Sonunda kı olan 35 kelime var. KI ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde kı olan kelimeler listesine ya da başında kı olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
KURUSIKI
ÇATIŞKI, SIMSIKI
ALIŞKI, RAZAKI
BALKI, BASKI, BATKI, BIÇKI, ÇALKI, ÇATKI, DIŞKI, FIŞKI, KATKI, KAVKI, KIRKI, KISKI, SAPKI, ŞARKI, TIPKI, YANKI, YILKI
AÇKI, ASKI, ATKI, BAKI, ÇAKI, ÇIKI, IŞKI, RAKI, SIKI, TAKI, YAKI, YIKI
AKI
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- KURUSIKI
-
-
[isim]
Yalnız barut doldurulmuş, çekirdeksiz tüfek veya tabanca mermisi
-
Bu mermiyi patlatan bir tür tabanca
-
Korku
-
Blöf
-
[isim]
Yalnız barut doldurulmuş, çekirdeksiz tüfek veya tabanca mermisi
- SIMSIKI
-
-
[sıfat]
Çok sıkı
-
Çok sıkı olarak, sıkı bir biçimde
- "Etrafa dökülüyor bahanesiyle saçlarını sımsıkı bir yemeni ile bağlarlar." (Ömer Seyfettin)
-
[sıfat]
Çok sıkı
- ÇATIŞKI
-
-
[isim]
Yasaların veya önermelerin kendi aralarında çelişikliği, antinomi
-
[isim]
Yasaların veya önermelerin kendi aralarında çelişikliği, antinomi
- ALIŞKI
-
-
[isim]
Görenek
- "Alışkı edindik, öğleden evvel ve ikindiden sonra ... çocuklar gibi tombala oynuyoruz." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
Görenek
- RAZAKI
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kalınca kabuklu, iri ve uzunca taneli, şekeri çok bir tür üzüm
-
[isim]
Kalınca kabuklu, iri ve uzunca taneli, şekeri çok bir tür üzüm
- ŞARKI
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Tonlama değişiklikleriyle çeşitli duygular uyandıran uyumlu, ezgili insan sesleri dizisi
- "Pürüzsüz, tane tane şarkı söyler gibi ahenkli bir konuşma tarzı vardı." (Haldun Taner)
- "Eğlenmek için derin bir heves doğdu, ıslıkla bir şarkı tutturdu." (Peyami Safa)
-
Klasik Türk müziğinde aşk üzerine söylenen, nakaratı ve ara nağmesi olan parça
- "Şirket vapurları, bir şarkının nakaratı gibi ikide bir geçerlerdi." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
Ezgi, müzik parçası, melodi
- "Halk şarkıları."
-
Divan edebiyatında, bestelenmek için dörtlükler biçiminde ve uyaklı olarak yazılmış olan şiir biçimi
-
[isim]
Tonlama değişiklikleriyle çeşitli duygular uyandıran uyumlu, ezgili insan sesleri dizisi
- KAVKI
-
-
[isim]
Kabuk
-
[isim]
Kabuk
- KIRKI
-
-
[isim]
Kırkma işi
-
Davarların yün veya kıllarını kırkmaya yarayan makasa benzer araç
-
[isim]
Kırkma işi
- BALKI
-
-
[isim]
Ağrı, sancı
-
[sıfat]
Güzel, süslü, parlak
-
[isim]
Ağrı, sancı
- BATKI
-
-
[isim]
Hüsran
- "O geniş caddeler bugünkü hazin görünümleriyle nihayet bulurlar. Edebiyatın özlemleri acı bir batkıya uğrar." (Selim İleri)
-
İflas
-
[isim]
Hüsran
- SAPKI
-
-
[isim]
Bir görevin ve özellikle bir fizyoloji görevinin ters bir yön alması
-
[isim]
Bir görevin ve özellikle bir fizyoloji görevinin ters bir yön alması
- FIŞKI
-
-
[isim]
Atgillerin taze dışkısı, tersi
-
[isim]
Atgillerin taze dışkısı, tersi
- KISKI
-
-
[isim]
Türlü maksatlarla iki şeyin arasına sokuşturulan, kıstırılan parça, kama, takoz
-
[isim]
Türlü maksatlarla iki şeyin arasına sokuşturulan, kıstırılan parça, kama, takoz
- YILKI
-
-
[isim]
At, eşek gibi tek tırnaklı hayvan sürüsü
-
Başıboş bırakılmış at veya eşek
-
[isim]
At, eşek gibi tek tırnaklı hayvan sürüsü
- ÇATKI
-
-
[isim]
Uç uca, birbirine çatılan şeylerin bütünü
- "Tüfek çatkısı."
