Sonunda k olan 6 harfli 907 kelime var. K harfi ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde k harfi olan kelimeler listesine ya da başında k harfi olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

ARUSEK
...
BOZMAK

  1. [-i] Bir şeyi kendisinden beklenilen işi yapamayacak duruma getirmek
    • "Bu iki radyo istasyonu birbirini bozuyor."
  2. Bir yerin, bir şeyin düzenini karıştırmak
    • "Bir insanın aklını bozabilmesi için evvelce bu aklın mevcut olması lazım gelir." (Abdülhak Şinasi Hisar)
  3. Dokunmak, zarar vermek
    • "Bu yemek midemi bozdu."
  4. Geçersiz bir duruma getirmek
    • "Eğer nişanını bozduysa yazıklar olsun." (Memduh Şevket Esendal)
  5. Büyük parayı küçük birimlere ayırmak
    • "Bir milyon lira bozar mısın?"
  6. Bozguna uğratmak, yenmek, mağlup etmek
    • "Düşman ordusunu bozmak."
  7. Altını paraya çevirmek, bozdurmak
  8. Yabancı ülke parasını Türk parasına çevirmek
  9. Bağ veya bostanın son ürününü toplamak
    • "Bostanı bozduk."
  10. Kızlığına zarar vermek
  11. Biçimini ve kullanılışını değiştirmek
    • "Eskileri bozuyor, beni, çocuğu giydiriyor." (Ömer Seyfettin)
  12. Bırakmak, dağıtmak
    • "Tam biraz rahat edeceğim, işimi bozuyorsun." (Sait Faik Abasıyanık)
  13. Bir kimseyi beklemediği bir davranış karşısında bırakarak veya sözünü yalana çıkararak küçük düşürmek
    • "Adamcağızı fena bozdunuz."
  14. [-le] Aklını yitirecek derecede bir şeye düşkün olmak
    • "Adamcağız politika ile bozmuş."
  15. Kötü duruma getirmek

KRİTİK

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Eleştiri
    • "Orhan'ın apartmanını kritik etmek için ince bahaneler arıyordu." (Peyami Safa)
  2. Ciddi
  3. [sıfat] Nazik

SELÇUK
...
TATMAK

  1. [-i] Dil yardımıyla bir şeyin tadının nasıl olduğunu anlamak
    • "Ben de tadabilir miyim? Çok merak ediyorum." (Tarık Buğra)
  2. Bir şeyden az miktarda yemek veya içmek
    • "O meşhur beyaz şaraplarını tattık." (Haldun Taner)
  3. Bir duruma uğramış olmak
    • "Yaşamın her acısını tatmış."
  4. Duymak, hissetmek

BEŞLİK

  1. [sıfat] Beşi bir arada olan
    • "Beşlik cezve."
  2. Beş tane alabilen
  3. [isim] Beş birimden oluşan para
    • "On milyonu iki beşlik yapınız."
  4. [isim] Beş para, beş kuruş veya beş lira değerinde olan akçe

ODAŞIK
...
ÖTÜRÜK

  1. [isim] İshal

SAĞMAK

  1. [-i] Memeyi parmaklar arasında sıkarak sütünü akıtmak
    • "Gözümüzün önünde keçilerden sağdıkları köpüklü sütlerimizi yarıda bırakıp kalktık." (Aka Gündüz)
  2. Kovandaki balı peteklerden almak
  3. Yumak durumundaki bir şeyi çözüp açmak
    • "İpek kozalarını sağmak."
  4. Aldatarak parasını çekmek

ŞİMŞEK

  1. [isim] Bir bulutun tabanı ile yer arasında, iki bulut arasında veya bir bulut içinde elektrik boşalırken oluşan kırık çizgi biçimindeki geçici ışık, balkır, çakım, çakın, yalabık, yıldırak
    • "Üst üste birkaç şimşek çakıyor." (Atilla İlhan)
    • "Şimşek gibi bir semte atıldık yedi koldan / Şimşek gibi Türk atlarının geçtiği yoldan." (Yahya Kemal Beyatlı)
  2. Parıltı
    • "Bazen kara gözlerinde şimşekler çakıyordu." (Reşat Enis)

SİNCİK
...
SORMAK

  1. [-i] Birine soru yönelterek herhangi bir konuda bilgi istemek, sual etmek
    • "Hastanenin nöbetçi doktoru yok mu? diye soruyorum." (Reşat Nuri Güntekin)
    • "Öyle bir sıcak ki sorma gitsin! Sorma başımıza gelenleri! O işi sorma, sarpa sardı!"
  2. Bir işin sorumluluğu kendisinde olmak, bir işten sorumlu bulunmak
    • "Bu işi benden sorarlar."

METRİK

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [sıfat] Metre veya metreyi temel olarak alan ölçülerle ilgili, ölçümlü

SOLMAK

  1. [nsz] Rengini yitirmek, rengi uçmak
    • "Sen, yüzü beyaz güller gibi solan / Adın ve senin?" (Turan Oflazoğlu)
  2. Tazeliğini, diriliğini veya parlaklığını yitirmek
    • "Kuşlar ağlıyor, çiçekler soluyor, yapraklar dökülüyor, ufuklar kararıyordu." (Ömer Seyfettin)

YÜZLÜK

  1. [isim] Yüz lira değerinde olan para
  2. On kuralına göre yazılmış bir tam sayıda sağdan sola doğru üçüncü basamak
  3. [sıfat] Yüzü, yüz tanesi bir arada olan
    • "Yüzlük paket. Yüzlük deste."

BARDAK

  1. [isim] Su vb. şeyleri içmek için kullanılan, genellikle camdan yapılan kap
    • "Elim titredi, bardağı dudağımda güç tuttum." (Falih Rıfkı Atay)
    • "Son tartışmamızın bardağı taşıran damla olduğu belli oluyordu." (Erhan Bener)
    • "Son davranışı bardağı taşırmaya yetti."
    • "Sabahleyin yağmur bardaktan boşanırcasına yağıyordu." (Ömer Seyfettin)
  2. [sıfat] Bu kabın alacağı miktarda olan
    • "Bana sadece bir büyük bardak çay getirdiler." (Reşat Nuri Güntekin)
  3. Boduç, çamçak
  4. Toprak testi

BOZRAK

  1. [sıfat] Rengi boza çalan

ÇAPÇAK

  1. [isim] Çamçak
  2. Ağzı açık fıçı
    • "Elimi çapçağa daldırdım, karidesi bıyığından yakaladım." (Sait Faik Abasıyanık)

MARSIK

  1. [isim] Yapılırken iyice yakılmadığından duman ve koku vererek yandığı için baş ağrısı yapan odun kömürü
    • "Mangalın üstünde bir boru, marsık kokusu dar sokağı doldurmuş." (Sait Faik Abasıyanık)

SEVMEK

  1. [-i] Sevgi ve bağlılık duymak
    • "Çok az lakırtı söylediği için sevdiği arkadaşları bile kendisini iyice anlayamamışlardı." (Ömer Seyfettin)
  2. Birine sevgiyle bağlanmak, gönül vermek
    • "Ne kadınlar sevdim zaten yoktular / Böyle bir sevmek görülmemiştir." (Atilla İlhan)
  3. Çok hoşlanmak
    • "Bazıları entari üstüne kürk giymeyi daha çok severlerdi." (Refik Halit Karay)
  4. Okşamak
  5. Yerini, şartlarını uygun bulmak
    • "Bu ağaç nemli ortamı sever."

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü