İçinde çe olan 5 harfli 79 kelime var. İçerisinde ÇE bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında çe olan kelimeler listesine ya da Sonu çe ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

ÖLÇEK

  1. [isim] Birim kabul edilen herhangi bir şeyin alabildiği kadar ölçü
  2. [sıfat] Bu ölçü miktarında olan
    • "İki ölçek buğday."
  3. Tahıl ölçmeye yarar kap, kile
  4. Bir harita veya resimde görülen uzaklıklarla bunların işaret ettiği, karşılandığı gerçek uzunluklar arasındaki oran
    • "Yüz binde bir ölçeğinde bir harita."
  5. Bir ölçü aletinin üzerinde çizgilerle ayrılmış bölüm, kadran
  6. Dört okkaya eşit ağırlık ölçüsü

ÇELGİ

  1. [isim] Alna bağlanan yazma, yemeni

ÇEVRE

  1. [isim] Bir şeyin yakını, dolayı, etraf
    • "Büyük kentlerin çevreleri gecekondularla sarılmıştır." (Oktay Rifat)
  2. Kişinin içinde bulunduğu toplumu oluşturan ortam
    • "Her girdiği çevreye kişiliği ile birlikte olgun ve asil bir huzur havası getirirdi." (Haldun Taner)
  3. Sırma işlemeli mendil
    • "Geçen gün sandığı karıştırırken elime işlemeli çevreler geçti." (Mahmut Yesari)
  4. Aynı konu ile ilgisi bulunan kimselerin tümü, muhit
    • "Siyasi çevreler. Sanat çevresi."
  5. Bir kimse ile ilişkisi bulunanlar, muhit
    • "Babanın ve çevresinin var güçleri ile destekledikleri düşünülebilir." (Haldun Taner)
  6. Bir birimden önce veya sonra gelen aynı türden birimlerin tümü, bunların oluşturduğu küçük grup, kontekst
  7. Düzlem üzerindeki bir şekli sınırlayan çizgi
  8. Hayatın gelişmesinde etkili olan doğal, toplumsal, kültürel dış faktörlerin bütünlüğü

ÇERÇİ

  1. [isim] Köy, pazar vb. yerlerde dolaşarak ufak tefek tuhafiye eşyası satan kimse
  2. Bazı bölgelerde tuhafiyeci

ÇEKİM

  1. [isim] Çekme işi
  2. Fiillerin çeşitli zaman, kişi ve kiplere, adların da ad durumlarına göre uğradıkları değişiklikler, tasrif
  3. Herhangi bir cismin, başka bir cismi kendine doğru çekme gücü, cazibe
    • "Güneş çekimi. Yer çekimi. Mıknatıs çekimi."
  4. Alıcının sürekli olarak çalıştırılmasıyla elde edilen film parçası, plan

GEÇEN

  1. [sıfat] Bir önceki (hafta, ay, yaz, kış vb.)
    • "Yine bir gün o kızı geçen yıl gördüğü incirlikte bir daha gördü." (Osman Cemal Kaygılı)

ÇELLO

Kelime Kökeni : İtalyanca

  1. [isim] Viyolonsel

ÇEPER

  1. [isim] Çit
    • "Sıra sıra çeperler / Çepere su serperler / Irak yoldan geleni / Terli terli öperler." (Halk türküsü)
  2. Ahlaksız, huysuz, geçimsiz kimse
  3. Bağ çubuğu, çalı çırpı
  4. Sebze bahçesi
  5. Zar

ÇEKEM

  1. [isim] Yeşil yapraklı, dikensi, ateşe atıldığında çatırdayarak yanan bir bitki

ÇELİK

  1. [isim] Su verilerek çok sert ve esnek bir duruma getirilebilen, birleşiminde az miktarda karbon bulunan demir ve karbon alaşımı, polat
    • "Süngülerini çelikten birer parmak gibi göğe kaldırmışlar." (Ruşen Eşref Ünaydın)
    • "Çelik ve demir vücuduyla hassas bir sporcuya benziyordu." (Sait Faik Abasıyanık)
  2. [sıfat] Bu alaşımdan yapılmış
    • "Tavandaki abajursuz, çelik elektrik lambasını yakmış okuyordu." (Sait Faik Abasıyanık)

ÇEPEZ

  1. [isim] Bozuk ipek kozası

ÇEMİÇ

Kelime Kökeni : Ermenice

  1. [isim] Dut veya üzüm kurusu

GÖÇER

  1. [sıfat] Göçebe

ÇETİN

  1. [sıfat] Amaçlanan duruma getirilmesi, elde edilmesi, çözümlenmesi, işlenmesi güç veya engeli çok olan, zor, müşkül
    • "Bu karar aileyi bozup dağıtacak şiddetli, çetin bir karar olabilir mi?" (Memduh Şevket Esendal)

GEÇÇE

  1. [zarf] Biraz geç olarak, geç saatlere yakın
    • "Sağ olsun, akşamları evine biraz geççe gelir." (Peyami Safa)

ÇEVRİ

  1. [isim] Bir söz veya davranışı görünür anlamından başka bir anlamda kabul etme, tevil
  2. Girdap
    • "Hava çevrisi şiddetli olduğundan ağaçları söker, yapıları yıkar."

KÜLÇE

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Eritilerek kalıba dökülmüş maden veya alaşım
    • "On kiloluk altın külçesi."
  2. [sıfat] Eritilerek kalıba dökülmüş olan
    • "Yüzlerce yıllık gözyaşı, bir külçe altına değmez." (Falih Rıfkı Atay)
  3. Yığın durumundaki nesnelerin oluşturduğu küme
    • "Bu vücut, bütün azası kırılmış, birbiri üstüne yığılmış bir külçe hâlinde." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)

BİÇEM

  1. [isim] Üslup
    • "Bu küçük köy evini, nasıl bana benzeyen bir biçemde döşedim!" (Nezihe Meriç)

ÇEKEK

  1. [isim] Kayık, mavna ve küçük gemilerin karaya çekildikleri yer
    • "Kıyıdaki kayık çekekleri yıktırıldı."

BAHÇE

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Sebze yetiştirilen yer, bostan
    • "Bahçenin bir köşesinde büyük bir bostan kuyusuyla mıhlanmış bir kapı vardı." (Reşat Nuri Güntekin)
  2. Çiçek ve ağaç yetiştirilen yer
    • "Bir otelin ağaçlıklı, çiçeklerle süslü bahçesi önünde durmuştuk." (Refik Halit Karay)

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü