İçinde üs olan 8 harfli 116 kelime var. İçerisinde ÜS bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında üs olan kelimeler listesine ya da Sonu üs ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
S Ü Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
SÜ, ÜS
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- MÜSADERE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Zor alım
-
[isim]
Zor alım
- METROBÜS
- ...
- ÜSTELEME
-
-
[isim]
Üstelemek işi, tekit
- "Yahya Kemal abartmayı, üstelemeyi Doğuluların bir kusuru olarak görür." (Salâh Birsel)
-
[isim]
Üstelemek işi, tekit
- MÜSKİRAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Sarhoş eden şeyler, alkollü içkiler
-
[isim]
Sarhoş eden şeyler, alkollü içkiler
- KÜSURSUZ
-
-
[sıfat]
Küsuru olmayan
-
[sıfat]
Küsuru olmayan
- KÜLÜSTÜR
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[sıfat]
Yıpranmış, eski, bakımsız
- "Yakın dostlardan birisinin beş beygirlik külüstür bir deniz motoru var." (Bedri Rahmi Eyuboğlu)
-
[sıfat]
Yıpranmış, eski, bakımsız
- MÜSTEHAP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Hoşa giden, sevilen, beğenilen
-
[isim]
Dinen emredilmediği hâlde yapıldığında sevap kazandıran davranış
-
[sıfat]
Hoşa giden, sevilen, beğenilen
- MÜSTAHAK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Hak etmiş, hak kazanmış, layık
- "Sen bu kafayla daha beterine de müstahaksın!" (Necati Cumalı)
- "Sen bu akıbete iki defa müstahak olmuşsun çocuğum." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Bir kimsenin layık olduğu ödül veya ceza
-
[sıfat]
Hak etmiş, hak kazanmış, layık
- MÜSTAKİL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Kullanış yönünden başka bir yapı ile bağlantısı olmayan, bağımsız
- "Müstakil ev."
-
Kullanış yönünden belli kişi veya kişiler için ayrılmış olan
- "Daireye on yıl, yirmi yıl sonra girenlerin her biri başköşelere kurulsun, müstakil oda sahipleri olsun ve hatta sana emirler versin..." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[sıfat]
Kullanış yönünden başka bir yapı ile bağlantısı olmayan, bağımsız
- GÖRGÜSÜZ
-
-
[sıfat]
Görgüsü olmayan
- "Mağazalar, görgüsüz yeni zenginlerin zevklerine uygun, yemek odası takımları ile doldurmuşlardır vitrinlerini." (Necati Cumalı)
-
[sıfat]
Görgüsü olmayan
- SÜSLENİŞ
-
-
[isim]
Süslenme işi veya biçimi
-
[isim]
Süslenme işi veya biçimi
- ARKAÜSTÜ
- ...
- ÜSTLENİM
-
-
[isim]
Üstlenme işi
-
[isim]
Üstlenme işi
- ÜSTÜVANE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Silindir
- "Heybeden yapılmış partal yelekli, şahmerdan makinesinin üstüvanesine sarılmış demir telin ucuna geçti." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[isim]
Silindir
- MÜSTEZAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Her dizesine bir küçük dize eklenmiş divan edebiyatı nazım türü
-
[isim]
Her dizesine bir küçük dize eklenmiş divan edebiyatı nazım türü
- MÜSABAKA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yarışma
- "Biraz daha geçti, sırıkla yüksek atlama müsabakası ilan olundu." (Memduh Şevket Esendal)
-
[isim]
Yarışma
- FÜSUNKAR
- ...
- MÜSELLEM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
İnkâr edilemeyen, karşı çıkılamayan, söz götürmez
-
[sıfat]
İnkâr edilemeyen, karşı çıkılamayan, söz götürmez
- SOLÜSYON
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Özellikle lastikleri yapıştırmakta kullanılan koyu, yapışkan madde
-
[isim]
Özellikle lastikleri yapıştırmakta kullanılan koyu, yapışkan madde
- TEŞEBBÜS
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Girişim, girişme
- "Bir vatan vazifesidir, teşebbüs et, dediler." (Falih Rıfkı Atay)
-
[isim]
Girişim, girişme