-
Sehpa
-
Alından geçerek başın çevresine çember gibi bağlanan bağ, kaşbastı
- "Alnında, başı ağrıdığı vakitlerdeki gibi beyaz tülbentten bir çatkı vardı." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Bir işin bütününün veya parçalarının bir araya getirilmesinde uyulan yöntem
-
[isim]
Uç uca, birbirine çatılan şeylerin bütünü
- DIŞKI
-
-
[isim]
Sindirim sonunda anüs yoluyla dışarıya atılan besin artığı, kazurat
-
[isim]
Sindirim sonunda anüs yoluyla dışarıya atılan besin artığı, kazurat
- TIPKI
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir şeyin eşi, benzeri, aynı
-
[zarf]
Tıpatıp, tamamıyla
- "Saffet Hanım tıpkı kendisini görmeden tahmin etmiş olduğum gibiydi." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
[isim]
Bir şeyin eşi, benzeri, aynı
- BASKI
-
-
[isim]
Bir eserin basılış biçimi veya durumu
- "Baskı yanlışlıkları yüzünden kapatılan gazeteler vardı." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
Bası sayısı
- "Bu gazetenin baskısı yüz bindir."
-
Bir eserin tekrarlanarak yapılan baskı işlemlerinden her biri
- "Sözlüğün yeni baskısı."
-
Giysinin içine kıvrılıp dikilen kenarı
- "Etek baskısı."
-
Hak ve özgürlükleri kısıtlayarak zor altında bulundurma durumu, tahakküm
- "Politik baskıların yanı sıra daha başka yasaklara da bağlıydık." (Necati Cumalı)
-
Bir maddeyi sıkıp ezen alet, pres
-
Belirli ruhsal etkinlik ve süreçleri, kişinin isteği dışında bilinçaltına itmesi veya bu itilenlerin bilince çıkmasını önleme durumu
-
Top oyunlarında karşı takım oyuncusunun hareketini ve sonuç almasını engellemek amacıyla uygulanan yakın savunma durumu, pres
-
[isim]
Bir eserin basılış biçimi veya durumu
- BIÇKI
-
-
[isim]
Tahta veya ağaç biçmekte kullanılan, karşılıklı iki sapı olan ve iki kişi tarafından kullanılan büyük testere
-
Motorla çalışan bir çeşit güçlü testere
-
Saraç bıçağı
-
Bağ budamaya yarayan dişli bıçak
-
[isim]
Tahta veya ağaç biçmekte kullanılan, karşılıklı iki sapı olan ve iki kişi tarafından kullanılan büyük testere
- KATKI
-
-
[isim]
Bir işin yapılmasına, gerçekleşmesine emek, bilgi, para vb. ile katılma, yardım
- "Her geçen gün ününe, sanatına yeni katkılar getiriyordu." (Necati Cumalı)
-
Bir şeye katılan başka bir madde
-
Metal ve alaşımların hazırlanması sırasında içlerine katılan değişik nitelikteki maddeler
-
Düğün günü davetlilerin öğleye kadar gönderdikleri armağan
-
[isim]
Bir işin yapılmasına, gerçekleşmesine emek, bilgi, para vb. ile katılma, yardım