daha çok nitelik arasında matematik işlemleri yardımı ile kurulan bağlılık veya eşitlik
    • "Bir dairenin "r" yarı çapı ile alanı arasında şöyle bir bağıntı vardır: S=r²."

KALINTI

  1. [isim] Artıp kalan şey, bakiye
  2. Bir kentten veya mimarlık eserinden artakalan bölüm, yıkıntı, harabe, enkaz
    • "Efes, Bergama'nın kalıntıları, ulaştıkları uygarlığı serer gözler önüne." (Necati Cumalı)
  3. İz, işaret
  4. Bir toplum, kültür, uygarlık vb.nden artakalan şey
    • "Bu babacan, filozof ve hazırcevap insanlar kuşağı, tükenen bir görgü devrinin son kalıntıları gibidir." (Haldun Taner)

SIKINTI

  1. [isim] İşsizlik, tekdüzelik, bezginlik vb. sebeplerden doğan ruhsal yorgunluk, cefa, eziyet
    • "İçinin sıkıntısını mümkün mertebe gizlemeye çalışarak, dereden tepeden konuşarak oyalandı." (Peyami Safa)
    • "İki ateş arasında epeyce sıkıntı çektik." (Aka Gündüz)
    • "Bir derdi, bir sıkıntısı olup da öyle susup durduğu akşamlar bile yanında bulunmaktan hoşlanıyoruz." (Nurullah ataç)
  2. Bir bozukluğun, karışıklığın sebep olduğu etkili ve sürekli yorgunluk, meşakkat, mihnet
    • "Sıkıntı ve ıstırapla sağa sola döndüm." (Aka Gündüz)
  3. Yokluk ve parasızlığın yol açtığı geçim darlığı
    • "İhtiyarın bir para sıkıntısı içinde olduğunu o söylemeden ben keşfetmiştim." (Sait Faik Abasıyanık)
  4. Bulunmama durumu
    • "Bu kış yine, kok kömürü sıkıntısı baş gösterecekmiş." (Haldun Taner)
  5. Sorun, problem, mesele
    • "Atatürk öldüğü zaman Türkiye'nin ufak tefek sıkıntılar dışında hiçbir büyük problemi yoktu." (Burhan Felek)

SIZINTI

  1. [isim] Sızan şey
    • "Bu testinin çatlağı hiçbir sızıntı göstermemişti." (Aka Gündüz)
  2. Genellikle iltihaplanma sebebiyle deri veya mukozada beliren sıvı, akıntı

KATINTI

  1. [isim] Birbirine katılmış karışık şeylerin her biri
    • "Birçok dillerin katıntısı bir lehçe."
  2. [sıfat] Hayvan sürüsüne dışarıdan gelip katılan (hayvan)

SULANTI

  1. [isim] Sulanma, cinsel isteği gösterme, asılma
    • "Ben erkek kalmak isterim, sulantı bana düşer ama beceremiyorum, odasından da ayrılamıyorum." (Memduh Şevket Esendal)

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü