Sonunda k olan 6 harfli 907 kelime var. K harfi ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde k harfi olan kelimeler listesine ya da başında k harfi olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- TAMLIK
-
-
[isim]
Eksik olmama durumu
-
Olgunluk
- "... binbir çeşit meziyet, fazilet, tamlık ve kemal..." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
Eksik olmama durumu
- ASALAK
-
-
Bir canlıda sürekli veya geçici yaşayarak ona zarar veren başka canlı, parazit
-
[sıfat]
Başkalarının sırtından geçinen (kimse), abacı, ekti, otlakçı, tufeyli
-
Bir canlıda sürekli veya geçici yaşayarak ona zarar veren başka canlı, parazit
- DEŞMEK
-
-
[-i]
Oymak, delmek, yara açmak, içini açmak, karıştırmak, kazmak
-
Bir sorunun üzerinde yeniden durmak, hatırlatmak, kurcalamak
- "Bu hatıraları daha deşmek istemiyorum." (Halide Edip Adıvar)
-
[-i]
Oymak, delmek, yara açmak, içini açmak, karıştırmak, kazmak
- İRKMEK
-
-
[nsz]
Birikmek
-
Biriktirmek, toplamak
-
Tiksinmek
-
[nsz]
Birikmek
- BÖBREK
-
-
[isim]
Kandaki zararlı maddeleri süzüp idrar olarak salan, omurganın sağ ve sol yanında bulunan çift organdan her biri
-
[isim]
Kandaki zararlı maddeleri süzüp idrar olarak salan, omurganın sağ ve sol yanında bulunan çift organdan her biri
- DİLLEK
-
-
[sıfat]
Dedikoducu
-
[sıfat]
Dedikoducu
- YANMAK
-
-
[nsz]
Birleşiminde karbon bulunan maddeler, ısı ve ışık yayarak kül durumuna geçip yok olmak
- "Yanan ormanların yerine yeni orman yetiştirilir..." (Anayasa)
- "Bir babam olduğunu, nasıl yana yana istediğini size anlatamam." (Memduh Şevket Esendal)
- "Herife bir tokat yahut bir yumruk yerleştiremediğine bile yandı durdu." (Peyami Safa)
- "Ali Safa Bey bir şeye çok yanıp yakılıyordu, işini daha gizli görebilirdi." (Yahya Kemal)
-
Ateş durumuna geçmek, tutuşmak
- "Kömür yandı. Ocaktaki odun yandı."
- "Her şeyden önce bir bakanlık koltuğuna kurulmak ihtirasıyla yanıp tutuştuğunu ve oraya varmak için her vasıtayı mübah saydığını sezip anlamamış mıydı?" (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Isı, ışık veren bir konuma geçmek
- "Gece oldu ışıklar yandı, yatsı vakti geldi." (Memduh Şevket Esendal)
-
Bütünü veya bir bölümü ateş veya sıcaklığın etkisi ile bozulmak, kömür durumuna geçmek
- "Yemek yandı. Ekmek yandı."
-
Isı etkisiyle vücudun bir yanı yara olmak, kızarmak veya rengi koyulaşmak
- "Ateşe dokundu, eli yandı. Güneşten kolları yandı."
-
Vücut veya nesnelerin ısısı artmak
- "Ateşler içinde, günlerce titreyerek yanar." (Yusuf Ziya Ortaç)
- "Odamız yaz günleri çinkodan damın altında yanar durur." (Orhan Veli Kanık)
-
Parlamak, parıldamak
- "Birkaç batarya top, kızgın güneş altında pırıl pırıl yanıyor." (Falih Rıfkı Atay)
-
Birtakım etmenlerin etkisiyle işe yaramaz duruma gelmek
- "Kumaş boyadan yanmış. Ekinler dondan yanmış."
-
Yanık acısına benzer bir acı duymak
- "Boğazım yanıyor. Biberden ağzım yandı."
-
Kendini göstermek, çabalamak
- "Çocuklar, kendilerini beğendirmek için yanıyorlar." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Çok üzülmek
- "Bu yaz tatil yapamayacağıma yanıyorum."
