Sonunda k olan 6 harfli 907 kelime var. K harfi ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde k harfi olan kelimeler listesine ya da başında k harfi olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

AHACIK

  1. [edat] İşte

BİTNİK

Kelime Kökeni : İngilizce

  1. [isim] Genel davranışları ve hırpani giysileri ile toplum hayatından kopma eğilimi gösteren ve toplum dışında bir yaşantısı olan genç

ÇALKAK

  1. [isim] Çalkar

KAKLIK

  1. [isim] Kaya ve ağaç oyuklarında su birikintisi

STATİK

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Duruk
  2. Gelişme, ilerleme göstermeyen
    • "Bütün ömrü bu çeşit statik susanlara karşı mücadeleyle geçmiş Atatürk gibi bir büyük inkılapçı." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)

YİTMEK

  1. [nsz] Yok olmak, ortadan kalkmak, kaybolmak
  2. Görünmez olmak
  3. Sahip olunan bir şey elden çıkmak

BİNMEK

  1. [-e] Yüksek bir şeyin veya bir hayvanın üstüne çıkıp ayaklarını sallandırarak oturmak
    • "Belki de atlara binerek dolaşırız." (Refik Halit Karay)
    • "Bindiği dalı kesmek diye bir deyim vardır ya, sanki insanlığın bugünkü bunalımını anlatmak için bulunmuş." (Haldun Taner)
  2. Bir yere gitmek için tren, vapur, uçak, otomobil vb. bir taşıtta yer almak
    • "Vapurlara, trenlere ihtiyarları itip çocukları ezip biniyoruz." (Orhan Seyfi Orhon)
  3. Bisiklet, motosiklet, binek hayvanı kullanmak
  4. İş istenilmeyen veya beklenilmeyen bir biçim almak
    • "İş inada bindi."
  5. Bir şey sıkışarak yanındakinin üstüne çıkmak
    • "Damar damara binmiş."
  6. [nsz] Fiyat artmak
    • "Pamuklulara yüzde on bindi."
  7. Eklenmek, katılmak
    • "Annemin dul maaşından ayrılmış bütçeme bir de posta masrafı binmişti her hafta." (Yusuf Ziya Ortaç)

BULTAK

  1. [isim] Bir ile üç yaş grubu için oluşturulmuş, üzerinde çeşitli biçimlerin ve uygun parçalarının bulunduğu zekâ oyunu

CAMLIK

  1. [isim] Camlı çerçeve ile bölünmüş yer
  2. Çiçek, sebze vb. bitkileri dış etkenlerden korumak için yapılmış küçük limonluk, camekân

KÜSLÜK

  1. [isim] Küs olma durumu, dargınlık

BELLEK

  1. [isim] Yaşananları, öğrenilen konuları, bunların geçmişle ilişkisini bilinçli olarak zihinde saklama gücü, dağarcık, akıl, hafıza, zihin
    • "Böylelerini dinlediğimizde, belleğimizde sözleri, hiç mi hiç, kalmaz." (Salâh Birsel)
  2. Bir bilgisayarda, programı değişmeyen verileri, yapılacak iş için gerekli olan ara sonuçları toplayan bölüm

KEŞKEK

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] İyice dövülmüş buğdayın etle birlikte uzun süre kaynatılmasıyla yapılan bir yemek

ARICAK
...
SAPÇIK

  1. [isim] Küçük sap
  2. Bir organı, organizmanın öteki bölümlerine bağlayan, içinde damarlar, sinirler ve görev kanalları bulunan ögelerin tümü
    • "Akciğer sapçığı."
  3. Ucunda çiçek bulunan dalcık

TAYLAK

  1. [isim] At veya deve yavrusu

BAKMAK

  1. Bakışı bir şey üzerine çevirmek
    • "Zamanla nasıl değişiyor insan / Hangi resmime baksam ben değilim." (Cahit Sıtkı Tarancı)
    • "Bak, bu söylediğin doğru!"
    • "Bak bak, neler olmuş da haberimiz yok!"
    • "Kim olduğumu anlasın bakalım!" (Yusuf Ziya Ortaç)
  2. Aramak
    • "Bak şu işe!"
    • "Akşam oluyor, baksana hava karardı."
  3. Bir şeyin yüzü bir yöne doğru olmak
    • "Limana bakan penceresinden deniz görünürdü." (Orhan Veli Kanık)
    • "Adamın aklına bak! Lafa bak! Kılığa bak!"
  4. Bir şeyin gelişmesi veya iyi bir durumda kalması için emek vermek
  5. Beslemek, geçindirmek
    • "Üç çocuklu bir aileye bakıyor."
  6. Bir iş birinden beklenmek
    • "Evin bütün işleri bana bakıyor."
  7. Hastayı muayene etmek
  8. Tedavi etmek için ilgilenmek
  9. Yoklamak, incelemek, denemek
    • "Git bak bakalım, evdeler mi? Şu hesaba sen de bak. Yemeğin tadına bakar mısınız?"
  10. Bir işi yapmak, bir işi yapmakla görevli olmak
    • "Pasaport işine polis bakar."
  11. [nsz] İlgilenmek
    • "Baktılar, ettiler, ilaç, tedavi, faydası olmadı." (Erhan Bener)
  12. Uğraşmak, meşgul olmak
    • "Çocuğum, sen derslerine bak."
  13. Yapılabilmesi bir şeye bağlı bulunmak
    • "Bu iş beş bin liraya bakar."
  14. Gözetmek, korumak
  15. Renklerde benzemek, andırmak
    • "Bu kumaşın rengi yeşile bakıyor."
  16. Önem vermek, önem vererek üzerinde durmak
    • "Aşka kutsal gözle bakanları üzmekten korkarım." (Refik Halit Karay)
  17. [nsz] Anlamak, farkına varmak
    • "Bazı akşamlar bakarım Halil savuşur, nereye gittiğini de kimseye söylemez." (Memduh Şevket Esendal)
  18. Başka bir şeyle ilgilenmeyip elindeki veya önündeki işle uğraşır olmak
    • "Yemeğini yemene bak! Vaktini boş geçirmemeye bak!"
  19. [nsz] Bebeğin veya çocuğun eğitim ve bakımıyla ilgilenmek
    • "Kadınlar, iş dönüşü çocuk bakıyor, yemek hazırlıyorlardı, o yorgunlukla." (Necati Cumalı)

KOVMAK

  1. [-i] Sert veya küçük düşürücü sözlerle gitmesini söylemek, savmak, defetmek
    • "Fethi Bey çalgıları kovdu, davul zurna istedi." (Memduh Şevket Esendal)
  2. Bir yerden sürüp çıkarmak, kovalamak
  3. İşine son vermek, görevinden atmak, uzaklaştırmak
  4. Varlığına son vermek, ortadan kaldırmak
  5. Gözetmek
    • "Sıra, saygı kovarak yetişmiş bütün efendiler, Türkiye'nin bütün Avrupa görmüşleri ona kızar, onu küçük düşürmeye çalışır." (Memduh Şevket Esendal)

ŞİİLİK
...
BESLEK

  1. [isim] Besleme, hizmetçi, ahretlik

GEĞREK

  1. [isim] Kaburganın alt yanında bulunan boşluklardan her biri
    • "Kendi aralarında, bir hiç yüzünden, kıkır da kıkır gülerler. Gülmekten de geğrekleri ağrır." (Salâh Birsel)

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü