Başında maş olan 20 kelime var. Maş ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde maş olan kelimeler listesine ya da sonu maş ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında maş bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
MAŞALANMAK
MAŞACILIK, MAŞALAMAK, MAŞALANMA
MAŞALAMA, MAŞALLAH, MAŞATLIK
MAŞALIK, MAŞRAPA
MAŞACI, MAŞALA, MAŞALI, MAŞERİ, MAŞLAH, MAŞRIK, MAŞUKA
MAŞER, MAŞUK
MAŞA
MAŞ
A M Ş Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
MAŞ, ŞAM
2 Harfli Kelimeler
AM, AŞ, MA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- MAŞALANMAK
-
-
[nsz]
Maşa ile tutturulmak
-
[nsz]
Maşa ile tutturulmak
- MAŞALANMA
-
-
[isim]
Maşalanmak işi
-
[isim]
Maşalanmak işi
- MAŞALAMAK
-
-
[-i]
Saçları maşa ile kıvırmak veya düzeltmek
-
[-i]
Saçları maşa ile kıvırmak veya düzeltmek
- MAŞACILIK
-
-
[isim]
Maşacının işi veya mesleği
-
[isim]
Maşacının işi veya mesleği
- MAŞALAMA
-
-
[isim]
Maşalamak işi
-
[isim]
Maşalamak işi
- MAŞALLAH
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[ünlem]
(ma:şalla:h) "Ne güzel, Allah nazardan saklasın" anlamlarında beğenme duyguları bildiren bir söz
- "Maşallah! Şu güzelliğe bak, Ruhsar..." (Atilla İlhan)
- "Çocuğun bugün maşallahı var, hiç huysuzluk etmedi."
-
(ma:şalla:h) Umulmadık durumlar karşısında şaşkınlık ve sitem belirtmek için söylenen bir söz
- "Baksana... Maşallah üçü de çocukluktan çoktan çıkmışlar!" (Osman Cemal Kaygılı)
-
[isim]
(ma:şallah) Nazar değmemesi için çocukların üzerine takılan veya çeşitli araç, bina vb. yerlere asılan, üstünde "maşallah" yazılı nazarlık
-
[ünlem]
(ma:şalla:h) "Ne güzel, Allah nazardan saklasın" anlamlarında beğenme duyguları bildiren bir söz
- MAŞATLIK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Müslüman olmayanların, özellikle Yahudilerin mezarlığı
- "Maşatlığın ince bir yosun tabakasıyla örtülü mermerleri güneşle kızıyor, tatlı bir göbektaşı sıcaklığı alıyordu." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Müslüman olmayanların, özellikle Yahudilerin mezarlığı
- MAŞRAPA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Metal, toprak, plastik vb.nden yapılmış, ağzı açık, kulplu, bardağa benzeyen, küçük kap
- "Su testisinin ağzına ters kapatılmış maşrapaya su doldurdu." (Necati Cumalı)
-
[isim]
Metal, toprak, plastik vb.nden yapılmış, ağzı açık, kulplu, bardağa benzeyen, küçük kap
- MAŞALIK
-
-
[isim]
Başkasının pek de hoş olmayan, sakıncalı isteklerine, amaçlarına alet olma durumu
-
[sıfat]
Aşırı hırçınlık, yaramazlık yüzünden dayak yemeye aday (çocuk)
-
[isim]
Başkasının pek de hoş olmayan, sakıncalı isteklerine, amaçlarına alet olma durumu
- MAŞRIK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Doğu
-
[isim]
Doğu
- MAŞALA
-
Kelime Kökeni : Ermenice
-
[isim]
Bağ ve bahçelerde kenarları set biçiminde birbirinden ayrılan, genellikle dikdörtgen toprak parçası
-
Gece avlarında kullanmak üzere yakılan, telden örülmüş sepet içinde veya bir sopa üzerinde bağ biçiminde yapılmış çıra
-
[isim]
Bağ ve bahçelerde kenarları set biçiminde birbirinden ayrılan, genellikle dikdörtgen toprak parçası
- MAŞLAH
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Tek parçalı ve kol yerine yarıkları olan bir çeşit kadın üstlüğü
- "Kalın bir Doğu maşlahı giymiş, işlemeli beyaz bir baş örtüsü örtmüştü." (Aka Gündüz)
-
Bazı varlıklı Arapların giydiği ipekten pelerin
-
[isim]
Tek parçalı ve kol yerine yarıkları olan bir çeşit kadın üstlüğü
- MAŞACI
-
-
[isim]
Maşa yapan veya satan kimse
-
[isim]
Maşa yapan veya satan kimse
- MAŞUKA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Sevilen, âşık olunan kadın
- "Demek hamal Mehmet'in, sürücü Ahmet'in maşukalarına yaptıklarını sen de bana yapacaksın?" (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
[isim]
Sevilen, âşık olunan kadın
- MAŞERİ
- ...
- MAŞALI
-
-
[sıfat]
Maşası olan
- "Maşalı saat."
-
Maşa ile kıvrılmış (saç)
-
[sıfat]
Maşası olan
- MAŞER
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
İnsan topluluğu, toplum
-
[isim]
İnsan topluluğu, toplum
- MAŞUK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Sevilen, âşık olunan (erkek)
- "Biz sevdik, âşık olduk, sevildik, maşuk olduk." (Yunus Emre)
-
[sıfat]
Sevilen, âşık olunan (erkek)
- MAŞA
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Ateş veya kızgın bir şey tutmaya, korları karıştırmaya yarayan iki kollu metal araç
- "Kahveci ocaktan maşayı kapmış, o da fırlamıştı dışarı." (Çetin Altan)
-
Çok küçük şeyleri tutmaya yarayan küçük, kollu araç
- "Saatçi maşası."
-
Saçları kıvırmak, düzeltmek için elektrik veya ateşle ısıtılan maşa biçiminde alet
- "Maşa ile kıvrılmış gibi dalgalı saçları vardı." (Peyami Safa)
-
Başkasının isteklerine, amaçlarına alet olan kimse
-
Bisiklet çatısının ön ve arkasındaki çatal biçiminde, tekerleklerin takıldığı parça
-
[isim]
Ateş veya kızgın bir şey tutmaya, korları karıştırmaya yarayan iki kollu metal araç
- MAŞ
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Bir çeşit börülce (Phaseolus aureus)
-
[isim]
Bir çeşit börülce (Phaseolus aureus)