-
Çok sevmek, büyük bir aşk ile sevmek
-
Hükümsüz kalmak, değerini yitirmek
- "Vaktinde değiştirilmeyen kâğıt paralar yandı."
-
Zarara, kötülüğe uğramak
- "Maazallah, birimize kitaptan rastgele bir şey soracak olsa yandığımız gündü." (Haldun Taner)
-
Çocuk oyunlarında oyun dışı olmak
-
Bir bir sıralamak, dile getirmek, dert dökmek, anlatmak
- "Yazı yazmak, hayatımı anlatmak, kalbimi dökmek ihtiyacıyla yanıyorum." (Sermet Muhtar Alus)
-
[nsz]
Birleşiminde karbon bulunan maddeler, ısı ve ışık yayarak kül durumuna geçip yok olmak
- ÖLÜLÜK
-
-
[isim]
Cansız kalma durumu, cansızlık
- "Kış müthiş olacak, kar yolları kapayacak, bembeyaz ovada ölülük uzayıp gidecek." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[isim]
Cansız kalma durumu, cansızlık
- SARSIK
-
-
[sıfat]
Sarsılmış
-
[sıfat]
Sarsılmış
- TEFRİK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Ayırma, ayırt etme
- "Yarım yamalak tahsilimle iyiyi kötüyü tefrik ediyorum, bu bana yeter." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[isim]
Ayırma, ayırt etme
- YOZLUK
-
-
[isim]
Yoz olma durumu, tereddi
-
[isim]
Yoz olma durumu, tereddi
- BİTNİK
-
Kelime Kökeni : İngilizce
-
[isim]
Genel davranışları ve hırpani giysileri ile toplum hayatından kopma eğilimi gösteren ve toplum dışında bir yaşantısı olan genç
-
[isim]
Genel davranışları ve hırpani giysileri ile toplum hayatından kopma eğilimi gösteren ve toplum dışında bir yaşantısı olan genç
- PIRLAK
-
-
[isim]
Doğan, atmaca vb. yırtıcı kuşları yakalamada çağırtkan olarak kullanılan, avcılarca bir kafes içinde av yerine bırakılan kuş
-
[isim]
Doğan, atmaca vb. yırtıcı kuşları yakalamada çağırtkan olarak kullanılan, avcılarca bir kafes içinde av yerine bırakılan kuş
- SÜTLÜK
-
-
[isim]
Süt koymaya yarayan kap
-
[isim]
Süt koymaya yarayan kap
- TÜPLÜK
-
-
[isim]
Laboratuvarlarda cam tüpleri koymaya yarayan tahta veya metal tabla
-
[isim]
Laboratuvarlarda cam tüpleri koymaya yarayan tahta veya metal tabla
- YALTAK
-
-
[sıfat]
Yaltakçı
-
[sıfat]
Yaltakçı
- ZEYBEK
-
-
[isim]
Batı Anadolu efesi
- "Bizim de kalbimizi kımıldatır yerinden / Toprağa diz vuruşu dağ gibi bir zeybeğin" (Faruk Nafiz Çamlıbel)
-
Ege yöresine özgü bir müzik veya oyun türü, zeybek havası
-
[isim]
Batı Anadolu efesi
- ACIMIK
-
-
[isim]
Mavikantaron
-
[isim]
Mavikantaron
- BÖLMEK
-
-
[-i]
Bir bütünü iki veya daha çok parçaya ayırmak, taksim etmek
- "Bir domates aldı, çakıyla dörde böldü." (Necati Cumalı)
-
Birliğin bozulmasına yol açmak, parçalamak
-
Bir niceliği iki veya daha çok eşit parçaya ayırmak
-
[-i]
Bir bütünü iki veya daha çok parçaya ayırmak, taksim etmek
- DAZLAK
-
-
[sıfat]
Başında saçı olmayan (kimse, baş)
- "Işığı, donuk donuk yansıtan dazlak bir kafa." (Atilla İlhan)
-
[sıfat]
Başında saçı olmayan (kimse, baş)