İçinde ün olan 6 harfli 66 kelime var. İçerisinde ÜN bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ün olan kelimeler listesine ya da Sonu ün ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
N Ü Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
NÜ, ÜN
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- KÜLÜNK
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Taşları, kayaları parçalamakta kullanılan sivri kazma
- "Bir yaz sabahı, külüngün ve kazmanın sivri burunları taş odanın tepesini delmeye başladı." (Memduh Şevket Esendal)
-
[isim]
Taşları, kayaları parçalamakta kullanılan sivri kazma
- ÖDÜNCÜ
-
-
[isim]
Ödün veren, tavizci
- "Yüze gülücülüğün at oynattığı bir aydınlar ortamında küsebilmek bile insanı ödüncülerden ayıran bir nitelik oluyor." (Haldun Taner)
-
[isim]
Ödün veren, tavizci
- ÖVÜNTÜ
-
-
[isim]
Övünülecek tutum veya davranış
- "İstikbalini sağlamış olmanın o sinire batan, manasız güveni, budalaca övüntüsü..." (Haldun Taner)
-
[isim]
Övünülecek tutum veya davranış
- ÜNİTER
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[sıfat]
Birlikçi, birlikten yana, birleştirici (siyaset)
-
Merkeziyetçi
-
[sıfat]
Birlikçi, birlikten yana, birleştirici (siyaset)
- ÖDÜNLÜ
-
-
[sıfat]
Ödün niteliğinde olan, ödün vererek yapılan, ivazlı
-
Ödün veren (kimse)
-
[sıfat]
Ödün niteliğinde olan, ödün vererek yapılan, ivazlı
- GÜNDEŞ
-
-
[sıfat]
Aynı günde olan
-
Çağcıl
- "Avusturya edebiyatının en güçlü gündeş yazarlarından biri olan I. Bachmann..." (Selim İleri)
-
Güncel
- "Oğuz Atay'ın her cümlesi özel, dahası gündeş anlamlar taşıyan hikâyesine sığınmıştım." (Selim İleri)
-
[sıfat]
Aynı günde olan
- GÜNDEM
-
-
[isim]
Toplantılarda görüşülecek konuların bütünü, ruzname
-
Yaşanan günlük olaylar
-
[isim]
Toplantılarda görüşülecek konuların bütünü, ruzname
- TÜNEME
-
-
[isim]
Tünemek işi
-
[isim]
Tünemek işi
- GÜNÜCÜ
-
-
[sıfat]
Kıskanç
-
[sıfat]
Kıskanç
- GÜNDÜZ
-
-
[isim]
Günün sabahtan akşama kadar süren aydınlık bölümü, gece karşıtı
-
[zarf]
Gündüz vaktinde
- "Gündüz çalışmalı, gece uyumalı."
-
[isim]
Günün sabahtan akşama kadar süren aydınlık bölümü, gece karşıtı
- NEPTÜN
- ...
- ÜZÜNTÜ
-
-
[isim]
Olması istenilmeyen olaylardan doğan ruh tedirginliği, teessür
- "Sesinde bir üzüntü hatta bir sitem sezdim." (Aka Gündüz)
- "Üzüntü versin diye ara sıra uydurduğu yalanların tesiri altında kalmıştım." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
Olması istenilmeyen olaylardan doğan ruh tedirginliği, teessür
- SÜNEPE
-
-
[sıfat]
Kılıksız ve uyuşuk, sümsük (kimse)
- "Kızın adı Handan'dı çünkü o sünepe herif vagona koşarken, Handan diye bağırmıştı." (Tarık Buğra)
-
[sıfat]
Kılıksız ve uyuşuk, sümsük (kimse)
- ÜŞÜNTÜ
-
-
[isim]
Toplanma, üşüşme, üşüşüp bir araya gelme
- "Karınca üşüntüsü."
-
[isim]
Toplanma, üşüşme, üşüşüp bir araya gelme
- MÜNCER
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Bir yana doğru çekilip sürüklenen
-
[sıfat]
Bir yana doğru çekilip sürüklenen
- ÖVÜNÜŞ
- ...
- GÜNSÜZ
- ...
- HÜNNAP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Hünnapgillerden, yenilen meyvesi için özellikle Batı ve Güney Anadolu'da yetiştirilen dikenli bir ağaç, çiğde (Zizyphus jujuba)
- "Küçük bahçede acı badem, ayva, nar, hünnap ağaçları görürüm." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Bu bitkinin meyvesi
-
[isim]
Hünnapgillerden, yenilen meyvesi için özellikle Batı ve Güney Anadolu'da yetiştirilen dikenli bir ağaç, çiğde (Zizyphus jujuba)
- SÜZGÜN
-
-
[sıfat]
Biraz zayıflamış, güçsüzleşmiş
- "Dikkat ettim, süzgün bir yüzü, güzel kirpikleri, nemli, şeffaf dudakları vardı." (Orhan Veli Kanık)
-
[sıfat]
Biraz zayıflamış, güçsüzleşmiş
- TRİBÜN
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Spor salonu stadyum, hipodrom vb. yarışma ve gösteri yapılan yerlerde seyircilerin oturduğu koltuklu veya basamaklı bölüm, sekilik
- "Muazzam avlunun medreseler tarafında, kadınlar için tribünler yükseliyordu." (Halide Edip Adıvar)
-
[isim]
Spor salonu stadyum, hipodrom vb. yarışma ve gösteri yapılan yerlerde seyircilerin oturduğu koltuklu veya basamaklı bölüm, sekilik